Soru

Tevhidin Kolaylığa Sebep Olması

Mesnevi-i Nuriye 19. Sayfa, Onuncu Lema'yı açıklar mısınız?

Tarih: 14.04.2025 11:41:17

Cevap

"Onuncu Lem‘a"da, tevhidin yani Allah’ın birliğinin kâinattaki tecellileri/yansımaları açıklanıyor. Bu kısmı günümüz Türkçesiyle ve anlaşılır bir şekilde cümle cümle izah edelim:

“Arkadaş! Hayat ve ihyâ ve zevi’l-hayat ile her bir cüz’ ve cüz’iye ve her bir küll ve küllîye ve kâinâtın hey’et-i mecmûasına vurulan tevhîd hâtemlerinin bir kısım misâlleri mezkûr beyânâttan anlaşıldı.”

Bu cümleden anlaşılacağı üzere; önceki Lem'alarda hayatın nasıl bir tevhid mührü olduğu izah edilmiştir. Hayat, Allah’ın varlığına ve birliğine büyük bir delildir. Çünkü hayat sayesinde her şey birbirine bağlanır, birbiriyle ilişki kurar. Hayat, her şeyin tek bir merkezden idare edildiğini gösterir. Nasıl ki bir fabrikanın içindeki bütün parçalar merkezi bir sistemle bir ürünü ortaya çıkarmak için çalışıyorsa, kâinat da Allah’ın kudretiyle merkezi bir sistem gibi hayat için çalışır.

Yani hayat her bir şeyi, koca bir âleme bağlar. Hayat varsa, bir zerre bile olsa, bütün kâinatla ilişki kurar. Bu ise ancak, âainattaki her şeyi gören, bilen, düzenleyen tek bir Zât’ın (Allah’ın) işi olabilir. Mesela hayatı olmayan bir taş, sadece bulunduğu yerde kalır. Ama hayat verilen bir kuş ise uçar, rızkını bulur, yumurtlar, yavrularını besler, göç eder. Bütün bunları yaparken yeryüzündeki her şeye ihtiyaç duyduğu gibi, güneşle, güneş sistemiyle ve dolayısıyla kâinatın en son noktasıyla da alakadardır. Böylece bütün kâinatın sistemli çalışması neticesinde bu kuşun hayatı devam eder. Yani hayat sayesinde küçük bir varlık, çok büyük bir sistemin parçası ve meyvesi olur. Böylece kendinden beklenmeyen büyük işler yapar. Bu kadar düzenli, planlı ve mükemmel bir sistemi tesadüfe veya kör kuvvete vermek mümkün değildir. O hâlde hayat, bize “Bu işleri yapan, tek olan, her şeyi bilen ve idare eden bir Allah vardır!” demektedir.

“Şimdi dinle: Envâ‘ ve külliyât üstüne vaz‘ edilen vahdâniyet sikkelerinden birini zikredeceğiz. Şöyle ki: Tek bir semere ile semeredâr şecerenin yaradılışlarındaki suûbet ve suhûletleri birdir. Çünki ikisi de bir merkeze bakar, bir kanuna bağlıdır. Terbiye ve keyfiyetleri birdir.”

Yani külliyat (büyük topluluklar) ve enva' (türler) üzerinde yerleştirilmiş tevhid mürhürlerinden biri de; az veya çok, küçük ya da büyük yaratılan her şeydeki kolaylıktır. Varlıklar büyüdükçe veya sayıları arttıkça zorluk derecesi artmaz. Yani bir meyvenin (mesela elmanın) yaratılmasıyla koca bir ağacın yaratılması arasında zorluk bakımından fark yoktur. Çünkü her ikisi de aynı merkeze bağlı, aynı kanuna tâbi ve aynı terbiyeden geçer. Yani aynı kâinat hem elma için hem ağaç için hem de bütün ağaçlar için çalışır. Yapılan masraf aynıdır. Sayının artması herhangi bir zorluğa sebep olmaz.

“Ma‘lûmdur ki, merkezin ittihâdı, kanunun vahdeti, terbiyenin vahdâniyeti sâyesinde külfet, meşakkat, masraf azalır. Ve öyle bir kolaylık hâsıl olur ki, pek çok semereleri olan bir ağaç yed-i vâhide ve tek bir semerenin yapılışı da eyâdî-i kesîreye tevdî‘ edildiği zaman, her iki tarafın yapılışları suhûletçe bir olur. Ve aralarında yaradılışça fark yoktur.”

Bir meyvenin yaratılmasında; ağacın genel yapısına ait beslenme sistemi, güneşten aldığı enerji, topraktan aldığı su ve mineraller gibi birçok unsur ve şartın olduğu bir sisteme gerek vardır. Fakat aynı sistem, bütün meyveler için de ve bütün ağaçlar için de geçerlidir. Yani bir elmayı yaratmakla tüm ağacı yaratmak ve bütün ağaçları yaratmak arasında sistem olarak fark yoktur.

“Çok adamlar tarafından yapılan bir semerenin terbiyesi için lâzım olan cihâzât ve âlât ve edevât ve sâire, bir adam tarafından yapılan semeredâr şecerenin terbiye ve yapılması için de aynen o kadar malzeme lâzımdır. Yalnız keyfiyetçe fark olabilir.”

Bir meyveyi çok sayıda kişi birlikte yapsa da, tek bir kişi koca bir meyve veren ağacı yapsa da, her iki iş için aynı miktarda âlet, edevat ve sistem gerekir. Sadece işin kalitesi veya yöntemi farklı olabilir. 

Yani eğer bir meyveyi birden fazla “ilâh” veya güç yapsaydı, yine aynı malzeme, aynı sistem ve aynı düzen gerekirdi. Bu durumda çokluk (çok ilah) fayda değil, aksine karmaşa demek olurdu. Oysa her şey kolaylıkla ve tek elden yapılıyor. Bu da tevhidin yani birliğin delilidir.

“Meselâ, bir ordunun askerine yapılan elbisenin tedâriki için ne kadar âlât ve edevât ve makine lâzımdır; bir neferin elbisesi için de o kadar âlât ve edevât lâzımdır.“

Bir orduya kıyafet dikmek için ne kadar makine, kumaş, terzi gerekiyorsa; tek bir askere de aynı ihtiyaçlar ve sistem gerekir. Yani fark sayıdadır, ama işin gereği olan ihtiyaçlar ve sistem aynıdır.

Ve kezâ, bir kitabın bin nüshasıyla bir nüshasının ücreti matbaaca birdir. Bazen tek bir nüshanın tab‘ı, daha fazla bir ücrete tâbi‘ tutulur. Buna kıyâsen, bir matbaayı bırakıp çok matbaalara baş vurulursa, birkaç kat fazla ücretin verilmesi lâzım gelir.”

Aynen ordu misalinde olduğu gibi; bir kitabın bir nüshasını veya bin nüshasını basmak arasında fark yoktur, çünkü sistem (yani matbaa) aynı. Hatta bazen tek bir kitap daha pahalıya mal olabilir.

“Evet, kesret vahdete isnâd edilmediği takdîrde, vahdeti kesrete isnâd etmek mecbûriyeti hâsıl olur. Demek dağınık bir nev‘in îcâdındaki suhûlet-i hârika, vahdet ve tevhîd sırrına bağlıdır.”

Eğer çok sayıda varlık kolayca yaratılıyorsa, bu ancak tek bir kudretin varlığıyla, yani Allah’ın birliği ile mümkündür. Yoksa her birini ayrı ayrı yaratmak çok daha zahmetli olurdu ve bu harika düzen ortaya çıkmazdı. Demek ki bütün varlıklar, bir tek Zat’ın eseri olduğunda her şey kolaylaşır. Mesela bir yazıcıdan aynı anda 100 sayfa çıktı almak, elle tek tek yazmaktan daha kolaydır çünkü tek bir sistem (yazıcı) çalışır. Aynı şekilde kâinattaki bütün sistemler aynı kudretten çıktığı için bu kadar düzenli ve kolay işler.

Sonuç olarak; her şeyin üstünde, birliğe (tevhide) işaret eden bir mühür vardır. Güneşin ışığı nasıl her bir cam parçasına girse de aslında hepsi tek bir güneşe bağlıdır ve onu gösterir. Aynen öyle de her şeyin üstünde Allah’ın birliğinin mührü vardır. Bu lem’a daki tevhid mührü ise;

Eğer kâinatta her şey çokluk içinde kolaylıkla var oluyorsa, bu ancak Allah’ın birliğini gösterir. Eğer bir iş birden fazla ilaha kalsaydı, işler karışır, sistem bozulurdu. Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat, ” Eğer o ikisinde (yerde ve gökte) Allah'dan başka ilâhlar bulunsaydı, elbette o ikisi (ve onlarda görünen şu intizam) fesâda uğrardı (bozulup giderdi). Öyle ise, arşın Rabbi olan Allah, onların isnâd etmekte oldukları vasıflardan münezzehtir.”[1] Ayetiyle bildirilmiştir.

Ayrıca bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/tevhiddeki-kolaylik

https://risale.online/soru-cevap/tevhiddeki-kolayligin-temsili


[1] Enbiya, 22.


Yorum Yap

Yorumlar