Sahâbe, sözlükte “bir kişiyle birlikte bulunmak, onunla dost ve arkadaş olmak” anlamındaki sohbet kökünden türeyen bir kelime olup sâhibin çoğuludur. Sahâbe ile birlikte ashâb da sıkça kullanılmaktadır. Bunun tekili sahâbîdir.1
Kime sahâbe denildiği ile alakalı ilgili iki temel görüş bulunmaktadır:
1- Hz. Peygamber (sav) ile mü’min olarak karşılaşan ve mü’min olarak vefat eden kimseye sahâbî demişlerdir.
2- Hz. Peygamber’in (sav) sohbetinde uzun zaman bulunan, Hz. Peygamber (sav) ile beraberliği çok olan Müslümanlara sahâbî demişlerdir. 2
Ebû’l-Huseyn el-Basrî ise bir kimsenin sahâbî olabilmesi için şu iki özelliği taşıması gerektiğinden bahseder:
1- Hz. Peygamber (sav) ile uzun süre beraber arkadaşlık etmesi lazımdır. Çünkü dışarıdan gelen heyetler vb. onunla fazla görüşemeyip, sadece görenler sahâbî diye isimlendirilmezler.
2- Onu (sav) uzun süre dinlemiş, ondan bilgi almış ve ona bağlanmış olması lazımdır.3
İbn Hacer el-Askalânî sahâbîyi “Hz. Peygamber’e mü'min olarak erişen ve Müslüman olarak ölen kimse” şeklinde tarif etmiştir.
Hadis âlimlerinin çoğunluğunun görüşüne göre ise sahâbî olmak için Resûl-i Ekrem’i (sav) uyanık iken bir an bile görmek yeterlidir. Kendisiyle uzun zaman beraber olmak, yolculuk etmek veya gazâya gitmek ya da kendisinden hadis rivayet etmek şart değildir. Abdullah b. Ümmü Mektûm gibi âmâ olduğu için Hz. Peygamber’i göremeyen, ancak onunla karşılaşıp sohbet edenlerle Mekke’nin fethi ve Vedâ haccında olduğu gibi kendisiyle doğrudan ilişki kurarak sohbet etme imkânı bulamayan, fakat Resûlullah’ın (sav) kendilerini gördüğü kimseler de sahâbîdir. Resûlullah (sav) ile görüşüp sohbet eden bir sahâbînin Müslüman olarak ölmesi de şarttır. 4
Sonuç olarak, sahâbe kavramı, hadis âlimlerinin çoğunluğuna göre Hz. Peygamber’e (sav) mü’min olarak ulaşan ve iman üzere vefat eden herkesi kapsar. Bu tanıma göre sahâbî olmak için Hz. Peygamber’i (sav) mutlaka gözle görmek şart değildir. Onunla karşılaşmak ve Müslüman olmak yeterlidir. Bu sebeple Abdullah b. Ümmü Mektûm gibi âmâ olup Hz. Peygamber’i (sav) göremeyen, fakat onunla iman üzere buluşup Müslüman olarak vefat eden kimseler de sahâbî kabul edilir. Neticede, âmâ olan mü’minler de sahâbe kapsamına girer.
Mehmet Efendioğlu, "Sahâbe", TDV İslâm Ansiklopedisi, 2008, c. 35, 491.
Abdullah Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, M. Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2009, s. 278
Bünyamin Erul, Sahabenin Sünnet Anlayışı, Diyanet Vakfı yayınları, 2021, s. 29
Efendioğlu, a.g.m., s. 492.

