Tevrat ve İncil gibi semavi kitaplarda Peygamberimizin adı, Ahmed, Muhammed ve Mustafa manalarına gelen Süryanice ve İbranice tabirlerle geçiyordu. Açıkça Ahmed ve Muhammed az idi. O az miktarını da kıskanç yahudiler değiştirmişlerdir.
Hem, Eski semavi kitaplar en küçük gelecek hadiselerinden bile haber verdiklerine göre, o dinleri yürürlükten kaldıracak olan Hz. Muhammed'den (asm) ve onun meydana getireceği büyük değişimden haber vermemeleri mümkün değildir.
Öyleyse o kitaplar Hz. Muhammed'i (sav) ya kabul ederek veya redderek muhakkak bahsetmeleri gerekir. Onları incelediğimizde Peygamberimizi reddeden ifadelerle karşılaşmıyoruz. Öyleyse O'nu tasdik edem cümleler bulunması gerekir. Hem çokça vardır. Bir önceki asırda yaşayan Filistin'li büyük İslam alimi Hüseyin Cisrî Hazretleri, o kitaplardan yaptığı incelemlerle, bozulmuş olmalarına rağmen, Hz. Muhammed'den (asm) bahseden tam 114 yer bulmuştur. Demek ki daha önce çok daha fazla varmış.
Üstad Bediüzzaman da, o kitaplardan yaptığı incelemeyle bulduğu işaretlerden en mühimlerini kitabına almıştır. Onlardan bir kısmı şunlardır:
1-Hz. İsmail’in Neslinden Gelecek:
Tevrat'ın âyeti:..."Hazret-i İsmail'in annesi olan Hacer, evlâd sahibesi olacak ve onun evlâdından (İsmail as’ın neslinden) öyle birisi çıkacak ki, o çocuğun eli, herkesin üzerinde olacak ve umumun eli huşu' ve itaatle ona açılacak."
Tevrat'ın âyeti: "İsrail (Yakub) oğullarının kardeşleri olan İsmail oğullarından senin gibi birini göndereceğim. Ben sözümü onun ağzına koyacağım, benim vahyimle konuşacak. Onu kabul etmeyene azab vereceğim."
2-Hicaz’da Dünyaya Gelecek:
Tevrat'ın Beşinci Kitabının Otuzüçüncü Babında şu âyet var: "Hak Teâlâ, Tur-i Sina'dan ikbal edip (yönelip) bize Sâîr'den tulû' etti (doğdu) ve Fâran Dağlarında zahir oldu (göründü)." …İttifakla Hicaz Dağları'ndan ibaret olan Fâran Dağları'ndan zuhur-u Hak fıkrasıyla, açıkça Ahmed (asm)’ın peygamberliğini haber veriyor.
Hem Tevrat’ta, Nebiyy-ül Harem (Mekke Medine Peygamberi) manasında "Hımyata" ismiyle geçer.
3-İsmi Muhammed Ahmed Mustafa Olacak:
Hem peygamberlerin kitaplarında, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Muhammed, Ahmed, Muhtar (Mustafa-seçilmiş) manasında Süryanî ve İbranî isimleri var. İşte Hazret-i Şuayb'ın suhufunda ismi, Muhammed (övülmüş) manasında "Müşeffah"tır.
Hem Tevrat'ta yine Muhammed manasında "Münhamenna",
Zebur'da "El-Muhtar (Mustafa-seçilmiş)" ismiyle isimlenmiştir.
Hem Suhuf-u İbrahim ve Tevrat'ta "Mazmaz"dır.
Hem Tevrat'ta "Ahyed"dir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demiş: (Benim ismim Kur'an'da Muhammed, İncil'de Ahmed, Tevrat'ta Ahyed'dir) buyurmuştur.
4-Son Peygamber Olacak:
Tevrat'ta (son peygamber manasında) “El-Hâtem-ül Hâtem”dir. (Bir ismi, Hâtemü'l-Enbiya'dır)
5-İnsanlara Sünneti Öğretecek:
Hem Tevrat'ta ve Zebur'da "Mukîm-üs Sünnet (sünneti koyan)’dır.
6-Âlemin Reisi Olacak:
Türkçe Yuhanna İncili'nin Ondördüncü Bab ve otuzuncu âyeti şudur: "Artık sizinle çok söyleşmem, zira bu âlemin reisi geliyor. Ve bende, onun nesnesi aslâ yoktur!" İşte "Âlemin Reisi" tabiri, "Fahr-i Âlem" demektir. Fahr-i Âlem ünvanı ise, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ın en meşhur ünvanıdır.
7-İnsanlara Teselli Verecektir:
Yine İncil-i Yuhanna, Onaltıncı Bab ve yedinci âyeti şudur: "Amma ben, size hakkı söylüyorum. Benim gittiğim, size faidelidir. Zira ben gitmeyince, tesellici size gelmez." İşte bakınız! Reis-i Âlem ve insanlara hakikî teselli veren, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'dan başka kimdir? Evet Fahr-i Âlem odur ve fâni insanları ebedî yokluktan kurtarıp teselli veren odur.
8-Dünyaya Hâkim Olup Islah Edecektir:
Hem İncil-i Yuhanna, Onaltıncı Bab, sekizinci âyeti: "O dahi geldikte; dünyayı günaha dair, salaha dair ve hükme dair ilzam edecektir." İşte dünyanın fesadını salaha çeviren ve günahlardan ve şirkten kurtaran ve dünya siyaset ve hakimiyetini değiştiren Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'dan başka kim gelmiş?
9-Hakk İle Batılı Ayıracaktır:
İncil'in âyeti:..."Ben Rabbimden; hakkı bâtıldan ayırdeden bir peygamberi istiyorum ki, ebede kadar beraberinizde bulunsun." Faraklit, hakla batılın arasını ayıran manasında Peygamber'in o kitablarda ismidir.
10-Kılıçla Cihad Edecektir:
Hem İncil'de, Peygamberin isimlerinden, "Sahib-ül Kadîbi ve-l Herave" yani kılıç ve asâ sahibi." Evet kılıç sahibi peygamberler içinde en büyüğü; ümmetiyle cihada emredilen, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.
11-Sarıklı Olacaktır:
Yine İncil'de "Sahib-üt Tâc"dır. Evet "Tac sahibi" ünvanı, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a mahsustur. Tâc, imame yani sarık demektir. Eski zamanda milletler içinde, milletçe umumiyet itibariyle sarık ve agel saran, Arabdır Kavmidir . İncil'de "Sahib-üt Tâc", kat'î olarak "Resul-i Ekrem" (Aleyhissalâtü Vesselâm) demektir. (19. Mektub, Mucizat-ı Ahmediye Risalesi)
Bütün bu işaretlerin neticesinde, o kitaplar bu günkü halleriyle dahi, kör gözlerin bile görebileceği bir açıklıkla, Peygamberimizi (sav) şöyle tanıtmış oluyor:
“Peygamberlerin sonuncusu olan, Ahmed Muhammed Mustafa, Hz. İsmal’in neslinden olarak Hicaz’da dünyaya gelecek, Mekke-Medine bölgesinde peygamberlik yapacak, Allah’ın vahyini insanlara tebliğ edecektir. Getirdiği dini ile hak ile batılı birbirinden ayıracak, insanlar ona iman ederek teselli bulacaktır. Örnek hayatıyla insanlara sünneti öğretecek, âleme reis olup âlem onunla iftihar edecektir. Kılıçla yapacağı cihadı sayesinde dünyada hâkimiyet kuracak, günahlara son verip insanlığı ıslah edecektir.” Bundan daha güzel nasıl anlatılırdı acaba?!
Yazımızı yine Bediüzzaman Hazretlerine ait şu güzel cümle ile bitiriyoruz:
“…Herşeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken; ekser insanlara ne olmuş ki sağır olmuşlar, kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki; bu hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?” (19. Söz)