Benim fıkhi konularda araştırmalarda rastladığım bilgilere göre İslamda kadınların şahitliği bazı meseleler(doğum, mali işler vb.) dışında tek başına kabul görmüyor. İslamda umumi suçlarda erkek ya da herhangi bir kamera bulunmazsa bu suçların kanıtlanamayacağı manasına gelir mi? Kadınların şahitliğinin hiç mi hükmü olmuyor?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mevcûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat)
...
Mesnevi-i Nıuriye'de Reşhalarda geçen "Kâinatta görünen hüsn-ü san'at dahi risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) delâlet ve şehadet eden kat'î bir delildir." cümlesini devamı ile açıklar mısınız? Tam olarak Peygamberimizin nübüvvetine olan delaletini bağdaştıramadım.
Kur'an harflerini yazmanın maddi sırları var mıdır? Bazı rivayetlerde, Kur'an harfi ile yazılmış olan dua, ayet gibi kıymetli şeyleri yazmak, üzerinde taşımak veya okumaktan bahs ediliyor. Bunları nasıl anlamalıyız?
Sözler eserinde s. 88'de geçen "Belki i‘dâmdan ve hapisten gayet zâhir olarak Kur’ân affettiğinden, o da sarf-ı nazar edip ve mevcûdâtı kendileri hesabına hizmetten azlederek Fâtır-ı Zülcelâl hesabına istihdâm edip..." ifadesindeki "Kur'ân'ın affettiği" tabirini nasıl anlamalıyız?
Kur'anda "Allah dilediğini böyle yapar veya Allah size şöyle diyor" diye ayetler oluyor. Sanki haşa Allah birine söylüyor o yazıyor diye düşünülüyor. Ya da Peygamber efendimiz aleyhisselam kendi yazmış o zaman deniyor. Bu konuyu nasıl anlamamız gerekiyor?
Lügat bilgisi insana ne gibi kazanç sağlar?
Bediüzzaman Hazretlerinin meşrutiyet için mücadele ettiğini savunanlar, bugün Risale-i Nur talabelerinin siyasetten uzak durması gerektiğini de savunuyorlar. Siyasetten uzak kalan Müslümanlara meşrutiyetin bugünkü cumhuriyetin ne faydası olacak? Şeriat nasıl gelir?
Hayrat vakfı camiası olarak Üstad Bediüzzamanın yolu olan hatt-ı Kuran üzerinde kararlılıkla durduğunuzu biliyoruz. Ancak neşriyat olarak Osmanlıca-Latince eserde bastığınızı görüyoruz. Nur cemaatine mensup bazı gruplar bu konuda ilk önce taviz verilmediğini sonra ise latince basma noktasında bir yol izlendiğini söylüyor. Hayrat neşriyatın Latince mukayeseli eser basmasındaki sebep nedir?
Nur Talebeleri'nin latin alfabesine karşı duruşunda değişiklik var mı? Risalelerin Omanlıca-latince mukayeseli olarak basılması hizmetin bu duruşunda bir gerileme anlamına gelmez mi?