Sakal bırakmanın sünnet olduğuna dair kaynaklar nelerdir?
Sakal bırakmanın kaynağı hem Peygamberimizin(s.a.v) fiili sünneti hem de hadisleridir.
“Resulullah (asm) bıyığını kısaltırdı. Halilü’r-Rahman (ra) da böyle yapardı.” (Tirmizi)
"Bıyıkları traş edin, sakalları uzatın.” (Müslim)
"Biz bıyıkları kısaltmak ve sakalı bırakmakla emr olunduk." (Tirmizi)
"Bıyıkları kesin, sakalları salın, Mecusilere muhalefet edin." (Müslim)
"Resulullah (asm) bıyığın altına misvakı koyarak, üzerinden (uzayan kısmı) makasla kesti.” (Beyhaki)
"Müşriklere muhalefet edin, bıyıkları kısaltın, sakalı uzatın." (Müslim)
Sakal ve bıyık erkeğin fıtratındandır
Hadis-i şerifte de buyrulduğu gibi sakal-bıyık, yaradılış icabı erkeklerde bulunması gereken bir kılıktır. Riayet etmekle hem fıtrata uygun hareket edilmiş, hem de sünnete tabi olunmuş olur.
Allah Resulü (asm) buyuruyor:
"On şey vardır ki, bunlar fıtrattandır:
Bıyıkları kısaltmak, sakalı bırakmak, misvak kullanmak, burnuna su çekip sümkürmek, tırnakları kesmek, parmakları yıkamak, koltukları yolmak, kasıkları traş etmek, büyük abdestten sonra taharet almak, ağza su verip çalkalamak." (Müslim)
Âlimlerin sakal ve bıyık hakkındaki görüşleri
“Hadisteki “bıyıklarınızı kesiniz” tabirini bir kısım âlimler “tamamen kesmek” olarak yorumlarken bazıları da “bıyıkları kısaltmak” olarak yorumlamışlardır. İmam Malik Hazretleri bıyıkların tıraş edilmesini bir nevi uzuv (organ) kesilmesi sayarak böyle bir duruma cevaz vermez. Diğer imamlar dudakların kırmızılığı görününceye kadar kısaltılmalarını müstehab görmüşlerdir.” (Zübdet’ül Buhari)
“Tahavî’nin bildirdiğine göre, sakal bırakanların üst dudaktaki kılları (bıyığı) tıraş etmek İmam Azam (ra), Ebu Yusuf (ra) ve Ebu Muhammed’e (ra) göre kısaltmaktan daha güzeldir. Fakat daha sonra gelen Hanefî fakihlerine göre, bıyıkları tıraş etmek değil, kısaltmak sünnettir.” (El-Bahru’r Raik Şamile)
Taberî diyorki: “Sakallan uzatın diye emir buyurmanın vechi nedir? bilirsinki İ'fâ çoğaltmak demektir. İnsanlardan öyleleri vardırki “Sakalları uzatın hadisinin zahirine tabi' olarak sakalının kıllarını haline bırakır da sakal uzunluğuna ve genişliğine çirkinleşir. Hattâ dile destan ve misal olur” dersen buna şöyle cevap verilmiştir. Bu haber hususunda Resulüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) den hüccet sabit olmuştur ki; sakalın fazla uzatılması memnu(men edilmiş) kısaltılması vaciptir. Yalnız bunun mikdari hususunda selefin ulemâsı ihtilâf etmişlerdir. Bazılarına göre; kısaltılması icabeden sakalın haddî uzunluğuna bir tutamdan fazla olmak genişliğine de etrafa dağılarak çirkin bir manzara arzetmesidir, Bu kavil Ömer (Radiyallahû anh) tan rivayet olunmuştur. Hz. Ömer; “sakalını uzatmış birini görerek sakalından çekmiş. Sonra bir adama emir vererek onun bir tutamdan fazlasını kestirmiş. Sonra: O zata dönerek gitte saçını düzelt yahut berbat et, sizden bazınız kendini yırtıcı hayvanlardan bir hayvan gibi başıboş bırakıyor” demiş.
Ebu Hüreyre (Radiyalîahû anh) sakalını tutar bir tutamdan fazlasını kesermiş İbni Ömer'in dahi ayni şekilde hareket ettiği rivayet olunur. Ulemâdan bir takımları sakalın uzunluğu ve genişliği çirkin bir şekil olmayacak derecede kısaltılmasına kaildirler. Onlar bu hususta had hudut bildiren bir delil bulamadıklarını söylerler. Bittabi bunun o memleketin âdetine muhalif olmaması yani haddinden fazla kesilmemesi gerekir.
Ata': “Sakal uzadığı zaman onu eninden ve boyundan bir parça almakta beis yoktur: Çünkü hâli üzere bırakmakta kendini başkalarının alay ve istihzasına mâruz bırakmak vardır” demiş.
Nevevi diyorki: “Acemlerin âdeti sakallarını kesmekti. Şeri'at bunu nehy etmiştir.
Kaadi Iyâz diyor ki: “Sakalın kazıtılması ve yakılması mekruhtur. Ama uzayınca boyundan ve eninden alınması iyi olur. Sakalını fazla kısaltarak kesmekle şöhret bulmak mekruh olduğu gibi büyük sakallı olmakla şöhret bulmakta mekruhtur. Sakalın ne kadar kesileceği hakkında selef ihtilâf etmişlerdir. Bazıları bu hususta hiç bir had hudut beyan etmemiş. Yalnız dillere düşecek derecede kendi haline bırakılmayıp biraz kesileceğini söylemişlerdir.
İmam-ı Malik pek uzun sakal bırakmayı mekruh görmüştür. Bir takımları sakal kesmeyi bir tutamla sınırlandırmış fazlasının kesilmesine kail olmuştur. Hac ile ömreden başka sakalın hiç bir yerde kesilmiyeceğine kail olanlarda vardır. Bıyıklara gelince seleften birçoğu onların kökten tıraş edileceğine kail olmuşlardır.
Nevevi sakalı kendi haline bırakırsa ondan hiç bir şey kesmemeyi bıyığı ise dudakların etrafı açılacak şekilde kesilmesini ihtiyar etmiştir.
Sakalsız iken bıyık bırakmakta hiçbir sakınca yoktur
Sakalı olmayan bir kişinin bıyık bırakmasında herhangi bir sakınca yoktur. Zira hem sakal bırakmak hem de bıyık bırakmak sünnettir. Sadece bıyık bırakan mümin erkek de bu sünnetlerin birine riayet etmiş olur.
Sakal yokken bıyığı tamamen kazımak uygun değildir
İslamiyet’te tamamen sakalsızlık ve bıyıksızlık diye bir şey yoktur. Peygamber Efendimiz (asm) hadis-i şeriflerinde:
“Allah'a şirk koşanlara aykırı olunuz, sakallarınızı uzatıp, bıyıklarınızı kesiniz.” (Zübdet’ül Buhari) buyurmuşlardır.
Fakat şunu da unutmamak lazım ki; bütün bunlar sakalla beraber olarak düşünülen bıyığın durumudur. Sakal yokken bıyığı tamamen kazımak ise kadına benzemek olması itibariyle uygun görülmemiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm) hadis-i şeriflerinde;
“Kendilerini (giyim-kuşam ve hareketleriyle) kadınlara benzeten erkekleri ve kendilerini erkeklere benzeten kadınları evlerinizden çıkarın, kovunuz.” (Zübdet’ül Buhari) buyurmuşlardır.