Anne, baba, evlat hrıstiyan, başka din duymamış böyle kimselerin ahiretteki hali nedir?
İsra suresinin 15. ayetinde Cenab-ı Hak "Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek değiliz." Buyurmaktadır.
Ehli sünnet alimlerinin çoğuna göre İslamiyetin ulaşmadığı veya İslam dininden haberleri olmamış insanların durumu, "fetret ehlinin" durumu gibidir. Yani İslam ile tanışmadıkları için mesul değildirler ve ehli necattırlar. Hüküm ise özel ve şartları olan bir hükümdür. Bu özel durumlar ve şartlar oluşur da bir insan İslam dininden haberdar olamaz ise üzerinden sorumluluk kalkar.
Bu konuda imam Gazali’nin Türkçeye çevrilen İslamda Müsamaha adlı eserinde görüşleri şöyledir:
1) Hz.muhamedin (sav) ismini bile duymanlar vardır. Bunlar mazurdur.
2) Hz. Peygamber (asm)'in ismini, sıfatlarını ve gösterdiği mucizeleri duymuş olanlar. Bunlar İslâm memleketlerine komşu olan yerlerde veya Müslümanlar arasında yaşayan kimseler oldukları halde inkar ettikleri için kafirdirler.
3) Bu iki derece arasında bulunan gruptur. Hz. Peygamber (asm)'in ismini duymuşlarsa da evsafı ve hususiyetlerini duymamışlardır. Bu grup Hz. Peygamber (asm)'i küçük yaşlarından itibaren Muhammed isminde yalancının biri peygamberlik iddiasında bulunmuştur şeklinde bilmiştirler. Kanaatime göre bunların durumu birinci grubta olanların durumu gibidir. Çünkü bunlar Hz. Peygamber (asm)'in ismini, sahip olduğu vasıfların zıdlarıyla birlikte duymuşlardır. Bu ise hakikati araştırmak için insanı düşünmeye ve araştırmaya sevk etmez.
Günümüzde Hristiyan âleminde veya başka dinlere mensub olan insanlar için, İmam-ı Gazali Hazretlerinin tasnifindeki üçüncü gruba giren insanlara rastlamak mümkündür.
Hristiyan âleminde ücra bir köşede sosyal hayattan uzak kalan ve İslamiyeti bulma imkânından mahrum birçok insanlar vardır.Bunların içinde bulundukları çevre ile islamiyeti bulmanın zorluğu ortadır. Tebliğin doğru bilgilerle ve yeterli miktarlarda ulaşmış olması gereklidir. Kimin doğru ve yeterli bilgi aldığını ise ancak Allah bilir. Önemli olan da budur. Hikmeti nihayetsiz olan Cenab-ı hakk’ın bu gibi kimselere muamelesi, elbette içinde bulundukları şartlarla orantılı olacaktır.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Önemli olan, mahşer günü kendisine tebliğ ulaşmamış herkesin kurtulacağını bilmektir. Bu ise Rabbimiz’in nihayetsiz merhametinin bir gereğidir.