"Kader fetva verdi" cümlesinin hakikati nedir?
Kaderimiz belli, o vakit neden birileri kötü olmaya devam ediyor?
Risalelerde ata kazayı bozar, kaza da kaderi bozar ibareleri geçiyor. Burada bozmak tabiri değişmek manasında anlaşılıyor. Ama kader defteri olan Levh-i Mahfuz değişmez diyoruz?
1. Bir otobüs düşünün. içinde onlarca kişiyle şaranpole yuvarlanıp bazıları vefat ediyor. Bazıları da yaralı olarak kurtuluyorlar. Otobüsün şaranpole yuvarlanma işini Allah mı yapıyor. Yani Allah o anda şoförun iradesini mi alıyor. Ölenler ve yaralananların kaderi bu şekilde mi oluşuyor?
2. Bir katil düşünün bir de maktul. Katile öldürme meylini veren Allah mıdır? Yani öldürme şartlarını Allah mı...
Bütün olaylar kader midir?
Kur'anda teslimiyet ile ilgili bir çok ayet var ve hepsine kalben inanıyorum. Bu hislerle şunu sormak istiyorum: "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" ayeti, benim içimdeki pozitiv ve negativ istekler ile onları uygulamamın da "Allah'ın takdiriyle yazılmış ve hükmedilmiş" şeyler olduğu anlamına geliyor mu?
İnsan kaderin mahkûmu mudur?
Kader ve kazada, atânın hükmü nedir? Levhi mahfuzda var olan bir şey atâ ile değişir mi? Mesela sadaka belayı def eder. Hadisinde sadakanın kaderde var olan bir belayı değiştirdiği söylenebilir mi? Eğer levhi mahfuzda bir değişme olduğunu söylersek, bu durum Cenabı Hakkın her şeyi bilmesi gerçeğiyle zıt düşmez mi?
Çeşitli suçlar işleyerek hapishaneye düşenler için sanki madurlarmış gibi -kader mahkumu- ifadesi kullanılıyor. Bu tabir İslama zıt düşmüyor mu?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mevcûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat)
...