Allah'ın bana verdiği nimetlerin kıymetini bilemiyorum. Nimetlerin kiymetini nasıl anlayabilirim ve başarıyı nasıl elde edebilirim?
Genel olarak nimetlerin kıymetinin takdirini 3 tarzda yapabiliriz.
1.) Verilen nimetlere dil ile şükretmek, elhamdülillah demektir.
2.) Bu nimetleri kalben beğenmek, nimeti tenkid etmemek
3.) Nimetleri veriliş gayesine uygun olarak yerli yerinde kullanmak.
Allah'ın bizlere ihsan ettiği duyularımızı ve duygularımızı veriliş
amacına uygun olarak kullanmak. Mesela: Dili doğru söylemekte,
ellerimizi helal kazançta kullanmakla, gözlerimizi ilahi sanatın
güzelliklerine çevirmekle, aklımızı ibret almakla, kalbimizi helal olan
şeyleri istemek ve bunlara yönelmekte kullanmakla nimetlerin
kıymetlerini takdir etmiş oluruz.
Bununla birlikte hayalimizde
her şeyin kıymetini mükemmel bir şekilde taktir eden bir insan modeli
oluşturup içinde bulunduğumuz şartları hiç dikkate almadan, "Ben neden
böyleyim. Neden takdir edemiyorum. Elimdekilerin değerini bilmiyorum."
gibi düşüncelere saplanmak doğru değildir. Çünkü bu noktada şeytan
"Zaten sen de bir kabiliyet yok. Sen kötüsün. Nankörsün. Nimetlerin
kıymetini bilmiyorsun. Senin bunu yapmaya ne iktidarın var ne de
kabiliyetin. Artık ne olursa olsun, rast gele yaşa." diyerek günahların
içine atabilir.
BAŞARIYI ELDE ETMENİN YOLLARI
1-Başarılı
insan kendisine düşen vazifeyi en iyi şekilde yerine getirendir.
İstediğimiz sonuçları vermek Allah'ın vazifesidir. Kendi yapmamız
gereken işleri bırakıp Allah'ın vazifesine karışmak doğru değildir.
2-Başarılı
hiç bir çalışma bedel ödenmeden gerçekleşemez. Sonuç elde eden insanlar
bir kısım bedeller ödemişlerdir. Hem istediğimiz gibi gezecek,
eğlenecek, dinleneceğiz hem de istediğimiz sonuçları alacağız. Bu çoğu
zaman mümkün olmayacaktır. Bir takım zevklerini ve nefsinin
tembelliklerini bırakıp ciddi çalışan bir insanla, istediği gibi yatıp
gezen insana aynı sonuçları vermek her halde adil olmasa gerek. Öyle
ise başarı için, gerektiğinde, rahatlık, tembellik, gezi, eğlence gibi
şeylerimizi bedel olarak vermesini bilmeliyiz.
3-Bir şeyi elde etmek
istiyorsak doğru yolları, metotları kullanmalıyız. Bütün büyük zatlar
şu hakikatte ittifak etmişlerdir. "Bir şeyi elde edemiyorsan usulde,
yolda, yöntemde hatan vardır."
4-İlahî rahmet bizim bütün
ihtiyaçlarımız karşılayabilir ve bütün sıkıntılarımızı giderebilir
olduğunu düşünmekle hiçbir şeyin ümidimizi kırmasına izin vermemeliyiz.
İnsanı yaşatan ümid olduğunu ve öldürenin ümitsizlik olduğunu
unutmamalıyız.
5-Çalışmanın sonucunda elde edilen ürüne, kâra kanaat
etmeliyiz. Elimizden gelen bütün çalışmayı yaptıktan sonra sonucuna
kanaat etmeliyiz. 6- yapacağımız işi ve bu işin ön hazırlıklarını
Allah’a havale etmek tembelliktir. Tevekkül değildir. Bunlar bizim
işimizdir. Sonucu Allah'tan beklemek tevekküldür.
7- Yalnızca kendi
çıkarlarımızı düşünmek insanın gayretini, çalışma azmini olumsuz
etkiler. Milletimizi küçülerek âdeta kalbimize girmiş küçük bir millet
haline getirerek, bu düşünceyle çalışmayı sürdürmeliyiz." Ben
susuzluktan ölsem dünyaya bir daha yağmur yağmasın. Yüzüm gülmezse
dünya gülmüş bana ne" gibi çıkarcı düşüncelerden sıyrılmakla başarı
elde edilebilir. Hedefin büyüklüğü çalışma azminin kamçısıdır.
8- Allah'a dua etmek
9-Bu konuda yazılan kitaplardan istifade etmek.
Son olarak, hayatta hiç başarı elde edemediğinizi söylemeniz de isabetli değil. Çünkü muhakkak yazı yazmayı, bilgisayar kullanmayı ve internetle sual sormayı öğrenmişsiniz. Bunlar hiç şüphesiz birer başarıdır. Emin olun bu gibi yüzlerce başarınız olmuştur. Bunlar bizlere şükür duygusu vermeli.
Fakat başarıyı, bir işte herkesten önde olmak olarak anlıyorsanız, bu da doğru değil. Daha da başarılı olmak için yukarıda sayılan tavsiyelere uyabilirsiniz. Ama en önde olmak bir nasip meselesidir. Hem tek başına, insan için bir şeref de değildir. Önemli olan şükür üzere yaşamaktır. Ortalarda, hatta en geride olup şükür üzerine yaşamak, en önde olup nankör bir hayat yaşamaktan sonsuz kat daha kıymetlidir. Çünkü sonsuz bir hayatı ve sonsuz nimetleri ve Allah’ın rızasını kazananlar her halinde hamd ve şükredenlerdir. Bazı özellikleriyle önde göründükleri halde nankörlükle yaşayanlar değil.
Allah katındaki değerin dünyadaki görünüşe bakmadığına şu hadis-i
şerif çok güzel ışık tutmaktadır: ““Nice saçı başı dağınık, üstü başı
eski, toz toprak içinde olup ve bu durumlarından dolayı önemsenmeyen
insanlar vardır ki, eğer Allah’a yemin etseler, Allah onların
yeminlerini asla boşa çıkarmaz, yerine getirir. İşte Berâ b. Mâlik
onlardan birisidir.” (Müslim)
Allah hepimizin şükrünü arttırsın ve bize verdiği kabiliyetleri en iyi şekilde çalıştırabilmemizi nasib etsin. Amin