Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur'da bazı yerlerde 'izin verilmedi, izin olmadığından yazılmadı, yazdırılmadı' gibi ifadeler kullanıyor. Bu ifadeleri nasıl anlamalıyız?
Öncelikle “yazdırıldı” ifadesini anlamak için aşağıdaki linklere müracaat edebilirsiniz.
https://risale.online/soru-cevap/bediuzzaman-hazretlerine-ilhamen-yazdirilmasi
https://risale.online/soru-cevap/ustadin-kalbine-ihtar-edilmesi
“Yazdırılmadı” “izin verilmedi” “izin olmadığından yazılmadı' gibi ifadeleri anlamak için Risale-i Nur Külliyatının tamamına bakmamız gerekir. Tespit ettiğimiz altı yeri sizinle paylaşacağız. Öncelikle bu kısımlar yazılmadığı için tamam mahiyeti hakkında bir bilgimiz yoktur. Ancak neden yazılmadığı/yazdırılmadığı hususuna gelince Hazret-i Üstad bunu bizzat kendisi metinde açıklamaktadır. Kısaca bunların sebeplerini şöyle sıralar:
*Siyasete temas ettiği için
*Dünya ile alakadar olduğu için
*Lüzum olmadığından
*(Manevi canipten) İzin verilmediğinden
Tespit ettiğimiz misaller şunlardır.
(1) Bediüzzaman Hazretleri, Meyve Risalesinin On Birinci Meselesinde Bakara suresi 257. ayetinin asrımıza bakan bir nüktesini izah ederken haşiyede “Bu nüktenin bâkî kısmı şimdilik yazdırılmadığının sebebi, bir derece dünyaya ve siyasete temasıdır. Biz de bakmaktan memnûuz.” ifadesini kıllanmaktadır.
Bu kısımda sebep açık ve net olarak zikredilmiştir. Siyasete temas ettiği için Hz. Üstada bu mesele yazdırılmamıştır. [1] Veya Hz. Üstad kendi tasarrufuyla meseleyi bilmesine rağmen mezkûr hikmetten dolayı (siyasetle alakadar olduğu için) bu kısmı kâtibe yazdırtmamıştır diyebiliriz. Bunun şöyle bir hikmeti olabilir. Risale-i Nur yalnız ve yalnız Allah’ın rızasını esas maksat yapmıştır. İnsanların imanlarının kurtulmasına hizmet etmekten başka bir gaye taşımamıştır. İşte bu büyük ve kutsi maksada mani olacak sebeplerden Hz. Üstadın hassaten geri durduğunu görüyoruz. O zor ve sıkıntılı zamanda doğrudan doğruya bir kısım yöneticilere bakan nüktelerin izahı bu ulvi ve kutsi hizmeti sekteye uğratabilir düşüncesiyle bu meselenin yazımı terk edilmiştir.
(2) Bir diğer misal Emirdağ Lahikasında geçiyor. “Size bu def‘a Âyetü’l-Kürsî’nin arkadaşı ve tetimmesi iki üç âyetin bir nükte-i i‘câziyelerine dâir bir parça gönderdim. Daha tamâmlamaya bir ihtâr almadım, noksan kaldı. Pek acelelik ile yazıldı. Ehemmiyetli sırlar göründü, fakat dünyaya bakmamak için tamam ve açık yazdırılmadı.[2] Üstad Bediüzzman, dünya siyasetine ve hatta dünyaya karşı Risale-i Nur'u âlet etmekten şiddetle kaçınmıştır. Hatta ehl-i dünyanın dünyalarına karışmamayı Kur’an’ın bir emri olarak görmüştür. Bu sebeple dünyaya temas eden bu nüktenin kendisine tam açık bir şekilde yazdırılmadığını ifade etmiştir.
(3) Kastamonu Lahikasında geçen bir misalde şudur: Hz. Üstad çok sıkıntılı bir zamandayken Hizb-i Kur’anî'yi açıyor birden karşısına Tûr suresi, 48. ayet çıkıyor. Hazret-i Üstad bu ayetin o sıkıntılı zamana bakan cihetlerini izah ederken “Baktım, üç kuvvetli emâre ile, manâ-yı işârî cihetinde bana teselli veriyor” diyor ve üçüncü emarede “Üçüncü emârenin beyânına şimdilik lüzûm olmadığından yazdırılmadı."[3] İfadelerine yer veriyor.
(4) On Dördüncü Söz’ün Zeylinde depremle alakalı bahiste “Manevî ve ehemmiyetli bir cânibden, şimdiki zelzele münâsebetiyle, altı yedi cüz’î suâle karşı, yine ma‘nevî ihtâr yardımıyla cevabları kalbe geldi. Tafsîlen yazmak kaç defa niyet ettimse de, izin verilmedi. Yalnız icmalen kısacık yazılacak.”[4]
Birinci sualin cevabından anlaşılıyor ki hükümete ve yönetime bakan bazı sebeplerden dolayı tehir edilip ertelenmiştir. Hz. Üstad, birinci sualin cevabında mübarek Ramazan ayında bir kısım haramların teşvik edilmesinden bahis buyuruyor ve depremin bir ikaz-ı ilahi olarak geldiğini ifade ediyor.
(5) 1.Şua’da İbrahim Suresi 5. ayetten iktibas yaparak “Risale-i Nur’un şimdilik beyanına iznim olmayan ehemmiyetli vazifesinin... Daha yazılacak çok gaybî işaretleri var. Fakat izin verilmedi, şimdilik kaldı.”[5]
Risale-i Nur’a bakan ve yine hükümeti ve bir kısım kıskanç insanları tahrik etme ihtimali olan bu nükte yazılmamıştır.
(6) Yine Kastamonu Lahikasında geçen Ramazan-ı Şerif’de, ehl-i sünnetin selameti ve kurtuluşu için edilen pek çok duaların aşikâr bir surette kabulleri görünmemesinin hikmetleri anlatılırken. Hz. Üstad iki sebep sıralar. Birincisini izah etmiş ikincisi içinse “İzin olmadığından yazılmadı”[6] demiştir.
Buraya aldığımız bu altı misal bize gösteriyor ki: “Yazdırılmadı” “izin verilmedi” “izin olmadığından yazılmadı” gibi ifadeler hususi mahrem konulara temas ettiği için yazılmayan konulardır. Risale-i Nur’un birinci vazifesini sekteye uğratma ihtimalinden dolayı tehir edilmiş veya terk edilmiştir. Genelde hükümetle, siyasetle ve dünya ile alakalı mevzular olduğu anlaşılmaktadır. Gizli komitelerin ve din düşmanlarının ve bir kısım garazlı yetkililerin dikkatini çekmemek için Bediüzzaman Hazretleri bu meseleleri yazmamış veya kendisine yazdırılmamıştır.
[1]Bediüzzaman Said Nursi, Asâ-yı Mûsâ, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2009, s. 79
[2] Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta, c.1, s. 23
[3] Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2013, s. 342
[4] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2011, s. 41
[5] Bediüzzaman Said Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2009, 89-90
[6] Kastamonu Lahikası, s. 27