Soru

Hz Ömer Efendimizin Cahiliye Döneminde Kız Çocuğunu Diri Diri Gömdüğüne Dair Rivayetin Sahihliği

Hz. Ömer'in kendi kız çocuğunu cahiliye döneminde diri diri toprağa gömdüğüne dair bir söylenti mevcut. Bu rivayetler sahih midir? İzah eder misiniz? 

Tarih: 8.04.2025 11:42:30
Okunma: 402

Cevap

Cahiliyye döneminde insanlar geçim kaygısı,[1] yoksul kalma korkusu,[2] kızları yüzünden kendilerine bir leke gelmesinden çekinmeleri sebebiyle kız çocuklarını öldürülmekteydi. Bu âdet şehirlerden ziyade çölde yaşayan kabileler arasında yaygındı.[3] Mudar’dan Temîm, Kinâne, Kays, Hüzeyl, Esed ve Kureyş, Rebîa’dan Bekir b. Vâil ve Kahtânîler’den Kinde ve Huzâa bu âdetin uygulandığı kabileler arasında zikredilir. Câhiliye Arapları’nda kız çocukları iki usulde öldürülüyordu. Bunlardan biri, hamile kadının doğumunu arazide yaparak çocuğun kız olması halinde onu kazdığı bir çukura kendi elleriyle gömmesi, diğeri ise genellikle altı yaşına girinceye kadar yaşamasına izin verilip daha sonra babası tarafından gömülmesi şeklindeydi. [4]

Kur’ân’da Câhiliye devrinin bu kötü âdetine, “Hâlbuki onlardan biri, kız (çocuk) ile müjdelendiğinde, öfkelenmiş biri olarak yüzü simsiyah kesilir Kendisine verilen (müjden)in (kendince) kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu zillet altında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün (diye düşünür)! Bak, hükmediyor oldukları şey ne kötüdür!”[5] ve “Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman!”[6] meâlindeki âyetlerle temas edilmektedir. 

Bu konuda özellikle ve yoğun bir şekilde anlatılan kıssalardan biri de Hz. Ömer (ra) hakkında kendi elleri ile kız çocuğunu gömmesidir. Ancak bu konuda güvenilir kaynakların hiçbirinde böyle bir rivayet geçmemektedir. İnsanların dillerinde çokca dolaşan ve bazı kitaplarda zikredilen o rivayetin aslı yoktur. Fakat birkaç şii kaynakta mevcuttur.[7] Bu da düşündürücüdür. İhtimaldir ki şiiler Hz. Ömer’e olan düşmanlıklarından ötürü bir iftira olarak –velev ki İslam öncesi döneme ait olsa da- böyle bir suçu Hz. Ömer’e (ra) kasten nispet etmişler, insaniyetini hedef almaya çalışmışlardır.

Anlatılan rivayet şudur: Hz. Ömer (ra), bir gün şöyle demiştir: “Cahiliye hayatı hakkında iki şey aklıma gelince birine güler, birine ağlarım. Güldüğüm şey kendi ellerimizle helvadan put yapar sonra acıkınca o putları yerdik. Ne zaman bu aklıma gelse gülerim. Ağladığım şey ise küçük bir kızımı elimle gömdüm, kızım sakalımı tutarak kendisini gömmemem için yalvardığı halde onu gömerek öldürdüm. Bunu da ne zaman hatırlasam ağlarım.”

Kaynaklarda geçmemesi zaten bunun sıhhatli olmadığı ve aslının bulunmadığı kanaatine varmamız için yeterlidir. Ancak kıssa, tarihi veriler ve aklî ölçütler çerçevesinde incelendiğinde de tutarsızdır.

Nitekim Hz. Ömer (ra) nübüvvetin 6. yılında Müslüman olduğunda 26 yaşındaydı.[9] Kızı Hz. Hafsa (ra) ise Câhiliyye döneminde Kâbe’nin tamir edildiği yılda, nübüvvetten beş yıl önce dünyaya gelmiştir.[10]Hakim'in el-Müstedrek’inde bizatihi Hz. Ömer’den (ra) Hafsa (ra) validemizin bi‘setten beş yıl önce doğmuş olduğu bilgisini nakletmektedir.[11] Buna göre Hz. Hafsa (ra) doğduğunda Hz. Ömer (ra)​​​​​​​ 15 yaşındadır. Hz. Ömer (ra)​​​​​​​ 15 yaşından önce Hz. Hafsa (ra) ​​​​​​​validemizi gömmediğine göre daha önce doğan bir kızını gömmüş olmalıdır. Hz. Ömer’in (ra)​​​​​​​ daha önce bir kızı olduğu bilinmemektedir.[12] Ayrıca yaşı da çok müsait değildir. Diğer taraftan on beş yaşından daha küçük bir insanın sakalları ise soru işaretidir. [13]

Kaynaklarımıza göre Hz. Ömer’in (ra)​​​​​​​ Hz. Hafsa’dan önce bir kızı yok demiştik. Şayet ilk kızı Hz. Hafsa (ra)​​​​​​​ validemiz olarak kabul etmeyip daha önce bir kızı olduğunu ve onu öldürdüğünü kabul etsek akla gelen bir diğer sual; Hz. Ömer (ra)​​​​​​​ neden daha önce bir evladını diri diri gömüp Hz. Hafsa’yı  (ra)​​​​​​​ sağ bıraktı, ona değer verip onu eğitim cihetiyle takip etti. Nitekim Hz. Hafsa’nın  (ra)​​​​​​​ yaşadığı dönemde okuma-yazma bilen nâdir kadınlardan biridir. Bu ailesinin kadınlar hakkındaki kanaatlerinin bedevîler gibi olmadığını; şehirli Araplar olarak kızlarını defnederek öldürdüklerine dair anlatılanların doğru olmadığı anlaşılmaktadır.[14]

Veyahut Hz. Hafsa’dan (ra)​​​​​​​ sonra doğan bir kızını İslâm ile tanışmadan önce gömdü dersek o zaman da başka bir soru, neden Hz. Hafsa’yı  (ra)​​​​​​​ diri diri gömüp öldürmeyen Hz. Ömer (ra)​​​​​​​ daha sonraki kızını öldürdü. Ayrıca Hz. Ömer’in (ra)​​​​​​​ evlilikleri ve bunlardan doğan çocuklara ve hayatının sair detay kısımlarına varıncaya kadar bize bilgiler sunan kaynaklar, onun akrabalarından, çocuklarından ve etrafındaki insanlardan -velev ki bir kişi dahi olsa- neden kızını gömmüş olduğuna dair bir tek haber aktarmamaktadır? Nitekim Hz. Ömer (ra)​​​​​​​ kız çocuğunu gömseydi, başta Hz. Hafsa (ra)​​​​​​​ ve kardeşi Abdullah b. Ömer'den (ra)​​​​​​​ bizlere bu yönde bir bilgi ulaşması gerekirdi.[15]

Ayrıca bir rivayete Hz. Ömer ’e (ra)​​​​​​​ kızların diri diri gömülmesiyle ilgili âyetlerden sorulduğunda Hz. Ömer (ra)​​​​​​​ şu nakli yapmıştır: Kays b. Asım Resulüllah (s.a.v)’e gelerek ‘cahiliyye döneminde sekiz kızımı diri diri gömdüm’ dedi ve ne yapması gerektiğini sordu. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v): “Onların her birinin yerine bir köle âzâd et” buyurdu. Kays da “Ben deve sahibiyim kölem yok” deyince Sevgili Peygamberimiz “O halde her biri adına bir büyükbaş kes” buyurdu.[16]

Hz. Ömer (ra)​​​​​​​, Kays b. Âsım’ın Resulüllah (s.a.v)’e gelerek, cahiliyye döneminde sekiz çocuğunu gömdüğünü ve ne yapması gerektiğini sorduğunu anlatmaktadır. Şayet bunu bizlere aktaran Hz. Ömer’in (ra)​​​​​​​ kendisi, böyle bir şeyi cahiliyye döneminde yapmış olsaydı onu da bir şekilde bize aktarırdı veya Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Kays’a tavsiye ettiği şeyleri kendisi de uygulardı. Fakat hiçbir kaynakta böylesi bir bilgi bulunmamaktadır.

Özetle; ne yukarıdaki kıssa ne de Hz. Ömer’in (ra)​​​​​​​ herhangi bir evladını gömdüğüne dair herhangi bir bilgi kesinlikle kaynaklarımızda bulunmamaktadır. Aslı yoktur. Tamamen sonradan ortaya çıkmış bir kıssadır. Bunu gündeme taşıyan kimseler de şiilerdir. Nitekim kıssanın anlatıldığı kaynağın yazarı olan el-Cezâirî aşırı bir şiidir. Bahsettiğimiz kaynağının amacı da Hz. Ömer’i yermektir.

Şu unutulmamalıdır ki eğer hakikaten böyle bir kıssa yaşanmış olsaydı da bizim Hz. Ömer’e (ra)​​​​​​​ olan saygımız veya sevgimizde bir değişiklik olmazdı. Çünkü Hz. Ömer’in (ra)​​​​​​​ fazileti burada anlatılamayacak kadar uzun ve haddimizin fevkindedir. Ayrıca İslâm öncesinde işlenen tüm günahların silineceği Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ​​​​​​​tarafından açıkça ifade edilmiştir.[17]


[1] En‘âm 6/151

[2] İsrâ 17/31

[3] Ahmet Acarlıoğlu, “Câhiliye Arap Toplumunda Kız Çocuklarının Katli Meselesi: İslam Tarihi Perspektifinden Değerlendirme [The Matter of Murder of Daughters in Jahiliyyah Arab Community: Evaluation from The Perspective of Islamic History]”. Cumhuriyet İlahiyat Dergisi-Cumhuriyet Theology Journal 23/1 (June 2019):. s.449

[4] Mehmet Ali Kapar, TDV İslâm Ansiklopedisi, Ankara 2004, c.29, s. 491

[5] Nahl 16/58-59

[6] Tekvîr 81/8-9

[7] Abdülbaki Karene el-Cezâirî’nin el-Vehmî ve’l-Hakîkî fî Sîreti Umerebne’l-Hattâb, Matbaa: Şeriat, 1386, s. 372

[8] Adnan Demircan, Cahiliyye Araplarında Kız Çocuklarını Gömerek Öldürme Adeti, İstem, Yıl:2, Sayı:3, 2004, s. 25

[9] İbn Manzûr, Muhtasaru Târîhi Dımaşk li-İbn ‘Asâkir, Thk.: Rûhiyye en-Nehhâs, Dımaşk 1409/1989, c. XVIII, s. 265.

[10] İbn Sa‘d, Muhammed, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, Beyrut 1985, c. 8, s. 81.

[11] Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, IV/16, No: 6752

[12] Ahmet Acarlıoğlu, Câhiliye Arap Toplumunda Kız Çocuklarının Katli Meselesi: İslam Tarihi Perspektifinden Değerlendirme, s.450

[13] Adnan Demircan, Cahiliyye Araplarında Kız Çocuklarını Gömerek Öldürme Adeti, İstem, Yıl:2, Sayı:3, 2004, s. 25

[14] Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İstanbul, c. 2, s. 733

[15] Ahmet Acarlıoğlu, Câhiliye Arap Toplumunda Kız Çocuklarının Katli Meselesi: İslam Tarihi Perspektifinden Değerlendirme, s.450

[16] Bezzâr, Müsned, No: 238; Taberânî, el-Mu‘cemu’l-Kebîr, No: 863

[17] Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXIX/349, No: 17813; Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-Âsâr, c.1, s. 442.


Yorum Yap

Yorumlar