16. Sözde Geçen Temessül Meselesi
kainatı tek başına yaratıp idare etmesi, mekandan münezzeh olmasıyla
kainatı tek başına yaratıp idare etmesi, mekandan münezzeh olmasıyla
Yüce Allah bütün kainatı tek başıyla bir anda nasıl idare ediyor? Bir tarafta akşam bir tarafta gündüz olmasına rağmen bütün bu işleri şaşırmadan nasıl tanzim ediyor?
bir mükemmel terbiye, tedbir, idare ediliyor ki, bütün kâinat
Allahu teala bütün her zerreyi aynı anda nasıl yönetiyor, kontrol ediyor? Aynı anda sayısını idrak edemediğimiz atomlara hücrelere kadar herşeyi nasıl tek başına idare ediyor?
de firma sahibi ile idare personeli olarak istişare yapıyoruz
öğrenci olmadığından bahçe süpürme, idare odalarını temizleme gibi ufak
Allah bir olduğu halde had ve hesaba gelmez bu kadar varlıkları nasıl işitiyor, görüyor ve idare ediyor? Bunu nasıl izah edebiliriz.
hükümdar, kıtlık, zalim idareciler ve hâkimler." Sahabeler bu s
“Nefsini bilen Rabbini bilir.” cümlesi ile anlatılmak istenen nedir?
“Kardeşlerim, Gaflet ve dünyaperestlikten çıkan dehşetli bir enâniyet, bu zamanda hükmediyor . Onun için ehl-i hakîkat , hatta meşrû bir tarzda da olsa, enâniyetten, hodfurûşluktan vazgeçmek lâzım olduğundan, Risâle-i Nûr'un hakîkî şâkirdleri buz parçaları olan enâniyetlerini şahs-ı ma'nevîde ve havz-ı müşterekte erittiklerinden, inşâallâh bu fırtınada sarsılmayacaklar.” (Şualar, 386)Bu parçadaki meşru tarzdaki enaniyetten ve hodfüruşluktan maksat nedir? Burayı nasıl anlamamız gerekiyor?
Bu metindeki "Yalnız ef'âlinde, şuûnunda teşbîhi ifade eden mesel var." cümlesini izah eder misiniz?
Gençlik Rehberi 69. sayfada "Hüve Nüktesi'nde" geçen şu kısmı kısaca izah eder misiniz? "...Öyle ise, bu sahîfe-i havânın hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyakîn derecesinde bedâhetle Zât-ı Zülcelâl'in hadsiz, gayr-i mütenâhî ilmi; ve hikmetle çalıştırdığı kalem-i kudret ve kaderin mütebeddil sahîfesi; ve bir levh-i mahfûzun âlem-i tağayyürde ve mütebeddil şuûnâtında bir levh-i mahv ve isbat nâmında yazar bozar tahtası hükmündedir. İşte hava unsurunun, yalnız nakl-i asvât vazîfesinde mezkûr cilve-i vahdâniyeti ve mezkûr acâibi gösterdiği; ve dalâletin hadsiz muhâliyetini izhâr ettiği gibi, unsur-u havâînin sâir ehemmiyetli vazîfelerinden biri de elektrik, câzibe, dâfia, ziyâ gibi sâir letâifin naklinde şaşırmadan muntazaman asvât naklindeki vazîfeyi gördüğü aynı zamanda, bu vazîfeleri dahi gördüğü aynı zamanında bütün nebâtât ve hayvanâta teneffüs ve telkîh gibi hayata lüzûmu bulunan levâzımâtı kemâl-i intizâm ile yetiştiriyor. Emir ve irâde-i İlâhiye'nin bir arşı olduğunu kat'î bir sûrette isbat ediyor."
23. Söz'ün 1. Mebhasi'nin 1. Noktası'nda geçen bu ifadeleri devamıyla birlikte cümle cümle izah eder misiniz?
3. Mektub'da geçen bu ifadelerden yola çıkarak, Ay'ın gördüğü vazifeler nelerdir? Ay, Allah'ın varlığına nasıl delil olmaktadır? Kısaca izah eder misiniz?
Kader ve kudret kelimeleri aynı kökten mi geliyor? Aynı kökten geliyorsa, o zaman nasıl ilmî olabiliyor? Bu iki kavramı birbirinden farklarıyla birlikte izah eder misiniz?
19. Mektub'un "Sekizinci İşareti'ni" cümle cümle izah eder misiniz?
18. Lema'nın sonundaki Elhasıl'ın tamamını cümle cümle izah eder misiniz?
Deizmin iddiaları nelerdir? Bu iddialara Risale-i Nur merkezli olarak nasıl cevap verebiliriz?
Bediüzzaman Hazretlerinin İstanbul'da İngiliz işgaline karşı yapmış olduğu maddi ve manevi mücadelesi nasıl olmuştur? İzah eder misiniz?
Mesnevi-i Nuriye'de (s. 15) Onikinci Lema'da geçen yukarıdaki cümleyi, devamıyla birlikte izah eder misiniz?
Mesnevi-i Nuriye 19. Sayfa, Onuncu Lema'yı açıklar mısınız?
Elhamdülillah, uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığımız Hayrat Risale-i Nur mobil uygulaması nihayet sizlerle buluştu. Artık Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî'nin eşsiz külliyatı cebinizde taşıyacağınız bir kütüphane hâline geliyor.
Bediüzzaman, 1928 inkılâbı sonrası Kur'ân harflerine sadık kalarak Risaleleri el yazısı ve teksirle çoğaltmış; matbada Latin harfli baskıyı yalnızca zaruret ölçüsünde kabul etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursî, medrese tahsilini henüz 14 yaşında tamamlayıp hem dinî hem fenî ilimlerde derinleşen, sürgün ve hapis yıllarında 130 risaleden oluşan Risale-i Nur Külliyatı'nı kaleme alarak asrın müceddidi sayılan büyük bir İslâm âlimidir.