Soru

Dünyadaki Yaşam Amacımız / Cennet'te Sonsuz Zaman Ne Yapacağız? / Dünyadan Önce Hayat Var mıydı?

1) Bu dünyada yaşama amacımız nedir?

2) Cennet sonsuz mudur? Bu dünyada çalışıyoruz, peki cennette ne yapacağız? Canımız sıkılmaz mı?

3) Bu dünyadan önce neredeydik? Bir hayat var mıydı? 

Tarih: 31.12.2024 17:20:16

Cevap

Birinci Sual: Bu dünyada yaşama amacımız ne?

Cevap: "(Ben) cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım!"[1] âyetinin sırrıyla insanın yaratılmasının ve dünyaya gönderilmesinin en önemli gayesi Allah'ı tanımak ve ona ibadet etmektir. İhlasa ve kulluğa yakışan sadece Allah için ibadet etmektir. Cennet, amellerimizin karşılığı değildir, tamamen Allah'ın bir lütfu, ihsanıdır.

Bununla birlikte bir kimsenin cennete girmek arzusuyla veya cehennem korkusuyla ibadet etmesi câiz görülmüştür. Çünkü Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de hem cennete teşvik ediyor hem de cehennemle tehdit ediyor. Demek ki bir kimse, cennete gideceğini düşünerek veya cehennemden çekinerek şerleri, kötülükleri terk edip iyiliklere yönelebilir.

İkinci Sual: Cennet sonsuz mu? Bu dünyada çalışıyoruz, peki cennette ne yapacağız?

Cevap: Cennet, Âdem (as)'ın dolayısıyla Âdemoğlunun asıl vatanıdır. Allah’ın mümin kulları için hazırladığı mükâfat yeridir. Cennette hiçbir üzüntü ve keder yoktur. Cennet, sevinç içinde ebedi kalınacak bir yerdir. Dünyanın bin sene mesudane hayatı, cennetin bir saatine denk gelmez. Hem cennetin dahi bin senesi Allah’ın cemalini bir saat görmeye karşılık gelmez. Demek cennette nimet içinde nimet vardır. Öyleyse cennette bıkmak, usanmak, bir şeylerle meşgul olma ihtiyacı söz konusu olamaz. Zaten cennetteki ecir ve mükâfatla hemhal olmak meşguliyet olarak yeter de artar.

Cenâb-ı Hak, mü’minleri tanımlarken; “Onlar ki gayba inanırlar[2] buyurmuştur. Bize gaybdan haber veren en büyük bilgi kaynaklarından birisi hiç şüphesiz  Allah’ın kelamı Kur’ân-ı Kerim’dir. O halde biz de ona müracaat edelim. Rabbimiz yüce kelamında şöyle buyurur:

“Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî olarak kalıcı oldukları cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaad etti. Allah’ın rıdvânı (râzı olması) ise daha büyüktür! İşte büyük kurtuluş budur!”[3]

“Takvâ sâhiplerine vaad edilen cennetin misali şöyledir: Orada (zamanla hiçbir vasfı) bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve sâfî baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada meyvelerin her çeşidi ve Rablerinden bir mağfiret vardır.”[4] 

“Muhakkak ki îmân edip sâlih ameller işleyenler ise, iman etmeleri sebebiyle Rableri, onları altlarından ırmaklar akan Naîm cennetlerinde (mükâfatlandıracağı doğru bir yol üzere) hidayete erdirir.”[5]

"Sonunda (Cennete girince) derler ki: “Bizden üzüntüyü gideren Allah’a hamd olsun!"[6] 

Ebedi saadetin müjdecisi olan Resulullah Efendimiz (sav) yukarıdaki âyet-i kerimelerin tefsiri mahiyetinde şunları söylemiştir:

"Allah Teâlâ, ‘Ben sâlih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hatır ve hayal edemediği nimetler hazırladım’ buyurdu.”[7]

“Şüphesiz mümin için cennette, altmış mil yükseklikte içi boş inciden yapılmış bir çadır vardır. Orada müminin gidip ziyaret ettiği aileleri vardır. Fakat bu aileler birbirlerini görmezler.”[8]

"Şüphesiz cennette yüz derece vardır. Allah onları Allah yolunda mücahede edenler için hazırlamıştır. İki derece arasındaki uzaklık, gökle yer arasındaki uzaklık gibidir. Siz Allah'tan  cenneti  istediğinizde, O'ndan Firdevs'i isteyin! Çünkü o, cennetin en ortası ve en yücesidir"[9]

Üçüncü Sual: Bu dünyadan önce neredeydik? Bir hayat var mıydı?

Cevap: Cenâb-ı Hak, isim ve sıfatlarıyla her yerde hâzır ve nâzırdır. Mekândan ve zamandan münezzehtir. Her şeyi Allah yarattığı gibi zamanı ve mekânı da yaratan ve bizi zaman ve mekânla mukayyed (kayıtlı) kılan O'dur. Allah'ın kendisi vacib'ül vücuddur (varlığı zorunlu olandır). Diğer bütün canlılar gibi insanlar da hâdistir (sonradan yaratılmıştır). Demek önce, sonra gibi zamanla alakalı tabirler bizim gibi fâniler içindir. Zamanın yaratıcısı Allah (c.c.) için önce, sonra gibi zamana ait kavramlar bağlayıcı olamaz. O hiçbir kayıt altında değildir. Bununla beraber Allah'ın Rezzak (çokça rızık veren), Kadîr (her şeye gücü yeten) ve Halık (yaratan) gibi bazı fiilî isimleri var ki bunlar zamanı geldikçe taalluk eder. Şöyle ki, yarın yiyeceğimiz rızık konusunda Rezzak ismi henüz taalluk etmemiştir. Allah'ın ezelî ilminde var olan fakat kudretin henüz taalluk etmediği, henüz yaratılmamış birçok canlıdan söz edebiliriz.

Hâsılı; yaratılan ilk şey Peygamber Efendimizin (s.a.v.) nurudur. Âlimler bu konuda ittifak etmiştir. Daha sonra tüm varlıklar, Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) nurundan yaratılmıştır. Ondan sonra Kalem, Levh-i Mahfuz ve Arş o mübarek nurdan yaratılan şeylerdir. Bunlardan sonra melekler, bitkiler, hayvanlar ve insanlar yaratılmıştır.

Daha geniş bilgi için lütfen bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/yaratilis-siralamasi


[1] Zâriyat, 51/56.

[2] Bakara, 2/3.

[3] Tevbe, 9/72.

[4] Muhammed (sav), 47/15.

[5] Yunus,10/9.

[6] Fâtır, 35/34.

[7] Buhârî, Bed’ül-halk, 8.

[8] Müslim, Cennet 23-25, Tirmizî, Cennet 3.

[9] Buhârî, Cihad, 4.


Yorum Yap

Yorumlar