Marifetullah Nedir? Allah'ı Hakkıyla Bilmek ve Tanımak
Allah'ı hakkıyla bilmek tam manasıyla nedir? Marifetullahı nasıl anlamalıyız?
Allah'ı hakkıyla bilmek tam manasıyla nedir? Marifetullahı nasıl anlamalıyız?
Bir kısım insanlar hasta olduklarında şifayı sadece haplara ve doktorlara verip Cenab-ı Hakk'ı hiç hatırlamıyorlar. 'İlaç içtim şifa buldum' diyorlar. Sebeblere sarılmayı esas alan ve dünya açısınsan doğru gibi gözüken bu duruma nasıl yaklaşılmalıdır? Üstadın Tabiat Risalesi'nde veya sair yerlerdeki açıklamalarıyla nasıl bağlantı kurulabilir?
olan bir bilgi olduğunu bilmekteyiz.
olur. Halbuki, kader sadece bilmekti. İkisini nasıl tevfik edeceğiz.
“Şeytanın mühim bir desîsesi; insana kusurunu i'tirâf ettirmemektir." 13. Lema'da geçen bu cümlede "kusurunu itiraf etmek" ne demektir? Yıllardır büyük günahlar işliyorum. Bırakamıyorum, nasıl bir yol izlemeliyim?
Bir yerde okumuştum, Bediüzzaman Hazretleri bir gün İstanbul'da kayıkla gezintiye çıkmış ve yanındaki arkadaşlarının dikkatini çekmiş ki etrafı açık saçık kadınlar olduğu halde bir kez bile bakmamış. Arkadaşları sorduklarında İlmin izzetine yakışmaz diyor. Ben elimden geldiğince Risale-i Nur okuyup yazmaya, ilimle meşgul olmaya çalışıyorum fakat tiryakilik derecesinde harama nazar ediyorum. Sorum şu: Ben bu haramı bırakana kadar okuma, yazma ve ilmi çalışma yapmayayım mı? Yoksa iman ilimleriyle meşgul olmakla bu durumdan kurtulmam daha mı kolay olur ?
Gençlik Rehberi 69. sayfada "Hüve Nüktesi'nde" geçen şu kısmı kısaca izah eder misiniz? "...Öyle ise, bu sahîfe-i havânın hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyakîn derecesinde bedâhetle Zât-ı Zülcelâl'in hadsiz, gayr-i mütenâhî ilmi; ve hikmetle çalıştırdığı kalem-i kudret ve kaderin mütebeddil sahîfesi; ve bir levh-i mahfûzun âlem-i tağayyürde ve mütebeddil şuûnâtında bir levh-i mahv ve isbat nâmında yazar bozar tahtası hükmündedir. İşte hava unsurunun, yalnız nakl-i asvât vazîfesinde mezkûr cilve-i vahdâniyeti ve mezkûr acâibi gösterdiği; ve dalâletin hadsiz muhâliyetini izhâr ettiği gibi, unsur-u havâînin sâir ehemmiyetli vazîfelerinden biri de elektrik, câzibe, dâfia, ziyâ gibi sâir letâifin naklinde şaşırmadan muntazaman asvât naklindeki vazîfeyi gördüğü aynı zamanda, bu vazîfeleri dahi gördüğü aynı zamanında bütün nebâtât ve hayvanâta teneffüs ve telkîh gibi hayata lüzûmu bulunan levâzımâtı kemâl-i intizâm ile yetiştiriyor. Emir ve irâde-i İlâhiye'nin bir arşı olduğunu kat'î bir sûrette isbat ediyor."
Makbul olmuş amelleri bilebilir miyiz? Kabul olduğunu veya salih amel olduğunun alametleri var mıdır?
32. Söz'de izah edilen çocukları, dostları, hayat arkadaşını, peygamberleri, bahar mevsimini, hayatı ve dünyayı Allah hesabına sevmek anlatılıyor. İlgili kısmı kısaca izah eder misini?
"Nasıl rızkın şu hizmetkârı şükürsüzlük ile bu dereceye sukūt eder. Öyle de, rızkın mâhiyeti ve sâir hademeleri dahi sukūt ediyorlar." Şükür Risalesi'nde geçen şu cümleyi izah eder misiniz? Burada bahsi geçen sâir hademeler nelerdir?
Allah her şeyi bilir bunda şüphe yok, geçmişi de geleceği de, kiminle evleneceğimizi de bilir. Fakat bazı insanlar Muhammed Suresi 31. ayeti delil göstererek Haşa Allah şuana kadarki her şeyi bilir ama bundan sonrakini bilemez diyorlar ve ben sinir oluyorum. Bu kişilere cevaben hangi ayetleri delil gösterebiliriz? Ayette geçen "bilinceye kadar" kısmını nasıl anlamalıyız? Bir de ben bu kişilere “istediğiniz kadar ayet okuyun dediğinize inanmayacağım” dedim ama kastım ayetlere inanmamak değildi, onların iddiasına inanmamaktı. Bu durumda dinden çıkmış mıyımdır?
Bazen tarihi bir kitap okuyunca, Peygamber Efendimiz'den önceki dönemleri incelerken “bu kimse Hristiyandı” ya da “Yahudi” diye yazar; fakat Ehli Kitap'tan bir kısmı sapmamıştı ve dolayısıyla kâfir değildiler. O yüzden böyle kitaplar okuduğumda, o kimseler hakkında ne düşünmeliyiz?Bu kaide aklıma geldiğinde tek tek o kimselerin inançlarını arayıp araştırmaya başladım, çünkü bir yandan bir Hristiyanı ya da Yahudiyi tekfir etmemenin tehlikesi varken, “ya o kimse sapmamış Ehli Kitap'tan ise” diye düşünüp yanlış tekfir etmek korkusuna kapıldım. Bu konuda ne yapıp nasıl düşünmeliyimAyrıca, Buda ya da Konfüçyüs gibi kimselerin Peygamber olma ihtimalleri olduğu söyleniyor; fakat bir sitede “Buda'nın kâfir bir filozof olduğu, kim onun Peygamber olduğunu inanıyorsa kâfirdir” diye yazıyor. Başka bir hoca ise, bu konuda bilgimiz olmadığından, bu ihtimal olsa bile bu kimselerin dinlerini araştırmanın imanın şartlarından olmadığını söyledi. Yani, biri “Buda veya Konfüçyüs gibi kimseler kâfir miydi?” diye sorsa, ne cevap vermeliyiz? Son olarak, sapmamış Kitap Ehli'nden olup Peygamber Efendimiz'in döneminde ya da ondan sonra yaşayan ve İslam'dan haberdar olmayanlar, onlar fetret ehli mi sayılırlar? Fetret ehli hakkında bilgi verir misiniz?
Kader ve kudret kelimeleri aynı kökten mi geliyor? Aynı kökten geliyorsa, o zaman nasıl ilmî olabiliyor? Bu iki kavramı birbirinden farklarıyla birlikte izah eder misiniz?
Geçmiş zamanın elemleriyle ilgili bir araştırma yaptım. 26. Lem'anın 7. recasını buldum. Fakat burada Üstad Bediüzzaman, geçmişle ilgili vefatlardan bahsediyor. Bundan başkaRisale-i Nur'da geçmişteki pişmanlıklar, geçmiş lezzetler, elemler, günahlarla ilgili kısım veya çareler var mıdır? Nerededir?
19. Mektub'un “On Dokuzuncu Nükteli İşaret'ini” cümle cümle izah eder misiniz?
19. Mektub'un “On Sekizinci İşaret'inin İkinci Nüktesi'ni” cümle cümle izah eder misiniz?
19. Mektub'un Yedinci Nükteli İşareti'ndeki “Bereketle Alakalı Mucizeleri” cümle cümle izah eder misiniz?
19. Mektub'un "Dördüncü Nükteli İşareti'ni" cümle cümle izah eder misiniz?
19. Mektub'un "Birinci Nükteli İşareti'ni" cümle cümle izah eder misiniz?
Deizmin iddiaları nelerdir? Bu iddialara Risale-i Nur merkezli olarak nasıl cevap verebiliriz?
Risale-i Nur hatasız ve kusursuzdur algısı doğru mudur? Nitekim peygamberler haricinde la yüs'el kimse olamamıştır. Risale-i Nur'da ve Bediüzzaman Hazretlerinde hata ve kusur yoktur demek, ne kadar doğrudur?
Elhamdülillah, uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığımız Hayrat Risale-i Nur mobil uygulaması nihayet sizlerle buluştu. Artık Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî'nin eşsiz külliyatı cebinizde taşıyacağınız bir kütüphane hâline geliyor.
Bediüzzaman, 1928 inkılâbı sonrası Kur'ân harflerine sadık kalarak Risaleleri el yazısı ve teksirle çoğaltmış; matbada Latin harfli baskıyı yalnızca zaruret ölçüsünde kabul etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursî, medrese tahsilini henüz 14 yaşında tamamlayıp hem dinî hem fenî ilimlerde derinleşen, sürgün ve hapis yıllarında 130 risaleden oluşan Risale-i Nur Külliyatı'nı kaleme alarak asrın müceddidi sayılan büyük bir İslâm âlimidir.