numûneleri olan havâss-ı hamse-i zâhire
sunuhat ve istihracat-ı Kuraniye'dir.” O halde
Esma-yı Hüsnayı tazammun eden bazı fezlekelerle ayetlere hatime verilmekte .... Bu yere örnek verebilir misiniz?
Cevşen-i Kebir vahiy midir? Kütüb-ü Sitte'de bu konuyla alakalı hadis-i şerif var mıdır?
Nefsimizi terbiye etmek için ne yapabiliriz? Allah'ın zikri ile nefsi arındırma yolları ile bu hususta din büyüklerinin mücahade uygulamalarından örnekler verebilir misiniz?
Nefsimi nasıl terbiye edebilirim?
Ben yirmili yaşlarda bir gencim. İmani olarak (namaz , kur-an okumak ,cevşen okumak , risale-i nur yazısı ... ) gibi işlerde belirli bir süre aksatmadan çok güzel bir şekilde devam ediyor iken aradan fazla bir süre geçmeden imanımda zayıflama, çok fazla günahlara ve haramlara dalma, malayani işlerde çok vakit geçirmek gibi bir durum meydana geliyor. Ben bu durumdan nasıl kurtulabilirim? Imanımı nasıl zinde tutabilirim? İmani işleri nasıl sürekli kılabilirim? İstikameti nasıl muhafaza edebilirim?
Ya Hafız esması koruyup kollayan anlamında tecelli ediyor. Hafız ismi insanın bilmeden yaptığı günahlardan da korur mu? Çok tesirli diyorlar denedim harbiden okuduğum zaman kimseden kötü bir söz bile duymuyorum.
Ben birkaç ay önce müstehcen içerikli şeyler izlemeyeceğim diye yemin etmiştim ve karşılığında eğer izlersem başıma şu gelsin demiştim. Biliyorum bu bir bedduadır, ama yaptım bir hata ve böyle yemin ettim. Daha sonra farkettim ki müstehcen içerikli olmasa bile dizilerde izlediğim bazı sahnelerde etkileniyorum. Ancak yeminime aykırı olmadığı için ilk başta kötü hissetmedim. Çünkü müstehcen bir sahne yoktu. Sonra içime bir kurt düştü yine de kefaret ödedim. Daha sonra kendi kendime kızdım bundan sonra dizi izlerken etkilenme hissettiğim an hemen izlediğim şeyi kapatacağım dedim. Ancak bunu yemin şeklinde mi söyledim; yoksa yemin etmeden sadece laf arasında mı söyledim hatırlamıyorum. Fakat yemin etmiş olma ihtimalim daha yüksek gibi geliyor bana ve birkaç gün önce yine bir dizi izlerken etkilendim. Ancak müstehcenlikle alakası olmayan bir sahneydi. Daha sonra Bu sahnede etkilenecek birşey yok abartma diyerek sahneyi kapatmadım. Ve bu iki kere geldi başıma. Yemin bozulmuş olur mu? Kefaret öderim sorun degil, ama yemin ederken başıma kötü bisey gelsin diye yemin ettiğim için başıma o kötü şeyin gelmesinden korkuyorum.
Sekizinci Lema'da geçen ilgili kısmı, devamıyla birlikte izah eder misiniz?
Umumi dersleri özel günlerde yapılan sohbetleri dinlemek sevap mıdır? İlim meclislerinde sohbete katılmanın önemini anlatabilir misiniz?
Ezan okunurken müzik dinlemek ve ya başka bişey ile uğraşmak caiz midir? Ezanı nasıl dinlemeliyiz?
Risale-i Nur'dan nasıl daha fazla istifade edebiliriz?
Bugünkü Hıristiyanlığın İsâ (a.s.)'a bakışı Müslümanların düşüncelerinden farklıdır. Bunun sebepleri nelerdir?
Peygamber Efendimizin vefatı nasıl olmuştur? Vefatından önceki son sözleri ne idi?
Kadının kocaya karşı yükümlülükleri nelerdir ve erkeğinin kadına karşı hakları nedir?
Risaleleri okuyup bir derece anlıyorum ancak onlarla amel edemiyorum. Risaleleri kalbimize nasıl işletebiliriz?
Allah'ın Vedüd ismi zikredilirken ne düşünmeliyiz?
Hz. Eyyüb'ün yaralarından kurtların çıktığı doğru mudur? Bazı hocalar bir peygamberin böyle kötü bir halde bulunmasına Allah nasıl izin verir? Bir peygambere böyle bir musibet yakışmaz diyorlar.
2. Lem'a'da Eyyub (as)'ın yaralarından doğan kurtların diline ve kalbine ilişmesi neticesinde yaptığı duadan bahsedilmektedir. Fakat tefsirlerde kurtların kalbe ve dile ulaşması sebebi ile dua ettiği şeklinde bir ifade bulamadım. Acaba üstad bunu nereye dayandırıyor? İkinci bir sorum da şu: Hz Eyyub (as)'ın maddi yaralarından doğan kurtların diline ve kalbine ilişmesi ile ubudiyetine halel nasıl gelir? Kurtların kalbe ilişmesinden murad cesedde bulunan kalb mi, yoksa iman mahalli olan manevi kalb mi?
acak. İşte o zaman Allah onları şu dört şeyle s
Bediüzzaman, 1928 inkılâbı sonrası Kur'ân harflerine sadık kalarak Risaleleri el yazısı ve teksirle çoğaltmış; matbada Latin harfli baskıyı yalnızca zaruret ölçüsünde kabul etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursî, medrese tahsilini henüz 14 yaşında tamamlayıp hem dinî hem fenî ilimlerde derinleşen, sürgün ve hapis yıllarında 130 risaleden oluşan Risale-i Nur Külliyatı'nı kaleme alarak asrın müceddidi sayılan büyük bir İslâm âlimidir.
Zulme rıza göstermemeyi emreden “Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa ateş size dokunur” ayetini hatırlatıp lütufla hakka çağırınız. Kudüs'teki Mescid-i Aksa, Kur'ân'da mübarek kılındığı, ilk kıble, mirac ve Hz. Peygamber'in namaz kıldırdığı ikinci mâbed olduğu için Müslümanlar için çok kutsaldır. Zulüm altındaki kardeşlerimize hem maddî-mânâvî destek olun, hem dua ordusu olarak arkalarında durun; Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için gayret ediniz.
SİYER VE HADİS-İ ŞERİF
TARİHÇE-İ HAYAT
RİSALE-İ NUR
FIKIH VE İBADET