20. Mektub'da geçen şu cümleyi izah eder misiniz? Evham, alam, şekavet nedir? Bunlara manen ve maddeten müptela olmak nasıl oluyor?
Cenâb-ı Hakk’ı tanıyan ve seven, nihâyetsiz saadete, ni‘mete, envâra, esrâra ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakîkî tanımayan sevmeyen, nihâyetsiz şekāvete, âlâma, evhâma ma‘nen ve maddeten mübtelâ olur.[1]
Evhâm: Vehimler, kuruntular, kuşkular, sebepsiz zan ve korkular
Âlâm: Acılar, elemler
Şeḳāvet: Saadetten mahrumiyet
Mübtelâ : Bir şeye kendini kaptırmış olan, tutulmuş, düşkün, (Bir derde, bir hastalığa) Tutulmuş, Âşık, tutkun
Ma‘nen : Mânevî yönden, ruhî bakımdan.
Maddeten: Madde ve cisim olarak, madde yönünden, maddî bakımdan.
Allah’ı tanımak ve sevmek, insana huzur, mutluluk ve anlam kazandırırken; O’ndan uzak olmak, kişiyi dünyada da ahirette de mutsuz ve sıkıntılı bir hale sokar. Allah’ı tanımayan insan hem ruhen hem bedenen büyük sıkıntılara düşer. Hayatı anlamsız, korkularla dolu ve huzursuz bir hale gelir. Oysa Allah’a iman eden biri, her durumda bir hikmet görebilir, sabırla ve tevekkülle hareket eder. Bu da onu hem dünyada hem ahirette mutlu kılar.
"Ma’nen müptela olmak" kişinin ruhen çeşitli sıkıntı ve belalara düşmesi demektir. Allah’ı tanımayan ve sevmeyen bir insan iç âleminde (ruhsal) sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Hayatın gerçek anlamını ve gayesini kavrayamaz. Dünyayı sadece maddi anlamda değerlendirir ve ölümden sonra yok olacağını düşünür. Bu düşünce, onu derin bir anlamsızlık ve ümitsizlik içinde bırakır. Mesela, hayatı sadece dünya zevklerinden ibaret gören bir insan, yaşlanınca veya bir felaket yaşadığında büyük bir depresyona girebilir.
Allah’a güvenmeyen kişi, her şeyi kendi gücüyle başarmak zorunda hisseder ve hayatın belirsizlikleri karşısında sürekli bir korku ve endişe içinde yaşar. Mesela, maddi kayıplar, hastalık veya ölüm korkusu gibi şeyler, Allah’a dayanmayan bir insan için büyük bir panik ve endişe sebebi olur.
Allah’a iman eden kişi, rızkın Allah’tan geldiğini bilir ve başkalarının sahip olduklarına göz dikmez. Ancak Allah’ı tanımayan biri, hep daha fazlasını ister ve doyumsuz olur. Allah’a inanmayan veya emirlerine uymayan biri, yanlış yaptığında büyük bir vicdan azabı çeker ama hatalarını telafi edemez.
“Maddeten Müptela Olmak” Allah’tan uzak olan kişi, sadece ruhsal değil, aynı zamanda maddi dünyasında da sıkıntılarla karşılaşır. Aşırı stres, kaygı ve kötü alışkanlıklar, kişinin bedenen de zarar görmesine sebep olur. Mesela, hırs ve stres yüzünden bir insanın yüksek tansiyon, mide hastalıkları veya psikolojik rahatsızlıklar yaşaması mümkündür.
Allah’a iman etmeyen kişi, bencillik, kibir ve menfaatçilik gibi özellikler sebebiyle insanlarla sağlıklı ilişkiler kuramaz. Aile hayatında sevgi, fedakârlık ve sabır gibi duygular eksik kaldığında, boşanmalar, kavgalar ve huzursuzluklar artar.
Allah’ı tanımayan kişi, helal-haram ayrımı yapmadığı için haram kazanç yollarına sapabilir. Ancak bu kazanç, ona huzur getirmez, aksine bereketsiz olur. Mesela, faiz, rüşvet, kumar veya hileyle para kazanan bir insan, elindeki malın kısa sürede eridiğini, bu kazancın kendisine huzur getirmediğini görebilir. Başarıyı sadece kendi çabalarıyla elde edeceğini düşünen kişi tevekkül etmediğinden yorulur, sürekli bir tükenmişlik halini yaşar. Yine, iş hayatında hep en üst seviyeye çıkmaya çalışan biri, sağlığını ve ailesini ihmal eder, ama sonunda ne kazandığından memnun olabilir ne de huzur bulabilir.
Ayrıca lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/iman-ve-kufur
https://risale.online/soru-cevap/onuncu-hucceti-imaniye-ozeti
https://risale.online/soru-cevap/iman-insani-insan-eder
[1] Bediüzzaman Saidi Nursi, Mektubat, Altınbaşak Neşriyat 2011, c.1, s.76