İnsan Allah'ın isimlerine ayna olacak bir fıtratta yaratılmıştır değil mi? Acaba her insanın hususi esmayı ilahisi var mıdır? Ayrıca insanın fani lezzetlere veya günahlara meyletmesisinin sebebi kendinde tezahür eden o hususi isimlere hakkıyla ayna olamamasından mıdır? İnsan bu hususi isimlerini nasıl bulabilir?
Benim sıkıntıya düştüğüm bir konu var. Şöyle ki, bir olay oduğunda bir yanım buna Allah'ın isimlerine bakan yönüyle bak diyor. Diğer bir yanım ise Allah'ın vermiş olduğu fıtrat neticesinde bak diyor. Mesela sevdiğim bir kişi öldüğünde fıtratım gereği üzülüyorum. Diğer yandan neden üzülüyorsun bu ilahi bir kanun diye düşünüyorum. Bu ikisi arasın da nasıl hareket etmem konusunda kararsız kalıyorum.
Tarîk-i Nakşî de dört şeyi bırakmak lazım. Hem dünyayı, hem nefis hesabına ahireti dahi hakiki maksad yapmamak, hem vucudunu unutmak, hem ucba, fahra girmemek için bu terkleri düşünmemek.. Risale- nurda ise "Acz-mendi tarikinde dört şey lazımdır: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" şeklinde geçen esasları acıklar mısınız?
Acz ve fakr neden makbûl bir şefaatcidir, besmele ile irtibatı nedir?
"Ve bazen ağaç gibi bir kelimede, bir kasideyi.." Cümlesinde anlatılmak istenen nedir?
28. sözde geçen " lezaiz-i cismaniye için haşr-i cismani neden icab ediyor ?" sorusuna Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin cevabını açıklayabilir misiniz?
"akıl ve nakil tearuz ettikleri(birbirine zıt oldukları) vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur." üstadın bu ifadelerini izah edermisiniz?
Cenabı Hakk’ın Hak, Hafiz, Hakim, Cemil Rahim gibi isimleri haşirsizliğe nasıl müsade etmez?
Bana birisi şöyle bir şey sordu: "Allah'ın bizi yaratmasına ne gerek var ki, buna ihtiyacı mı var "dedi ben de Rabbimiz dilediğini yapar sana mı soracak dedim. Daha iyi bir cevap için sizlere sorayım dedim.
"... Ve yirmi cihetle ilim ve hikmet ve iradenin cilvesini gösteren ruhlandırmak ve ihya etmek hakikati..." (Osmanlıca Asay-ı Musa sayfa 96). Bu cümlede anlatılmak istenen yirmi cihet nelerdir?