"Bu gibi vesvese ehl-i İtizale lâyıktır. Çünki onlar derler: "Medar-ı teklif olan ef'al ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibariyle ya hüsnü var; sonra o hüsne binaen emredilmiş veya kubhu var; sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan "hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlahî ona tâbi'dir."" (21. Söz)
Yukarıdaki yeri izah eder misiniz?
"Ve keza nazar ile niyet, mahiyet-i eşyayı tağyir eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir. Allah hesabıyla olursa, marifet-i İlahiyedir." (Mesnevi-i Nuriye) Burada geçen "günahı sevaba kalbeder" kısmını izah eder misiniz?
"Hakaik-i imaniyeye girmeyen cüz'î hâdisât-ı istikbaliye nazar-ı Nübüvvette ehemmiyetsizdir." cümlesini izah eder misiniz?
Esma ve sıfatları okuyuşumuzda, maneviyatımızda, istidatlarımızın inkişafında, dualarımızda, mülk-meleküt arasındaki esrarı keşfimizde ve dengeyi kuruşumuzda ve sair tevhit delillerinde külliyet kesbetmenin, külli bir nazara sahip olmanın anahtarlarını külliyattan elimize nasıl alabiliriz?
Risale-i Nur talebeleri Şeyh Said olayına hangi nazarla bakmalıdır? Bediüzzaman Hazretlerinin bu konudaki tavrı ve tavsiyeleri hangi yöndedir?
"Te’lîfinden otuz dört sene sonra, Münâzarât nâmındaki esere baktım, gördüm ki, Eski Saîd’in o zamandaki inkılâbdan ve o muhîtten ve te'sîrât-ı hâriciyeden neş’et eden bir hâlet-i rûhiye ile yazdığı bu gibi eserlerinde hatîât var. O kusûrât ve hatîâttan bütün kuvvetimle istiğfâr ediyorum ve o hatîâttan nedâmet ediyorum."
Kastamonu Lahikasında (s. 94) geçen bu kısmı nasıl anlamalıyız? Burada kaste...
Risale-i Nurun santrali olan Sabrinin mektubunda iki nokta nazarı dikkati celb etti. Birincisi risale i nurun yüksek talebelerine ve erkânlarına izin ve icazet noktasıdır. Madem risale i nurun şahsı manevisi onları çok zaman dairesinde muhafaza edip çalıştırmıştır. Elbette o sebatkar haslara icazet vermiş. İzni onlarla beraberdir. Bende ondan icazet alıyorum. Şimdilik bu nokta yeter. (Kastamonu la...
"Belki Şems-i Tebrizî gibi bir kısım âşıkların nazarında bütün kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibedar hakikatlar; ezelî ve ebedî bir hakikat-i cazibedara işaretlerdir." Şems-i Tebrizî ismi külliyatta tek bu yerde geçiyor bu ifade ile. Tebrizi meşhur bir zat. Lâkin buradaki ifadeyi tam anlayamadım. Yani Tebrizi, kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibe...
Şeyh bayan muridine nazar bakışıyla uzun uzun bakabilir mi? Birde Efenedimiz(sav) yabancı kadına uzun uzun bakmış mıdır?
Kastamonu lahikasinda Hz Ali'nin iki defa sırran beyeneten sırran tenevverat demesine binaen Bediüzzaman üstadın her vakit tam ihtiyat ve tam sakınmak vaziyetini muhafaza etmekle mükellefiz demesinde ihtiyatlı olmayı nasıl anlamamız gerekiyor? Üstadın yaşadığı dönemdeki tazyikatlar için mi geçerli, günümüze işaret eden bir yönü var mı? Devamında muhtelif tabakalardaki talebelerin vaziyetleri ehemm...