Yüce Allah bütün kainatı tek başıyla bir anda nasıl idare ediyor? Bir tarafta akşam bir tarafta gündüz olmasına rağmen bütün bu işleri şaşırmadan nasıl tanzim ediyor?
Peygamberimizin(a.s.v) zenginlere veya soylulara veya ilim sahibi insanlara farklı muamele edişinin hikmeti nelerdir?
Allah bir olduğu halde had ve hesaba gelmez bu kadar varlıkları nasıl işitiyor, görüyor ve idare ediyor? Bunu nasıl izah edebiliriz.
Allahu teala bütün her zerreyi aynı anda nasıl yönetiyor, kontrol ediyor? Aynı anda sayısını idrak edemediğimiz atomlara hücrelere kadar herşeyi nasıl tek başına idare ediyor?
Ben size "karar" ile alakalı soru sormak istiyorum. Üretim sektöründeyiz ve yeni başladık. Bu süreçte de firma sahibi ile idare personeli olarak istişare yapıyoruz ve kararlar alıyoruz. Bu kararlar üzerine hareket ediyoruz fakat firma sahibi sürekli eski kararı iptal edip yeni karar alıyor. Hatta kuruluşta aldığımız ana kararları dahi değiştiriyor. Bizim yapmamız gereken verilen kararlara uymak, f...
Ben bir okulda hizmetli olarak görev yapmaktayım. Yaz dönemimde öğrenci olmadığından bahçe süpürme, idare odalarını temizleme gibi ufak tefek işler oluyor, onun dışında zaman oturarak geçiyor. Acaba kazancım helal olur mu?
"Öyle bir mükemmel terbiye, tedbir, idare ediliyor ki, bütün kâinat bir sahife gibi her an nazarında ve bütün âlemler birer satır gibi kalem-i kudret ve kaderiyle yazılır, tazelenir, değişir." cümlesini izah eder misiniz?
"“İsm-i Adl’in cilve-i a‘zamından olan kâinâttaki adâlet-i tâmme, umum eşyânın müvâzenelerini idâre ediyor ve beşere de adâleti emrediyor. Sûre-i Rahmân’da وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهاَ وَوَضَعَ الْم۪يزَانَ [Göğe gelince, onu yükseltti ve mîzânı koydu] اَلَّا تَتْغَوْا فِي الْم۪يزَانَ [Tâ ki tartıda haddi aşmayın!] وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ [Ve tartmayı adâletle dos...
Aşağıdaki hadis sahih midir? Kaynağı Nedir?
Resûlullah (sallâllâhu aleyhi ve âlih) şöyle buyurdu: "Öyle bir zaman gelecek ki, insanların karınları ilahları, kadınları kıbleleri, dinarları dinleri ve şerefleri malları olacak. İmandan sadece ismi, İslam'dan sadece şekli, Kur'an'dan ise sadece dersi (okunması) kalacak. Mescitleri dolup taşacak, ancak kalpleri hidayetten yoksun olacak. Âlimleri ise,...
Üstâd Hazretlerinin 17. Söz'deki münâcâtında; “Yâ Rab! Tevekkülsüz, gafletle, iktidar ve ihtiyârıma dayanıp, derdime derman aramak için cihât-ı sitte denilen altı cihette nazar gezdirdim. Maatteessüf derdime derman bulamadım. Ma‘nen bana denildi ki: “Yetmez mi derd, derman sana!”[1] ifadesi geçmekte. Burada geçen “cihât-ı sitte/altı yön” gerçekte nedir? Ne anlatılmak istenmiştir?