Soru

Peygamberlerin Günahsızlığı ve Âdem as.ın İşlediği Günah

Peygamberler günah işlemez ve Allahın emirlerine karşı gelmezler. Adem as'ın cennetten çıkarılmasına sebep olan hadisede günah veya karşı gelme durumu yok mu?

Tarih: 1.02.2009 00:00:00
Okunma: 8864

Cevap

Peygamberlerde İsmet Sıfatı
Bütün peygamberlerde bulunan beş sıfattan biri de ismet sıfatı, yani günah işlememeleridir.
İsmet'in sözlük anlamı men etme, yasaklama, koruma şeklindedir. Terim olarak İsmet; Allah'ın peygamberini, bir lütfu olarak günah işlemekten koruması demektir.

İsmet sıfatının gereği peygamberler, bütün büyük ve küçük günahları işlemekten korunmuşlardır.

Bununla beraber, Peygamberlerden nadiren bazı küçük hatalar meydana gelmiştir. Bunlar ise, ya hata yoluyla ve¬ya unutarak ya da bir te'vil so¬nucu olan hatalardır. Kelam âlimleri bu tür fiillerin peygamberlerden ortaya çıkmasını ‘zelle’ kelimesiyle izah ederler. Ve onların bu hataları başkalarına nisbetle iyiliktir derler.

Ayrıca, büyük tefsir ve kelâm âlimi, Fahreddin Râzî Hazretleri, Ehl-i Sünnet âlimlerinin çoğunun görüşüne göre Peygamberlerin, peygamber olmadan önce günah işlemelerinin mümkün olduğunu söylemişlerdir.

Hz. Âdem’in İşlediği Fiilin Değerlendirilmesi
Hz. Âdem’in işlediği günah şu şekillerde değerlendirilmiştir:
1- Hz. Âdem o fiili unutarak işlemiştir: "Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlılık) bulmadık." (Taha Suresi, 115)

2- Hz. Âdem’in işlediği fiil bizim bildiğimiz manada bir günah değildi. Yanlış tevilden kaynaklanan bir hata idi.

3- Hz. Adem, o günahı işlediğinde, henüz peygamberlikle vazifelendirilmemişti.

Yasak Fiilin İşlenilmesi
İbli¬sin aldatması ile yasak ağaçtan ilk yiyen Hz. Havva olmuştur. İlk olarak İblis, Havva ile konuşmuştur. Havva, Hz. Âdem'e yeme teklifini yapınca o, bu teklifini red¬detti ve Allah'ın kendilerine verdiği emri hatırlattı. İblis, Havva'ya ısrar, etti. O da Âdem'e ısrar etti. Nihayet Havva şöyle dedi: O ağaçtan senden önce ben yiyeyim. Bundan dolayı bana bir zarar gelirse sen kurtulmuş olursun. Hav¬va ağaçtan yediği halde bir zararını görmedi. Hz. Âdem'e gelip: Ye, ben ye¬dim ve bana bir zararı olmadı, deyince Hz. Âdem de yedi ve bu sefer onların ayıp yerleri görünmeye başladı.

Hz.Ademin Cennetten Çıkarılmasının Hikmeti
Her ne kadar Hz. Adem beşeriyeti icabı işlediği bir hata neticesinde yeryüzüne indirilmiş ise de bunu asıl takdir eden Cenâb-ı Allah’tır ve bunda büyük hikmetler vardır. Kur’an-ı Kerim’de,  “Hani, rabbin meleklere, ben yeryüzünde bir halife yaratacağım dedi. Onlar, Bizler hamdinle sana tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara, sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim dedi.” (Bakara Sûresi, 30) ayetinde görüldüğü gibi, Hz. Âdem yeryüzüne, insanların halife olması için indirilmiştir.

Üstad Bediuzzaman, Hz. Adem’in cennetten çıkarılmasındaki hikmeti şu şekilde izah etmektedir:

“Hikmeti, tavziftir (vazifelendirmektir). Öyle bir vazife ile memur edilerek gönderilmiştir ki; bütün terakkiyat-ı maneviye-i beşeriyenin (insanların manevî yükselmelerinin) ve bütün istid'adat-ı beşeriyenin inkişaf ve inbisatları (insanların kabiliyetlerinin gelişmesi) ve mahiyet-i insaniyenin bütün esma-i İlahiyeye bir âyine-i câmia olması (insanın yaradılış özelliklerinin Allah’ın bütün isimlerini gösteren bir ayna olması), o vazifenin netaicindendir (neticelerindendir).

Eğer Hazret-i Âdem Cennet'te kalsaydı; melek gibi makamı sabit kalırdı, istid'adat-ı beşeriye (insanlığın kabiliyetleri) inkişaf etmezdi. Halbuki yeknesak (sabit) makam sahibi olan melaikeler çoktur, o tarz ubudiyet (kulluk) için insana ihtiyaç yok. Belki hikmet-i İlahiye, nihâyetsiz makamatı (makamları) kat'edecek (geçecek) olan insanın istid'adına muvafık (uygun) bir dâr-ı teklifi (imtihan dünyasını) iktiza ettiği (gerektirdiği) için, melaikelerin aksine olarak muktezayı fıtratları (yaradılışlarının gereği) olan malûm günahla Cennet'ten ihraç edildi (çıkarıldı). Demek Hazret-i Âdem'in Cennet'ten ihracı, ayn-ı hikmet ve mahz-ı rahmet (tamamen hikmet ve rahmet) olduğu gibi;….”

Yukarıda zikredilen hikmetleri hulasa edecek olursak:
1- İnsanlık, dünyadaki imtihanla manen yükselmiş, Allah’ın yeryüzündeki halifesi makamına çıkmıştır.
2-İnsanın kabiliyetleri, dünyanın zorlu şartları altında inkişaf edip gelişmiştir.
3-İnsan bu dünyaya gönderilip kulluk vazifesini ifa ile Cenab-ı Hakkın isimlerini yansıtan bir ayna hükmüne geçmiştir.


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar