Makaleler

Nefsimizi nasıl terbiye edeceğiz? Bazı  dostlarımız –bilhassa gençler- “Nefsimizi nasıl terbiye edeceğiz?” sorusunu çoklukla soruyorlar. Burada hem kendi nefsimi terbiye etmek için, hem de soru soranlara faydalı olmak için bazı noktalar üzerinde duralım. Peygamberimiz düşmanla yapılan cihadı “küçük cihad”, nefisle yapılan cihadı “büyük cihad” olarak tarif eder. İsmail Hakkı  Bursevi, nefis için “7 başlı ejder” ifadesini kullanır. Elbette, bir ejderha ile savaşmak kolay değildir. Küçük cihadla büyük cihad, pek çok yönlerden bir
Tevekkül Ve Tembellik     TEVEKKÜL-TEMBELLİK             KUR’AN VE SÜNNETTE TEVEKKÜL Sözlükte; “Allah’a güvenmek” anlamındaki “vekl” kökünden türeyen tevekkül; “birinin işini üstüne alma, birine güvence verme; birine işini havale etme, ona güvenme” manasına gelir. Birine güvenip dayanan kimseye mütevekkil, güvenilene vekîl denir.[1] Tevekkül ıstılahta ise; “bir kimsenin kendini Allah’a teslim etmesi, rızkında ve işlerinde Allah’ı kefil bilip sadece O’na güvenmesi” şeklinde tanımlanmaktadır.[2] Tevekkül, imanın ve
Peygamber Efendimiz’in (sav) Güzel Ahlakından Örnekler Peygamberimiz (asm) insanların en yumuşak huylusu ve en bilgilisi, insanların en cömerdi, fakir ve kimsesizlerin koruyucusudur. Peygamberimiz, kesinlikle dünya malı biriktirmez, Allah’ın verdiğinin bir günlüğünden fazlasını yanında durdurmaz fakirlere dağıtırdı. Bir peygamber olmasına rağmen çok mütevazı idi. Mekke’nin fethinde yanına gelen ve korkusundan titreyen bir bedeviye karşı: “Korkma, ben de güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” diyecek kadar alçak gönüllüydü. Ebû Hureyre (
Yılbaşı ve Noel Kutlamalarının İslam’a Göre Anlamı Allahu Tealâ Şöyle Buyuruyor “Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur." (Hûd, 113) Ey îmân edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin! Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık bir delil kılmak ister misiniz? (Nisa, 144) Resulullah (asm) Şunları Bildiriyor “Kim bir kavme benzerse, onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 4031) “Muhakkak ki siz, kendinizden öncekilerin yoluna kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpatıp uyacaksınız, Hatta onlar (daracık) bir ke
Kudüs ve Mescid-i Aksa Filistin ve Kudüs konusunu detaylıca anlatabilir misiniz? Arkadaş çevremde çok farklı konuşmalar oluyor. Bu meselede yanlış düşünen arkadaşlarıma önceden davrandığım gibi samimi mi davranmalıyım yoksa aramıza mesafe mi koymalıyım?  Öncelikle ifade etmek isteriz ki kesinlikle arkadaşlığınızın bozulmasına değil onlara doğruyu anlatarak fikirlerinin düzelmesine, lütufla ıslahlarına çalışarak arkadaşlığınızın devam etmesine gayret gösteriniz. Onlara Cenab-ı Hak’kın şu ayetini hatırlatınız;; “وَلَا
Mûcize, peygamberlik dâvâsına delil olmak üzere Allah tarafından, peygamberlerin ellerinde yaratılan hârikulade hâllere denir. Onlar “Biz Rabbinizin size gönderdiği elçileriz” diye dâvâ ettiklerinde, Cenâb-ı Hakk onlar elinde bazı hârikulade şeyler meydana getirmekle âdetâ, “Evet doğru söylüyorlar. Onlar benim elçilerimdir” demektedir.   Âhirzaman nebîsi olan peygamberimiz (asm) da peygamberlik dâvâ ettiğinde pek çok defa kendisinden mûcizeler istenilmiş ve bin kadar mûcize de onun eliyle göst
 Hudus - İmkan Delili İle Gaye - Nizam Delili Mukayesesi Hudus:  Sözlükte “sonradan meydana gelmek” manasınadır. Allah’ın varlığını ispat için bir varlığın, olayın hatta bütünüyle alemin bir zamanlar yokken sonradan var olması manasını ifade eder. Sonradan meydana gelen, yaratılan şeye hâdis, onun yaratıcısına da muhdis denir. Varlık ve olayların bir yokluğun ardından, yani yok iken var olmaları durumu bir yaratıcının bulunmasının aklî bir zorunluluk olarak gerektirir. Her değişen şey, hâdistir, sonradan olmuştur. Her hâdis, mutlaka bir tek muhdise,
1979 senesinde Haydarpaşa Tren Garının bekleme salonunda trenin hareket saatini beklerken, hallerinden ilmî bir seviye sahibi oldukları anlaşılan dörtbeş kişi kapıdan girerek gelip yanıma oturdular. Aralarındaki konuşmadan Marksizm fikrine sahip olduklarını anladım. Kendileriyle irtibat kurabilmek için merhabalaştım. Onların içlerinden saygı gösterdikleri şahsa ne iş yaptıklarını sordum. O da üniversitede idareci olduğunu söyledi. Akabinde bana ne yaptığımı sordu. Ben de Arapça medrese tahsili
Hoşgeldin Ey Rahmet Mevsimi! Seksen küsur sene bir ömr-ü ma’nevîyi sizlere kazandıracak olan şuhûr-u selâse-i mübârekeyi ve bilhassa bu geceki Leyle-i Regâib'i tebrik ediyoruz.   (Kastamonu Lâhikası, 96)   Bu şuhûr-u selâse, seksen küsur sene bir ömrü kazandırıyor. Elbette sizler gibi mücahidler, onu kazanmaya çalışacaksınız.  Cenâb-ı Hak her bir gecesini sizin hakkınızda Leyle-i Mi’rac ve Leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymetdar eylesin, âmîn.   (Kastamonu Lâhikası, 55) Cenâb-ı Hakk’a hudutsuz şükürler olsun ki bizl
Allah'ın Seçtiği Aylar Kalbi hüşyar olanların manevî iklimlere seyahat edecekleri mevsimlerdir üç aylar…   Ruhların manevî iflas ve kaybedişlerle sancı çekmesine bedel Allah’ın kullarına şefkati, ihsanı, fırsatı ve manevî kâr zamanıdır bu seçilmiş aylar…   Hoş gel, dolu gel, kârlarla, müjdelerle, duâlarla gel Âlem-i İslam’a ey şuhûr-u selase!   Regaibinde, ihsanlara, ikramlara uğrayalım…   Miraç’ında, ulvi hislerle ruhlarımız terakki etsin,     Beraat’ında, kudsî senelik mukadderat çekirdeğimiz, hayırlı meyvelerle eki