18. Lema'nın Şerh ve İzahı- 9
18. Lema'daki 5. Emare'yi cümle cümle izah eder misiniz?
18. Lema'daki 5. Emare'yi cümle cümle izah eder misiniz?
Üstad Bediüzzaman hayattayken Hüsrev üstad ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev üstad ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir talebedir. Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış mı? Bunu tam olarak nasıl anlamamız gerek?
Meyve Risalesi 7. meselede geçen "ikinci güzde o ağacın gördüğü bütün vazifelerini" kısmındaki "ikinci güz" kavramı ile anlatılmak istenen nedir, izah edebilir misiniz?
Hafız Ali Abinin Üstad'ın yerine vefatı ile ilgili sorulan başka bir sorunun izahında şöyle bahsetmişsiniz; “Hafız Ali Abi ömrünü feda etmese idi, Bediüzzaman Hazretleri'nin 1944 yılında Denizli Hapsinde vefat edeceği Allah'ın ilminde mevcut idi. Bunun yanında Allahu Teala Hafız Ali abi'nin ömrünü feda edeceğini ve bu sebeble Bediüzzaman'ın 1960'a kadar yaşayacağını da biliyordu. Binâenaleyh burada yüce Allah'ın hüküm ve irâde ettiği, Hafız Ali Abinin fedakarlığı sayesinde Bediüzzaman'ın 1960'a kadar yaşamasıdır. Allah u Teala, on altı senelik bir fazlalığı Hâfız Ali Abinin ömründen feda etmesi şartıyla takdir etmiştir.” Yani bir insan başka bir insana nasıl fazlalık diyerek ömründen bağış yapabilir? Bu kesinlik ifade eden bir bilgi olabilir mi? Keramete inanıyoruz fakat bu durumun keramet kapsamında dahi değerlendirilmesi ne kadar mümkündür? Zira bunun sadece Allah'ın ilminde olan bir bilgi olduğunu bilmekteyiz.
Bediüzzaman Hazretleri, Hüsrev Efendi'ye "Sen hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet edeceksin!” diyerek neyi kasdetmiştir? Hüsrev Efendinin Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetinden başka hizmetleri de mi vardı?
Tevafuklu Kur'an'ın hattatı, Risale-i Nur'un serkatibi Husrev Efendi Üstadımız hakkında bir sitede şöyle bir soru gördüm. Demişler ki: "Üstad hayattayken Hüsrev Efendi ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev Efendi ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir kişidir. Neden Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış?" Bediüzzaman Üstadımız latin harflerine ne kadar izin verdi? Husrev Efendi Üstadımız bid'a olan ladini hurufu olan latin harflerini savunanlara karşı duruşu nasıldı? Bu iftiraya karşı kaynaklarıyla cevap verebilir misiniz?
"Bundan sonraki kısım bütün ömrümde görmediğim dehşetli ve semli bir hastalık içinde yazılmıştır. Kusuratıma nazar-ı müsamaha ile bakılsın. Hüsrev münasib görmediği kısmı ta'dil, tebdil, ıslah edebilir." Burada Üstadımızın Hüsrev Efendi'ye verdiği ta'dil ve tebdil etme izni sadece Risale-i Nur'un bu kısmı için mi geçerlidir, yoksa Risale-i Nur'un geneli için geçerlidir?
Risale-i Nur'dan günlük yazı yazmanın ölçüsü belli midir? Üstad Bediüzzaman'ın bu konuda açık bir beyanı var mıdır?
"... Ve yirmi cihetle ilim ve hikmet ve iradenin cilvesini gösteren ruhlandırmak ve ihya etmek hakikati..." (Osmanlıca Asay-ı Musa sayfa 96). Bu cümlede anlatılmak istenen yirmi cihet nelerdir?
Bediüzzaman Hazretleri Tevafuklu Kur'an-ı Kerim'in basımı için Altın biriktirmiş. Bu altınlar onun vefatından sonra Hayrat Vakfı Kurucusu Ahmed Hüsrev Altınbaşak'a teslim edilmiş. O da bu altınlar ile Hayrat Vakfını kurmuş. Tevafuklu Kur'an-ı Kerim basımı nasıl olmuş ve bunlar doğru mudur? İşin aslı nasıldır?
Risale-i Nuru neden Kuran hattıyla okuyoruz ve neşr ediyoruz? Yanlış hatırlamıyorsam Üstadımızın Risale-i Nur talebesi olmanın en birinci sebebinin hatt-ı Kuranı muhafaza etmek ve neşr etmek olduğunu duymuştum Böyle bir bilgi var mı? Varsa aslı nedir? Yani latin alfabesiyle okunursa Risal-i Nur talebesi olunur mu?
Kastamonu Lahikasındaki bir mektuptaki bazı yerleri sormak istiyorum. Şöyle ki, 1) Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek ve meşreb ayrı ve bid'atlara müsaid gittiği için... Burda bahsi geçen ulema kimlerdir, meslek ve meşrebleri ayrı ne demektir? 2) Ey kardeşlerim! Mesleğimiz, tecavüz değil, tedafü'dür, hem tahrib değil tamirdir, hem hâkim değiliz mahkûmuz.... virgül ile ayrılan yerlerin her birini ayrı ayrı izah eder misiniz? 3) Mesleklerinde elbette çok mühim ve bizim de malımız hakikatlar var. O hakikatların intişarına bize ihtiyaçları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var.... Burayı izah eder misiniz? 4) Meselâ: Hâdisat-ı zamaniye bahanesiyle Vehhabîlik ve Melâmîliğin bir nev'ine zemin ihzar etmek tarzında, bazı ruhsat-ı şer'iyeyi perde yapıp eserler yazılmış... Burayı izah eder misiniz? 5) Risale-i Nur gerçi umuma teşmil suretiyle değil... Burayı izah eder misiniz? 6) Fakat her halde hakikat-ı İslâmiyenin içinde cereyan edip gelen esas-ı velayet ve esas-ı takva ve esas-ı azimet ve esasat-ı Sünnet-i Seniye gibi ince fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek, bir vazife-i asliyesidir... Burayı izah eder misiniz?
Risale-i Nur talebesinin hizmetteki sadakati nasıl olmalıdır? Hizmetteki abilerimizin ve Üstadlarımızın sadakat ile ilgili misallerini verebilir misiniz?
Risale-i Nuru Osmanlıca okumanın lüzumunu nasıl anlatabiliriz?
Üstadımızın Risale-i Nurda, Hüsrev'in sisteminde veya Hafız Alinin sisteminde vs. gibi ifadelerinden maksat nedir. Bunları nasıl anlamamız lazım?
Üstadımızın Risale-i Nur'a parantez içi mana yazılmasına karşı çıktığı ve lugat eklenmesine izin vermediği söyleniyor. Bunun aslı var mı izah edebilir misiniz?
1-Risale-i Nur'a talebe olmanın şartları nelerdir? 2-Talebe kalmanın yolları,sırları ve usülleri nelerdir?
"Demek yirmibeş bin seneye karib bir daire-i muhitanın içinde, rivayete binaen Şam-ı Şerif kıt'ası bir çekirdek hükmünde olarak o daireyi dolduracak bir meydan-ı haşir bastedilecektir." (Mektubat) "Şam-ı Şerif kıt'ası bir çekirdek hükmünde" bunun hikmeti nedir?
Üstadın ilk eserlerinden olan Sünuhat, Tuluat gibi eserler neşrediliyormu? Bu eserlerde yer alan bazı cümlelerin değiştrildiği söyleniyor asılları varmı acaba?
''Risale-i Nur'a intisab eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak veya yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, Risale-i Nur talebesi ünvanını alır.'' ifadesinden yazmayan bu ünvanı alamaz manası çıkar mı?
Risale-i Nur'u yazdığı halde namaz kılmayan veya diğer ibadetlerde noksanlığı bulunanlar da 100 şehit sevabından yararlanabilecekler midir?
Bediüzzaman, 1928 inkılâbı sonrası Kur'ân harflerine sadık kalarak Risaleleri el yazısı ve teksirle çoğaltmış; matbada Latin harfli baskıyı yalnızca zaruret ölçüsünde kabul etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursî, medrese tahsilini henüz 14 yaşında tamamlayıp hem dinî hem fenî ilimlerde derinleşen, sürgün ve hapis yıllarında 130 risaleden oluşan Risale-i Nur Külliyatı'nı kaleme alarak asrın müceddidi sayılan büyük bir İslâm âlimidir.
Zulme rıza göstermemeyi emreden “Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa ateş size dokunur” ayetini hatırlatıp lütufla hakka çağırınız. Kudüs'teki Mescid-i Aksa, Kur'ân'da mübarek kılındığı, ilk kıble, mirac ve Hz. Peygamber'in namaz kıldırdığı ikinci mâbed olduğu için Müslümanlar için çok kutsaldır. Zulüm altındaki kardeşlerimize hem maddî-mânâvî destek olun, hem dua ordusu olarak arkalarında durun; Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için gayret ediniz.