Görüntülemek İstediğiniz Soru Bulunamadı.

Sorular

"Bir kelâmda, her fehme gelen şeylerde mütekellim muahaze olunmaz. Zira mesûk-u lehülkelâmdan başka mefhumlar irade ile deruhte eder. İrade etmezse, itab olunmaz. Fakat garaz ve maksada mutlaka zâmindir." "Fenn-i beyanda mukarrerdir: Sıdk ve kizb, mütekellimin kast ve garazının arkasında gidiyorlar. Demek maksut ve mesâk-ı kelâmda olan muâhaze ve tenkit, mütekellime aittir. Fakat 'kelâmın müstetbe
Üstad Hazretleri, sabah ve akşam namazlarından sonra Haşr suresini okumadan önce "Eûzü Billâhissemi'ıl Alîmi Mineşşeytanirracîm" demiş midir? Bu uygulama hadislerde var mıdır? Fazileti nedir? 
4. Şua'nın Birinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiyede geçen ''Bilhassa Kur’ân’a mensubiyeti ve kabûl-ü Nebevî ve inşâallâh marzî-i İlâhî cihetiyle bir ân-ı vücûdu ve nazar-ı Rabbânîye mazhariyeti, umum ehl-i dünyânın takdîrinden daha ziyâde kıymetdar bildim.'' Bu cümledeki "ân-ı vücûdu" ifadesinden ne anlamamız gerekiyor? Bu cümleyi Risale-i Nur penceresinden izah eder misiniz? 
”Halbuki zulümden tenezzühü kâinatın şehadetiyle sabit olan adalet…”  Bu cümle, Tılsımlar mecmuası sayfa 111' de geçiyor. Sorum şu ki: Cenab-ı Hakk'ın Adl ismine kâinat nasıl şehadet ediyor? Buna misaller verir misiniz?  
Hazreti Peygamber'e (sav) inanmayan birisine ne gibi risalet delilleri sunabiliriz?
İslâmiyet'in terakki dini olmasına tarihimizden örnekler verir misiniz?
Kur'ân'ın, Allah'ın sözü olduğunun delillerini ana başlıklar altında izah edebilir misiniz?
Asay-ı Musa'da Yedinci Mesele'de geçen; “Hususî bir yere bakmayan ve îmânî hakîkatler gibi umum kâinâta bakan nefiyler ve inkârlar, -zâtında muhâl olmamak şartıyla- isbat edilmezler diye, ehl-i tahkîk ittifâk edip bir düstûr-u esâsî kabul etmişler" cümlesini izah eder misiniz?
Mektubat'ta dua bahsinde geçen; "Duâ edileceği vakit, istiğfâr ile manevî temizlenmeli. Sonra makbûl bir duâ olan salavât-ı şerîfeyi şefâatçı gibi zikretmeli." cümlesinde, salavat-ı şerifeyi şefaatçi yapmak ne demektir? İzah eder misiniz?
Aşağıdaki hadis sahih midir? Kaynağı Nedir? Resûlullah (sallâllâhu aleyhi ve âlih) şöyle buyurdu: "Öyle bir zaman gelecek ki, insanların karınları ilahları, kadınları kıbleleri, dinarları dinleri ve şerefleri malları olacak. İmandan sadece ismi, İslam'dan sadece şekli, Kur'an'dan ise sadece dersi (okunması) kalacak. Mescitleri dolup taşacak, ancak kalpleri hidayetten yoksun olacak. Âlimleri ise,