RİSALE-İ NUR

20.11.2025

7

Mirac Hadisesinin Risalet ve Velayet Yönü

31. Söz Mirac Risalesi'nde geçen aşağıdaki paragrafı izah eder misiniz? Ayrıca burada bahsi geçen hadis-i şerif hangisidir?

"Velâyet, kurbiyet merâtibinde sülûktür. Çok merâtibin tayyına ve bir derece zamana muhtâçtır. Nûr-u a‘zam olan risâlet ise, akrebiyet-i İlâhiyenin inkişâfı sırrına bakar ki, bir ân-ı seyyâle kâfîdir. Onun için hadîste denilmiş: Bir anda dönmüş gelmiş".

07.12.2025 tarihinde soruldu.

Cevap

Risale-i Nur'da ilgili yer şu şekilde geçmektedir:

Velâyet, kurbiyet merâtibinde sülûktür. Çok merâtibin tayyına ve bir derece zamana muhtâçtır. Nûr-u a‘zam olan risâlet ise, akrebiyet-i İlâhiyenin inkişâfı sırrına bakar ki, bir ân-ı seyyâle kâfîdir. Onun için hadîste denilmiş: Bir anda dönmüş gelmiş.1 

Bu paragraf 31. Söz olan Mi‘râc Risalesi'nde geçmektedir. Bu sebeple Mi'rac hadisesi ile alakalı olarak ilgili metnin öncesi ile birlikte kısaca izaha çalışalım:

Mi‘râc’ın bâtını yani iç yüzü velâyettir. Velayet ise halktan Hakk’a seyru sülûk demektir. Yani kişinin kendi kulluğu ve ibadetleriyle kazandığı, Allah ile kendisi arasında olan yakınlığıdır. Bu velayet yolu, kulun kendi kabiliyetiyle Cenâb-ı Hakk’a yaklaşma yoludur. Bu yol, kurbiyet yani Allah'a yaklaşma mertebelerinde ilerlemeyi gerektirir. Kurbiyet; kişinin şahsî kemalat, velayet ve kulluk yoluyla yüce Allah’a (cc) yakınlaşmasıdır. Bu yolda nice mertebelerin kat edilmesi lazımdır ve zamana ihtiyaç vardır. Zira velâyet yolu kesbîdir, yani kulun gayreti ile olur.

Buna karşılık Mi‘râc’ın görünen yüzü risâlet yani peygamberliktir. Bu ise Hakk’tan halka iniştir. Risâlet, akrebiyet-i İlâhiyeye yani Allah'ın kuluna yakınlığı sırrına dayanır. Akrebiyet; Allah’ın (cc) kula olan yakınlığı anlamında kullanmaktadır. Yani Allah Teâlâ kullarına her şeyden daha yakındır. Risâlet yani peygamberlik ise bu yakınlığın tezâhürüdür. Bu sebeple risâlet makamında zamana, mertebelerin aşılmasına ve mekana ihtiyaç yoktur; bir ân-ı seyyâle dediğimiz kısacık bir an yeterlidir. Bu sırdandır ki hadis-i şerîflerde Fahr-i Âlem Efendimiz Aleyhissalâtü vesselâm için “Bir anda dönüp gelmiştir.” buyrulmuştur.

Burada geçen hadisin lafız olarak kaynağı belirlenememiştir. Fakat başka hadislerde Mi'rac hadisesinin ne kadar kısa sürede olduğuna dair bilgiler verilmiştir. Bu rivayetlerden bir kısmı şöyledir:

Hz. Aişe şöyle demiştir: "Peygamber (s.a.v.) geceleyin Mescid-i Aksa'ya götürüldüğü zaman, aynı gecenin sabahında Mekke'de insanlara bunu anlatıyordu. Müminlerden bir kısmı, bu haber karşısında şaşkınlık geçirip irtidad etmiş, dinlerinden dönmüştü. Bunlar Ebubekir'e koşarak: "Ya Ebubekir, duydun mu, Muhammed bir gecede Beytül-Makdis'e gidip geldiğini iddia ediyor!?" dediler. Ebubekir de onlara: "Eğer bunu o söylüyor ise, muhakkak doğru söylüyordur" dedi. Onlar yine şaşkınlık içinde: "Yani sen buna inanıyor musun?" dediler. Ebubekir de kendilerine: "Evet, ben bunu tasdik ediyorum! Ben, bundan çok daha ileri olan hususta da onu tasdik etmiş bulunuyorum. Bilmez misiniz ki, her gün o bize, göklerden haber (vahiy) getirip tebliğ eder de ben bütün bunlarda kendisini tereddütsüz tasdik ederim" karşılığım verdi ve bu yüzden de kendisine "Ebubekir El-Sıddık denildi."
Ebû Yâlâ ve îbn-i Asâkîr'in Yahya bin Ebû Amr'den sevkettikleri Ümmü Hâni Hadisi de şöyledir: "Ben yatağımda iken, sabahın alaca karanlığında peygamberimiz teşrif ettiler ve şöyle buyurdular: Mescid-i Haram'da uzanıp biraz uyumuştum. Cebrail gelip beni Mescid'in kapısına götürdü, bir de baktım ki orada Burak var. Buna bindirdi ve birlikte ilerledik., Beytü'l-Makdis'e geldik. Ben burada Burak'ı kendi elimle halkaya bağladım. Daha önce de peygamberler, bineklerini bu halkaya bağlarlar idi. Burada enbiyânın bir kısmı gösterildi, ibrahim, Mûsâ ve Isa da bunlar arasında idiler. Ben onlara namaz kıldırdım, onlarla konuştum. Bu sırada bana, biri kırmızı, diğeri beyaz iki kadeh sunuldu. Beyaz olanı içtim. Cebrail: "Sütü içtin, şarabı bıraktın! Eğer şarabı içmiş olsaydın, ümmetin dininden dönerdi" dedi. Sonra Burak'a bindim, yine Cebrail ile birlikte Mescid-i Haram'a geldim sabah namazını burada kıldım.
"Ben, peygamberimizin elbisesinden tutarak: "Ey amcamın oğlu, Allah aşkına, bundan Kureyş'e bahsetme! Onlar seni yalanlar. Hattâ sana inanmış olanlardan bâzılarının bile yalanlamasından korkarım!" diyerek yalvardım. Fakat o, elbisesini çekerek elimden kurtardı ve dışarı çıkarak gördüklerini Kureyş'e anlattı. Ben, cariyeme: "Koş, Pey­gamberimiz onlara neler anlatıyor, onlar peygamberimize neler söylü­yor, güzelce dinle ve gelip bana anlat" diye gönderdim. O da dönüşünde duyduklarını bana anlattı. Onun anlattığına göre: Peygamberimiz onlara; yatsı namazını kıldıktan sonra Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya gittiğini, orada bâzı peygamberler ile karşılaştığını ve bu peygamberlerin sıfatlarını anlatmış. Kureyş'ten Mut'im bin Adiyy, Amr bin Hişâm, Velid bin Mugîra da, bütün dinlediklerini inkar etmiş: "Biz oraya, gidişi bir ay, dönüşü de bir ay olmak üzere tam iki ayda gidip dönüyoruz, sen bir gecede nasıl gider gelirsin?" diyerek itiraz etmişler. Buna rağmen Beytü'l-Makdis'in binası ve şekli hakkında kendilerine bilgi vermesini söylemişler. Peygamberimiz önce: "Ben, Beytü'l-Mak­dis'e gece girip gece ayrıldım" demiş. Fakat Cebrail (a.s.) gelip Beytü'l-Makdis'i Peygamberimizin önünde tecelli ettirmiş, Peygamberi­miz de ona bakarak onların sorularını cevaplandırmıştır. Ebu Bekir de derhal tasdik edip: "Doğru söylüyorsun ya Rasulallah" demiştir, işte bu sıradadır ki Peygamberimiz: "Ey Eba Bekir, Allah seni Sıddîk olarak isimlendirmiştir" buyurdu.2 

Bu rivayetler gibi Mi'rac ile alakalı bütün hadislerden anlaşılacağı üzere; Mi'rac mucizesi gecenin çok kısa bir vaktinde veya yatsı ile sabah namazı arasındaki bir bölümünde olmuştur. Yukarıdaki bölümde Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin naklettiği "bir anda dönüp gelmiştir.” ifadesi; bu uzun ve sadece Kudüs'e kadar olan kısmı dahi iki ay sürecek yolculuğun, gecenin kısa bir bölümü gibi kısa bir sürede geçtiği manasındadır diyebiliriz. Yani Kabe'den Mescid-i Aksa'ya, oradan da yedi kat semaya uzanan bir seyahat için, vakti bir kaç saat dahi sürmüş olsa, yine bir anda gidip gelmiştir demek hadislerin manasına uygundur.

Ayrıca yukarıdaki paragraf ile devamındaki hadisin irtibatına bakılırsa; Efendimiz Aleyhissalâtü vesselâm Mi'rac mucizesinde çok mertebeleri geçip aşamalar halinde yükselerek, neticede Cenab_ı Hak ile görüşmüştür. Fakat Mi'rac'tan dönüşün, bu mertebeleri daha hızlı geçerek bir anda olduğu, yine hadis rivayetlerinden anlaşılmaktadır. Bu sebeple Üstad Hazretleri velayet ve risalet arasındaki farkı izah ettiği yerde "bir anda dönmüş gelmiş" rivayetini eklemiş diyebiliriz. Mi'rac Risalesinde bu hakikat şöyle ifade edilmektedir:

Mi‘râc ise, velâyet-i Ahmediyenin kerâmet-i kübrâsı , hem mertebe-i ulyâsı olduğundan, risâlet mertebesine inkılâb etmiş. 3 

İşte Mi‘râc o hayt-ı münâsebetin gılâfı ve sûretidir ki, Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm o yolu açmış, velâyetiyle gitmiş, risâletiyle dönmüş. 4 

Netice olarak; velâyet yani Allah'a kendi kulluğu ve gayreti ile yaklaşmak, kulun Hakk’a yönelişidir. Bu ise zaman ve mertebe kat etmeyi gerektirir. Efendimiz Aleyhissalâtü vesselâm Mi'rac'tan evvel peygamber ise de, yüce kulluğu ile en yüksek velayet mertebesine çıkmış ve Mi'rac'a çıkmaya liyakat kazanmıştır. Mi'rac'a gidip dönüşü ise Risalet vazifesinin tecellisidir. Risâlet yani peygamberlik ise Hakk’ın kuluna yönelişidir. Yani Allah'ın akrebiyet ile kuluna yakın olması sırrının bir tecellisidir. Bu tecellî için zaman söz konusu değildir. Çünkü risalet, doğrudan doğruya İlâhî lütfun neticesidir. Bu sebeple zaman genişlemiş ve bir an denilebilecek kısa bir zamanda Mirac hadisesi gerçekleşmiştir.

Kaynakçalar
  1. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 244.

  2. Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 1/303-305

  3. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 244.

  4. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 260.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız