Arama sonuçları: 211 sonuç bulundu.

Üstad Bediüzzaman hayattayken Hüsrev üstad ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev üstad ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir talebedir. Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış mı? Bunu tam olarak nasıl anlamamız gerek?
Üstadımızın Risale-i Nurda, Hüsrev'in sisteminde veya Hafız Alinin sisteminde vs. gibi ifadelerinden maksat nedir. Bunları nasıl anlamamız lazım?
"Meselâ: Bazı gafiller, hutbe gibi bazı şeair-i İslâmiyeyi, Arabîden çıkarıp her milletin lisanıyla söylemeyi, iki sebeb için istihsan ediyorlar:" (27. Söz) Peygamber efendimiz (s.a.v) günümüze hutbeler nasıldı. 2) Osmanlı döneminde hutbeler arapça mıydı. Halifelik kaldırıncamı günümüzde okunan Türkçe kısmı mı eklendi. 3) Üstadımızın burda bahs ettiği hutbenin arapça kısmı günümüzde okunan arapça ...
Hz. Muhammed (sav) Efendimiz kadınlara sohbet vermiş midir?
Bir insan hem namaz kılıp hem oruç tutup hem zikir yapıp yani tüm ibadetleri yapıp kötülük yapıyorsa bu mu daha hayırlıdır. Yoksa tam tersi iyilik yapıyor kötülükten uzak yaşıyor ama namaz kılmıyor oruç tutmuyorsa bu mu daha hayırlıdır. Zamanımızda bazı kimseler ibadet yapıyor. Ama aynı zamanda bazı kötülükler de yapıyor. Bazı kimseler ise iyi niyetli, kalbi temiz, kötülüklerden kaçıyor, ama ibade...
İbadetin türleri nelerdir? Helal dairede ve Allah rızası için yapılan gündelik işler de direkt olarak ibadet sayılır mı? Yoksa sadece ibadetmişler gibi hasene mi getirirler? Eğer ibadet sayılırlarsa ne tür bir sınıflandırma altına girerler?
Risale-i Nur'u yazdığı halde namaz kılmayan veya diğer ibadetlerde noksanlığı bulunanlar da 100 şehit sevabından yararlanabilecekler midir?
"İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir. Herşeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektir." Bu cümleyi, buradaki anlamından başka; Cenab-ı Allahın sana ihsan ettiği nimetlerin fazlası fazl-ı İlahi den olmayabilir şeklinde anlamak mümkün mü, değil mi?
Azîz, gayretli, ciddî, hakîkatli, hâlis, dirâyetli kardeşim, Bizim gibi hakîkat ve âhiret kardeşlerin, ihtilâf-ı zaman ve me­kân, sohbetlerine ve ünsiyetlerine bir mâni‘ teşkîl etmez. Biri şarkta, biri garbda; biri mâzîde, biri müstakbelde; biri dünyada, biri âhirette olsa da beraber sayılabilirler. Ve sohbet edebilirler. Hususan bir tek maksad için bir tek vazîfede bulunanlar, birbirinin aynı hük...
Anadolu'nun bazı bölgelerinde vefat etmiş bir şahıs defnedildikten sonra tüm ömründeki farz namaz borçları hesaplanıp bunlara biçilen belli bir miktar para fakirlere "iskat" adı altında dağıtılıyor. Bu işlem fıkhen doğru mudur? Bir şahsın namaz borcu para ile ödenebilir mi?