“Fenâ-yı nefisten sonra ubûdiyet-i evliyâ besâtat peydâ eder” cümlesini izah eder misiniz?
27. Söz'de Sahabe Bahsinde geçen "Fenâ-yı nefisten sonra ubûdiyet-i evliyâ besâtat peydâ eder." cümlesini kısaca şöyle anlayabiliriz:
Ehl-i velayet (Allah’ın sevgili kulları, veliler) tarikat yoluyla Allah’ın rızasına erişmek için “nefislerini öldürmeyi” mesleklerinin lazımı (gereği) olarak görmüşlerdir. Fakat Rabbimiz nefse öyle cihazlar takmış ki en geniş şükür, en kapsamlı hamd, en zengin tâât ve ibadât nefisteki o cihazların çalıştırılmasıyla mümkün olabilir.
Sahabe efendilerimiz ise nefislerini öldürmeyi meslek olarak seçmemişlerdir. Onların nefisleri Allah’ın lütfuyla arınmış ve temizlenmiş bir halde olduğu için nefislerine takılı olan manevi cihazları ibadette çalıştırmışlardır. Bu suretle Allah’a kulluğun, hamdin ve şükrün her çeşidini ifaya (yerine getirmeye) mazhar olmuşlardır. Fakat tarikat yoluyla ilerleyen evliyalar nefislerini öldürdükleri için böyle zengin ve rengin (renkli, çok çeşitli) böyle geniş ve umumi ibadete sahabeler kadar muvaffak olamamışlardır. Onun için evliyalar sahabelere yetişemezler.
Kısaca, tarikat yoluyla ilerleyen evliyalar meslekleri gereği nefislerini öldürürler. Fakat nefsin öyle özellikleri vardır ki insanı ubudiyet (kulluk) cihetiyle çok yüksek makamlara çıkarabilir. Evliyalar nefislerini öldürdükleri için nefsin bu hususiyetlerinden istifade edemezler. Sahabelere nisbeten şükür, hamd ve ibadet hususunda daha sade (besatât) daha dar çerçevede bir kulluk ortaya koyabilirler.