33. Mektub Pencereler Risalesi'nin Dördüncü Penceresini kısaca izah eder misiniz?
“Dördüncü Pencere: “İstidâd lisânıyla bütün tohumlar tarafından ve ihtiyâc-ı fıtrî lisânıyla bütün hayvanlar tarafından ve lisân-ı ızdırârîyle bütün muzdarlar tarafından edilen duâların makbûliyetidir. İşte bu nihâyetsiz duâların bilmüşâhede kabûl ve icâbeti, her biri vücûba ve vahdete şehâdet ve işaret ettikleri gibi, mecmûu büyük bir mikyâsta bilbedâhe bir Hâlik-ı Rahîm ve Kerîm ve Mücîb’e delâlet eder, baktırır.”[1]
Bediüzzaman Hazretlerinin belirttiği gibi, her mahlûk kendine mahsus bir dille Allah’a dua eder ve ihtiyaçlarını O’ndan ister. Allah da her mahlûkun ihtiyacını gidererek, her duaya cevap verdiğini gösterir.
“İstidâd lisânıyla bütün tohumlar tarafından ve ihtiyâc-ı fıtrî lisânıyla bütün hayvanlar tarafından ve lisân-ı ızdırârîyle bütün muzdarlar tarafından edilen duâların makbûliyetidir.” Cümlesinin izahı için lütfen bakınız:
https://risale.online/soru-cevap/dua-ve-cesitleri
Duaların kabulünün vahdete/birliğe delil olması meselesine gelince; her bir mahlûk, kâinatla alakadar olduğu ve kâinatın küçültülmüş bir misali hükmünde bulunduğu için, onun duasına cevap veren Zât’ın kâinattaki her şeyi elinde tutması ve her şeye gücünün yetmesi gerekir. Mesela, bir tohumun ağaç olmak için ettiği duaya cevap veren Zât’ın, toprağı, suyu, havayı, dünyayı, güneşi ve dolayısıyla bütün kâinatı emrine hizmetkâr edebilmesi gerekir ki o tohumun duasına cevap verip ihtiyacını karşılayabilsin. Aksi takdirde, bunlardan herhangi birisini elinde tutamayan biri, o tohumun duasına cevap veremez ve isteğini yerine getiremez.
Bir tohum, Allah’ın varlığına ve birliğine bu kadar açık bir şekilde delalet ediyorsa, duasına cevap verilen bütün tohumları, hayvanları ve insanları düşündüğümüzde, vahdet delili daha da güçlenir. Böylece sonsuz cömertlik ve merhamet sahibi, bütün dualara cevap veren bir Zât’ın varlığı ve birliği apaçık bir şekilde ispat edilmiş olur.
Dualar penceresinin delil olma yönünü şöyle özetleyebiliriz: Bahsedilen üç farklı dua türünün Allah tarafından kabul edilmesi, O’nun varlığının ve birliğinin açık delilleri olur. Duaların sürekli olarak kabul edilmesi, kabul edenin var olması ve sonsuz merhamet sahibi olmasını gerektirir. Her bir duanın ayrı ayrı kabul edilmesi Allah’ın Rahîm (merhametli), Kerîm (cömert) ve Mücîb (dualara cevap veren) olduğunu gösterir.
[1] Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat Mecmuası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2013, C.2, S. 349