32. Söz'deki, "İmâm-ı Rabbânî ra. demiş ki: "Letâif-i Cennet, cilve-i esmânın temessülâtıdır." cümlesini açıklar mısınız?
16. Söz’de, Allah’ın bir olmasıyla birlikte bütün kainatı tek başına yaratıp idare etmesi, mekandan münezzeh olmasıyla birlikte her yerde hazır bulunması, İlâhlık mertebesinde olmakla beraber her şeye her şeyden yakın olması izah edilmiş. Üstad, böylesine aklı zorlayan bir meseleyi temessül bahsi ile açıklıyor. Sorulan soru ile temessül bahsinin alakasını izah eder misiniz? Bu derin hakikati öze...
Hem deme ki: “Ben mazharım. Güzele mazhar ise güzelleşir.” Zîrâ temessül, etmediğinden, mazhar değil, memer olursun. (Sözler) İzah eder misiniz?
"Mesnevî-i Şerîf, şems-i Kur’âniyeden tezâhür eden yedi hakîkatten bir hakîkatin aynası olmuş, kudsî bir şerâfet almış. Mevlevîlerden başka, daha çok ehl-i kalbin lâyemût bir mürşidi olmuş. Öyle de Risâle-i Nûr, şems-i Kur’âniyenin ziyâsındaki elvân-ı seb‘ayı ve o güneşteki renk renk ve çeşit çeşit yedi nûru birden aynasında temessül ettirdiğinden, inşâallâh yedi cihetle şerîf ve kudsî; ve yedi Me...
Haşrin yedinci hakikatindeki, "Alem-i gaybda, âlem-i âhirette, âlem-i ervahta, rububiyet-i âmmede mühim semere veren beşerin amelleri, hıfz içinde gözetilmek suretiyle,.."cümlesini izah eder misiniz? Her bir alemde beşerin amelleri nasıl semere verebilir?
"akıl ve nakil tearuz ettikleri(birbirine zıt oldukları) vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur." üstadın bu ifadelerini izah edermisiniz?
Cenab-ı Hakk'a malûm ve ma’ruf ünvanıyla bakacak olursan, meçhul ve menkûr olur. Çünkü, bu malûmiyet, örfî bir ülfet, taklidî bir sema'dır. Hakikatı ilâm edecek bir ifâde de değildir.
Burada anlatılmak istenen nedir? Neden haşa Allah’ı (c.c) bilemeyiz ve o bilinemez deniyor? Halbu ki kendisini tanıtmak için birçok peygamber ve kitaplar gönderen Allah (c.c) madem bilinmeyecekse neden bu kadar çok ...
4. Şua'nın Birinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiyede geçen ''Bilhassa Kur’ân’a mensubiyeti ve kabûl-ü Nebevî ve inşâallâh marzî-i İlâhî cihetiyle bir ân-ı vücûdu ve nazar-ı Rabbânîye mazhariyeti, umum ehl-i dünyânın takdîrinden daha ziyâde kıymetdar bildim.'' Bu cümledeki "ân-ı vücûdu" ifadesinden ne anlamamız gerekiyor? Bu cümleyi Risale-i Nur penceresinden izah eder misiniz?
Risale-i nurda gecen delil metodları nelerdir?