Makaleler

Çikolata, kola, bisküvi gibi şeyler haram mıdır? Helal gıda ne demektir? BİR ŞEYİN HELAL VEYA HARAM OLMASI ALLAH'IN EMİR VE NEHYİNE BAĞLIDIR. Allah bir şeyi emretmişse o helal, bir şeyi nehiy etmişse o haramdır. Bir şey insana zararlı olduğu için Allah onu haram yapmamış. Belki o şeyi Allah yasakladığı için o şey haram olmuştur. Bununla beraber helal ve haram olan şeylerin altında hikmet kısmı da vardır. Mesela: Allah eşyayı hilkaten mubah, helâl, menfaatli olarak yaratmış, onlar bazı ârızalardan dolayı haram olmuştur. Meselâ ağyarın malı, ismet-i şer'iye için haram
Bediüzzaman ve Risale-i Nur Bu suallere kısaca cevap vermek gerçekten pek de kolay olmayan bir iştir. Çünkü Hazret-i Üstad seksen üç yıllık hayatında öyle dopdolu, öyle çok yönlü ve kendisine Bediüzzaman, (zamanın benzersiz güzelliği) dedirten öyle emsalsiz bir hayat yaşamıştır ki birkaç satırla onu anlatabilmek neredeyse imkânsız bir hal almıştır. Risale-i Nur’lar da bu emsalsiz şahsiyete yakışır biçimde, tarihte misli görülmemiş, paha biçilmez bir Kur’an tefsiri, muhteşem bir iman dersi olarak ortaya çıktığından öyle ze
Risâle-i Nûr’un terbiye (eğitim) sistemi Risâle-i Nûr ise, bu dünyada bir manevî cehennemi, dalalette gösterdiği gibi; imanda dahi bu dünyada manevî bir cennet bulunduğunu isbat ediyor. Ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde, manevî elemleri gösterip iyilikler ve güzel hasletlerde ve şeriatın hakîkatlerini yaşamakta cennet lezzetleri gibi manevî lezzetler bulunduğunu isbat ediyor. Sefahet ehlini ve dalalete düşenlerini o cihetle aklı başında olanlarını kurtarıyor. Eğitimciler, eğitimi şöyle tarif ederler: İnsanlara
Risâle-i Nûr’un tevhidle ilgili iki risâlesi, insaflı olan bir münkiri imana getirmeye kâfi geldiği hâlde, bununla yetinilmemiş, bu mevzûda pek çok risâleler telif edilmiştir. Bu konu üzerinde çoklukla durmanın en mühim sebebi Risâle-i Nûr’un bütün Âlem-i İslâm için yazılmış olmasıdır. Türkiye Müslümanları batı medeniyetinden etkilendikleri gibi, bütün âlemi İslâm da batı medeniyetinden etkilenmiş durumdadır. Muhataplar ve tahribatlar çok olunca ister istemez, bu tahribatların tamiri için çeşit
Peygamber Efendimiz’in (sav) Güzel Ahlakından Örnekler Peygamberimiz (asm) insanların en yumuşak huylusu ve en bilgilisi, insanların en cömerdi, fakir ve kimsesizlerin koruyucusudur. Peygamberimiz, kesinlikle dünya malı biriktirmez, Allah’ın verdiğinin bir günlüğünden fazlasını yanında durdurmaz fakirlere dağıtırdı. Bir peygamber olmasına rağmen çok mütevazı idi. Mekke’nin fethinde yanına gelen ve korkusundan titreyen bir bedeviye karşı: “Korkma, ben de güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” diyecek kadar alçak gönüllüydü. Ebû Hureyre (
Hoşgeldin Ey Rahmet Mevsimi!       Seksen küsur sene bir ömr-ü ma’nevîyi sizlere kazandıracak olan şuhûr-u selâse-i mübârekeyi ve bilhassa bu geceki Leyle-i Regâib'i tebrik ediyoruz.   (Kastamonu Lâhikası, 96)   Bu şuhûr-u selâse, seksen küsur sene bir ömrü kazandırıyor. Elbette sizler gibi mücahidler, onu kazanmaya çalışacaksınız.  Cenâb-ı Hak her bir gecesini sizin hakkınızda Leyle-i Mi’rac ve Leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymetdar eylesin, âmîn.   (Kastamonu Lâhikası, 55) Cenâb-ı Hakk’a hudutsuz şükürler ol
Mûcize, peygamberlik dâvâsına delil olmak üzere Allah tarafından, peygamberlerin ellerinde yaratılan hârikulade hâllere denir. Onlar “Biz Rabbinizin size gönderdiği elçileriz” diye dâvâ ettiklerinde, Cenâb-ı Hakk onlar elinde bazı hârikulade şeyler meydana getirmekle âdetâ, “Evet doğru söylüyorlar. Onlar benim elçilerimdir” demektedir.   Âhirzaman nebîsi olan peygamberimiz (asm) da peygamberlik dâvâ ettiğinde pek çok defa kendisinden mûcizeler istenilmiş ve bin kadar mûcize de onun eliyle göst
Barla'daki muvaffakiyetin sırrı: ihlâs Anadolu’nun en ıssız, en ücra yerlerinden bir yer… Dağların arasında mahrumiyet, kimsesizlik ve gurbet diyarlarından bir diyardı Barla! Fakat 1926 senesinde Isparta’nın bu tenha beldesinde bir tarih yazılmaya başlandı. Şubat ayı sonlarında karayolu olmayan bu köye, sandalla sürgün olarak bir zat getiriliyordu. Ve tarihte görülmemiş bir zulüm ve tecâvüzatın hüküm sürdüğü bir zamanda, bir köyden bir şahıs, dünyaya hükmeden zalimlerin planlarını boşa çıkaracaktı. İşte bu zat, Hazreti Peygamberin v
Bedîüzzaman ile Urfa şehri arasındaki münasebeti bilmeyenimiz pek azdır. Urfa, tarihi ihtiva eden bir şehir olması ve bu tarihi seyir içinde pek çok hadisenin yaşanması hasebiyle tarihimizin sayfalarında altın harflerle yazılıp yâd edilmiş ve pek çok muhterem zatlar -ki başta enbiyâlar ve evliyâların- yaşadığı şehirdir. Bazı rivayetlerde Hz. İbrahim (as), Hz. Eyyûb (as), Hz. Şuayb (as), Hz. Mûsâ (as), Hz. Elyesa (as), Hz. İsâ (as)’ın burada yaşadığı rivayet edilmiştir. Hatta bu peygamberlerden E
İNTİHAR, DİN VE İSLAM İNTİHAR, DİN VE İSLAM Günümüz psikoloji incelemelerinde intihar bireyin duygusal, ruhsal ya da sosyal sebeplerin etkisiyle kendi hayatına son vermesi olarak tanımlanmaktadır.[1] Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 40 saniyede bir kişi intihar etmekte, yılda ise ortalama 1 milyon insan intihar sebebiyle ölmektedir. İntihara yol açan sebeplerinin incelendiği araştırmalarda intihar sonucu ölenlerin %90 ında depresyon tespit edilmiştir. Depresyon sonucu intihar eden ve ölen vakalar arasında dep