Makaleler

Ölenlerin Ruhları Nereye Gider? Kur’an-ı Kerim’de, “Şübhesiz ki âyetlerimizi yalanlayıp, ona karşı kibirlenenler yok mu, onlara gök kapıları açılmaz…” (Araf, 40) ayeti kâfir ruhların dünyada kalacaklarına işaret ettiği gibi, mümin ruhların semaya yükseleceğine de işaret eder. Bu ayetin tefsirinde Fahreddin Râzî Hz. Tefsir-i Kebîr’inde şu hadisi rivayet etmiştir: "Mü'minlerin ruhları, semaya yükseltilir. Sonra, sema kapılarının o ruhlar için açılması istenir. Bunun üzerine, "Temiz bedende olan temiz ruh, merhaba!" denilir. Bu
Tesettürün Gerekliliği Allahu Teâlâ’nın kadınların örtünmelerini emretmesinde çok hikmetler vardır. Kadınların örtünmeleri onların yaratılışlarının gereğidir ve fıtratları, duyguları bunu emreder. Hem tesettür, toplumsal değerlerin, huzurun, ahlakın ve aile kurumunun korunmasını sağlar. Açıklık ise tam tersi kadınları, aileleri ve hayatı sıkıntılar içine sokar. Topluma, ahlaka, huzura ve aile kurumuna zarar verir. Tesettürün yani örtünme emrinin hikmetlerinden mühim bir kısmını Bediüzzaman Said Nursî Hazretl
Hiç Ölmeyecek Gibi Dünya İçin Çalışmak Ne Demektir? Sual: "Hemen ölecekmiş gibi ahiret için, hiç ölmeyecek gibi dünya için çalış" cümlesi hadis-i şerif midir? Bazıları kesinlekle hadis değildir diyorlar. Eğer hadis ise nasıl anlamalıyız? Cevab: “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış.” Bu rivayet, hadis kaynaklarında vardır. Bu hadis, dünya için olsun, ahiret için olsun, yapılacak işlerin ciddiyetle ele alınması gerektiğine işaret etmektedir. Yarın ölecek olan insan, bütün dünyevi işlerini unutur ve samimi ve
Peygamberimizin (sav) Görünüş ve Ahlakı Sevgili Peygamberimiz, Fahr-i Kâinat Efendimiz aleyhi’s-salatü ve’s-selâm’ın vücut özellikleri ve güzel ahlakı hakkında Rudanî’nin Cem’ul-Fevaid isimli hadis külliyatında, torunu Hz. Hasan (ra)’dan yapılan şu uzun rivayet çok güzeldir ve O’nun nasıl bir insan olduğunu ve ne kadar yüce bir ahlak üzere bulunduğunu çok güzel anlatıyor:8426- Hasan bin Ali radiyallahu anh'dan:"Peygamber'in şemailini (görünüşünü) anlatan biri olduğu için ve ben de onun anlatmasından hoşlandığım için, dayım olan Hind
Semavî Kitaplarda Hz. Muhammed (sav) Son peygamber Hz. Muhammed (asm)’ın dünyayı teşrifi, dünya tarihinin en büyük olayıdır. O’ndan önce dünya, manevî karanlıklarla, zulüm ve cehaletle dolu iken, O’nun bereketiyle iman nurlarıyla aydınlanmış, insanlık cehaletten kurtularak ilim ve hikmetle donanmıştır. Dünyadaki bütün siyasi ve dini düzen alt-üst olmuş, eski dinler ve büyük devletler yerlerini İslamiyetin hâkimiyetine bırakmıştır. O’nun bu büyük inkılâbı aslında asırlardır beklenen ve bütün peygamberlerin ümmetlerine müjde verdi
Kur'ândaki Belağatin Fevkalade Tesiri Belağat, güzel, etkili ve yerinde söz söylemek demektir. Kur’ân’ın en büyük mucizesi sözlerindeki insanüstü belâğattir. Nâzil oluşundan günümüze kadar hiç bir insan onun kısa bir sûresinin dahi benzerini söyleyememiştir. Çünkü onun sözleri gibi güzel söz söylemek insan kudretinin üzerindedir. İşte bu durum Kur’ân’ın en açık mucizesidir. İnsanoğlu Kur’ân’ın sözlerinin benzerini söylemekten âcizdir. Öyleyse Kur’ân Allah kelamıdır. Bedîüzzaman Hazretleri, Kur’ân’ın indiği dönemde, böyle hârika,
Bediüzzaman ve Müceddidlik 20. Yüzyıl ve Tecdid19. yüzyıldan itibaren İslâm toplumlarında tesirini hissettiren materyalist Batı felsefesi, 20. yüzyılda daha da yaygın bir hal aldı. Batı felsefesinin yaygınlaşması ve İslâm aleyhtarı propagandalar neticesinde, halkın İslâm’a bağlılığında gevşemeler, zihinlerde şüpheler ortaya çıktı. Ahlâk bozuldu, İslâm aleyhinde fikirler arttı, halk İslâm’ı yaşamaktan uzaklaştı. Hatta Müslüman olmak gericilik görülmeye ve utanılacak bir durum haline gelmeye başladı. Bütünüyle değilse de
Dünya Tarihinin En Büyük İnsanı Hz. Muhammed (sav) Bu yazımızda sizlerle gayr-i müslim bir batılı yazarın, Peygamber Efendimiz (sav) hakkındaki tesbitlerini paylaşacağız. Üstad Bediüzzaman der ki; “Fazilet odur ki, düşmanları dahi tasdik etsin.” İşte bu zat da bir gayr-i müslim olduğu halde, sırf insafla bakınca, sevgili Peygamberimiz’in (sav) faziletini çok açık bir şekilde görmüş ve kitabında herkesin anlayabileceği açıklıkta göstermiştir. “Dünya Tarihine yön veren en etkin yüz” adındaki kitabında, Hz. Muhammed’e (asm) ilk sırayı vererek çok
Risale-i Nur Talebesi Olmanın Şartları Risale-i Nur Talebesi kimdir? Üstad Risale-i Nur Talebesi’ni nasıl tarif eder ve onlarda aradığı şartlar nelerdir? Bediüzzaman Hazretleri bu suallerin cevablarını çeşitli risale ve mektublarında vermiştir. Bunları üç ana başlık altında toplayabiliriz:   1. Risale-i Nur’u neşretmeyi en büyük vazifesi bilmek: Hazret-i Üstad bu şartı şöyle açıklar: “Talebeliğin hâssası ve şartı şudur ki: Sözler'i (Risaleleri) kendi malı ve te'lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini,
Üstad Bediüzzaman'ın Halefi Bediüzzaman Hazretleri’nin kendinden sonra yerine bıraktığı vekili, en önde gelen bir talebesi olan Ahmed Hüsrev Efendi’dir. Bunu sözlü olarak, talebelerine mükerreren bildirdiği gibi, yazdığı risalelerde de buna işaret eden muhtelif beyanları vardır. Ayrıca Hz. Üstad’ın Risale-i Nur’da geçen pek çok ifadeleri, Hüsrev Efendi’nin bu makama liyakatini göstermektedir. Bu çok mühim meseleyi dört ana başlık altında inceleyerek bunun Nur hizmetinin en parlak en açık hakikatlerin