İktisadın pek çok hikmetlerinden bahsetmek mümkündür. İktisad risalesi bağlamında konumuzu ele alacak olursak hikmetleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Hâlik-ı Rahîm , nev‘-i beşere verdiği ni‘metlerin mukābilinde şükür istiyor. İsraf ise, şükre zıddır. ni‘mete karşı hasâretli bir istihfâftır. İktisâd ise, ni‘mete karşı ticâretli bir ihtirâmdır.1
Allah, insanlara rahmetiyle sayısız nimetler; yemek, hava, su, sağlık, akıl, iman vb. vermiştir. Bu nimetlere karşılık olarak da şükür ister. İsraf eden kişi; nimetin kıymetini bilmeyen, takdir etmeyen kişidir. İktisat ise, nimetin değerini bilmenin, ona hürmet etmenin bir göstergesi olur. Hem dünyada bereket, hem ahirette sevap kazandırır.
İktisadın diğer bir hikmeti ise, şükr-ü manevi olmasıdır.2
İktisad vasıtası ile kişi o ni‘metleri doğrudan doğruya Allah'tan bilir, o ni‘metlerin kıymetini takdîr eder ve o ni‘metlere kendi ihtiyâcını hisseder. Böylece manevi bir şükrü yapmış olur.
İktisadın diğer bir hikmeti ise ni‘metlerde rahmet-i İlâhiyeye karşı bir hürmettir.3
Allah, dünyayı içinde sayısız çeşit çeşit nimetler bulunan büyük bir sofra gibi yaratmıştır. Bu nimetleri hiç beklenmedik yerlerden vermektedir. Fakat insanlar çoğu zaman bu nimetlerin Allah'tan geldiğini unutur, her şeyi sebeplere bağlar. Nimetlere nimet nazarıyla bakamazlar. İktisad vasıtasıyla kişi nimetlerin rahmet-i ilahiye tarafından verildiğinin bilincine varır ve gerekli hürmet ve saygıyı gösterir.
İktisad başka bir hikmeti ise; kat‘î bir sûrette berekete sebeb olmasıdır.4
İktisatlı davranan, yani israf etmeyen kimse ailesinin geçimiyle fazla sıkıntı çekmez. Çünkü iktisat, bereketin kesin bir sebebi ve güzel bir geçimin kaynağı olma özelliğini taşır.
İktisadın bir hikmeti de bedene perhîz gibi bir medâr-ı sıhhattir.5
İktisad ile kişi hem kendini tutmayı hem de nefsi terbiye etmeye alışır. Yani iktisad sayesinde sabretmeyi ve Allah’ın emirlerine uymayı öğrenir. Mideyi korur, fazla yemek yüzünden hastalanmaz. Ayrıca, Allah’ın emriyle helâl olan şeylerden bile uzak durduğu için, haram olan şeylerden sakınmayı da öğrenir. Böylece hem bedenini hem de manevî hayatını korumuş olur.
Hem iktisad ma‘nevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzettir.6
İktisat etmeyen, israfa düşen bir kişi, hem fakirliğe hem de başkalarına el açmaya mecbur olur. İktisad etmeyerek, israf olarak harcanan para için bazen insanlar haysiyet ve namuslarını feda ediyorlar. Hatta bazen dinî değerler bile karşılık olarak verilir. İşte iktisad, kişiyi manevi dilencilik halinden kurtularak, izzetle yaşamasına vesile olur.
Hem iktisad, ni‘met içindeki lezzeti hissetmeye ; ve zâhiren lezzetsiz görünen ni‘metlerdeki lezzeti tatmaya kuvvetli bir sebebdir.7
Normal zamanlarda insanlar sürekli tok oldukları için, sahip oldukları nimetlerin değerini pek anlayamazlar. Meselâ tok bir insan, kuru bir ekmeğin kıymetini bilmez. Ama iktisad ederek yemesinde ve içmesinde israfa kaçmayan bir kişi, o kuru ekmeği yerken onun Allah’ın büyük bir nimeti olduğunu hem kalbiyle hem de tadıyla hisseder. Böylece iktisad nimetin lezzetini ve lezzetsiz görünen nimetlerin lezzetini almaya, tatmaya sebep olur.
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, s146
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, s146
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, s146
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, s146
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, s146
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, s146
Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, s146

