Soru

"Küfür, mevcudata karşı bir tahkirdir; terk-i ibadet dahi, kâinatın kemâlâtını bir inkârdır.Hem hikmet-i İlâhiyeye karşı bir tecavüz olduğundan, dehşetli tehdide, şiddetli cezaya müstehak olur."

23. lema Tabiat Risalesinde geçen bu cümleyi izah eder misiniz? 

Tarih: 29.01.2025 11:50:40

Cevap

İbadetin terk edilmesi, nefsin kendisine zulmüdür. Çünkü nefs, Cenab-ı Hakk'ın abdi (kulu) ve memlûküdür (mülküdür). İbadet, Allah'a kul olmanın ve O'nun emirlerine itaat etmenin bir göstergesidir. Bu itaati terk etmek, nefsin kendi öz varlığını ve ilahî emirlere olan bağlılığını reddetmesi anlamına gelir, bu da özünde kendine zulmetmektir.

Nefis, Allah'ın yarattığı ve O'na bağlı olan bir varlıktır. Bu durum, nefsin Allah'a karşı sorumluluk ve itaat borcu olduğunu gösterir. İbadet, bu sorumluluğun ve bağlılığın ifadesidir.  Nefis, Allah'a ibadet ederek öz varlığını tamamlamış olur. İbadetin terk edilmesi ise bu doğal bağı koparmak ve kendi fıtratına aykırı hareket etmek demektir.

Kâinattaki her şey, Allah'ın kusursuz bir düzen ve hikmet ile yarattığı bir sistemin parçasıdır.  İbadetin terk edilmesi, bu kusursuz düzen ve hikmeti inkâr etmek anlamına gelir.  Kâinattaki kemalatın (güzelliklerin, mükemmelliklerin) Allah'ın eserleri olduğunu kabul etmek yerine, ibadeti terk eden kişi bu kemalatı görmezden gelir ve reddeder. Bu da kâinattaki ilahâ düzene karşı bir tecavüz ve zulüm olur.

Küfür mevcut varlığa karşı bir tahkir (hakaret) iken, ibadetin terk edilmesi kâinattaki kemalatı inkâr etmektir.  Benzerlikleri, her ikisinin de Allah'ın varlığına ve yaratılışın mükemmelliğine karşı bir reddetme veya görmezden gelme durumu içerir.  Aralarındaki fark ise, küfür direkt olarak Allah'ın varlığını ve birliğini reddederken, ibadetin terk edilmesi bu reddi daha dolaylı bir şekilde, ilahî düzene ve kemalata karşı duyarsızlık göstererek ifade eder.

Kâinattaki her şey, Allah'ın kudret ve hikmetinin bir tezahürüdür. İbadet, bu kudret ve hikmeti tanımanın ve ona şükretmenin en güzel ve emredilen yoludur. İbadetin terk edilmesi, kâinattaki bu mükemmelliği, güzelliği ve düzeni görmezden gelmek, hatta reddetmek anlamına gelir.  Bu durum, kâinattaki her şeyin arkasındaki ilahî iradeyi inkâr etmek olarak değerlendirilebilir.

Allah, kâinatı bir hikmet ve düzen içinde yaratmıştır. İbadet, bu ilahî hikmete en uygun davranıştır. İbadetin terk edilmesi, Allah'ın koyduğu düzeni ve hikmeti reddetmek anlamına gelir. Bu nedenle, ilahî hikmete karşı bir tecavüz olarak nitelendirilir.  İnsan, Allah'ın kendisine verdiği aklı ve özgür iradesini, O'nun koyduğu düzene karşı kullanarak ilahî hikmete karşı gelmiş olur.

Daha önce bahsettiğimiz gibi ibadetin terk edilmesi hem nefsin kendisine zulmü hem de kâinattaki ilahî düzene karşı bir tecavüz anlamına gelir. Bu büyük bir isyan ve Allah'ın hikmetine karşı bir başkaldırıdır. Bu yüzden, dehşetli tehdit ve şiddetli cezaya müstehak olmak, ibadetin terk edilmesinin doğurduğu sonuçların ciddiyetinden ve ehemmiyetinden kaynaklanmaktadır.


Yorum Yap

Yorumlar