Kur'an Harfleri ve Araplar
ı Kerimi okurken de ibadet sevabı kazanıyoruz. Arapların yazı dili Kur'an harfleri olduğundan onlar
ı Kerimi okurken de ibadet sevabı kazanıyoruz. Arapların yazı dili Kur'an harfleri olduğundan onlar
-ı Hakkın bu dili murad etmesine vesile olmuş
Namaz, Arapça'dan farklı olarak kişinin kendi diliyle kılınabilir mi ? Örneğin Türkçe, İngilizce? Bu hususa yönelik hüküm nedir?
Her bir latifenin kendine has ubudiyetleri bulunuyor diyor üstad Bediüzzaman. Meselâ akıl, ruh, kalb ve hayalin ibadet vazifeleri nelerdir?
Kadir Gecesinin ehemmiyeti nedir? Risale-i Nur'da Kadir Gecesinin fazileti ve layıkıyla değerlendirilmesine yönelik hangi ifadeler geçmektedir?
İtikâf, odadan duyulan seslerle -konuşmalar, televizyon sesi, şarkı vesaire- bozulur mu? Birisi odaya girip iletişim kurmaya çalışsa itikâfta olduğumuzu söylemekte sakınca var mı? Ve son olarak dijital ortamda kazara rastlanabilecek reklam gibi dünyevi görüntüler itikâfa zarar verir mi?
İtikaf nasıl yapılır anlatabilirmisiniz?
Birinci Sözde geçen "Bütün mevcudatın lisan-ı haliyle vird-i zebanıdır"cümlesini izah eder misiniz?
"mevcûdâtın kemâlleri, Sâni'e müteveccih yüzlerinde tesbîh ve ibâdet ile tezâhür eder." Mevcudat'ın Sani'e bakan tesbih ve ibadeti nedir ve nasıl o tesbih ve ibadette o muvcudatın kemali belli olur görünür ne demektir?
Okudum ki, cehalet mazereti Tevhidde bile olabiliyormuş. Yani bunu diyen hoca, Tatarların yeni Müslüman olduklarında hâlâ bazılarının ateşe taptıklarını söylüyor ve onları tekfir etmeden, onlara gerçeğin öğretilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bu doğru mu? Eğer doğru ise, bu nasıl mümkün? Müslüman olmak için kelime-i şehadet getirmek gerekiyor. Hâlâ ateşe tapan cahil olsa bile nasıl hemen kâfir olmuyormuş? O zaman böyle bir mazeret neden mesela Nusayrilere tanınmıyor? Yani bir kimse imanın ya da İslâm'ın bir şartını inkâr etse, ya da Peygamber Efendimiz'den sonra başka bir peygamber gelebileceğini düşünse, Allah'tan başka bir ilah olabileceğini zannetse, İslâm'dan şüphe etse... böyle kimseleri “belki cahildir” diyerek tamamen muayyen (şahsi) tekfir etmemeli miyiz? Ayrıca böyle bir söz söylemek doğru mudur? “Kim akıl-bâliğ olup Allah'tan başka bir ilah olabileceğini düşünüyorsa şahsen (muayyen) gayrimüslimdir.” Kafam çok karıştı. Bu konuyu detaylı bir şekilde açıklarsanız memnun olurum.
Teheccüd namazının hükmü nedir? Hz. Peygambere farz mıydı? Peygamberimizin (sav) teheccüd kılmadığı zamanlar olmuş mudur? Bu konudaki rivayetler nelerdir?
19. Mektub'un “On Dokuzuncu Nükteli İşaret'ini” cümle cümle izah eder misiniz?
19. Mektub'un "On Altıncı İşareti'nin 1. Kısmı" olan “Tevrat, İncil ve Zebur'un Hz. Peygamber'den Haberleri” ile alakalı mucizeleri cümle cümle izah eder misiniz?
Niyet nedir ve amele nasıl bir etkisi vardır? Risale-i Nur'da niyetin geçtiği yerler nerelerdir?
Ben birisi ile karşılaştım, düşünce akışı farklı bir insan. Allah'ın varlığına inanmıyor, farklı pencerelerden bakıp önyargılı davranıyor. "evrenselim diyip tüm evrenin sadece Hz Muhammed (s.a.v.) için var olduğunu söylemez", "Bir tanrı olsa sadece arap kültürüne uygun laflar sarf etmez", "Allah yok (haşa) ve olması için bir sebep de yok" gibi düşünen bir insana nasıl bir cevap verilir?
Keramet-i evliya hak mıdır? Aklen isbatı nedir? Bu konu hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?
Mülk suresi 16. ayet, Zuhruf suresi 84. ayet, En'am suresi 3. ayet ve bazı hadisler hatta Selef imamlarının bazı görüşlerinden hareketle "Allah göktedir" diyen bazı hocalara rastlıyoruz. Allah'a bu şekilde yer, yön, şekil izafesi mümkün müdür? İzah edebilir misiniz?
İşlediğimiz günahlar, dualarımızın kabul olmamasına sebeb olur mu?
Miraç kandilini neden kutluyoruz? Önemi nedir?
Hiç-ender-hiçim, fakat bu mevcudatı birden isterim ne demektir?
Lemeât Risalesinde geçen “Evliyâdan âşıkîn ve ârifîn beynlerinde mühim bir fark” vardır. Burada geçen Âşıkîn ve Ârifîn kimlerdir?
Elhamdülillah, uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığımız Hayrat Risale-i Nur mobil uygulaması nihayet sizlerle buluştu. Artık Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî'nin eşsiz külliyatı cebinizde taşıyacağınız bir kütüphane hâline geliyor.
Bediüzzaman, 1928 inkılâbı sonrası Kur'ân harflerine sadık kalarak Risaleleri el yazısı ve teksirle çoğaltmış; matbada Latin harfli baskıyı yalnızca zaruret ölçüsünde kabul etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursî, medrese tahsilini henüz 14 yaşında tamamlayıp hem dinî hem fenî ilimlerde derinleşen, sürgün ve hapis yıllarında 130 risaleden oluşan Risale-i Nur Külliyatı'nı kaleme alarak asrın müceddidi sayılan büyük bir İslâm âlimidir.