Kur'ân’da “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz”[1] âyeti benim içimdeki pozitif ve negatif (iyi-kötü) istekleri uygulamamın da Allah'ın takdiriyle yazılmış ve hükmedilmiş şeyler olduğu anlamına geliyor mu?
Hayır gelmez. Çünkü her türlü şeyi tercih etmek bize aittir.
Soruda bahsi geçen âyet-i kerimeden bir önceki âyette Cenâb-ı Allah “O herkes için bir öğüttür; Özellikle sizden doğru yolda gitmek isteyenler için[2]” şeklinde kullarına hitap etmektedir. Diğer bir âyette De ki: “Ey insanlar! Elbette size Rabbinizden gerçeğin ta kendisi olan Kur’ân gelmiş bulunuyor. Artık kim doğru yolu seçerse kendi faydasına seçmiş olur; kim de doğru yoldan saparsa yine kendi zararına sapmış olur.[3]
İnsanın cüz-i ihtiyarisini (tercih hakkını) konu alan âyetlerden de anlaşılıyor ki; Cenâb-ı Allah’ın bizler hususunda tayin ettiği kader bir ilimdir, bilmektir. Fiillerimize doğrudan bir etkisi yoktur. İnsan fiillerinde cüz-i irâdesi (tercih hakkı) ile serbesttir. Kendi tercihi ile bir iyiliği işleyebildiği gibi kendi tercihi ile bir kötülüğü de işleyebilir.
Kâinattaki her şeyin, hatta bizim dileklerimizin dahi kaderle olduğuna inanmamız zaten kadere imanın bir gereğidir. "Şübhesiz ki biz, herşeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık.[4]" âyeti de bu manaya işaret etmektedir. Bu âyetin tefsirinde merhum Elmalılı Hamdi Yazır şöyle der:
"Kader, kulun cüz'î iradesine zıt da değildir. Çünkü ihtiyârî fiillerin meydana gelmesi için cüz'i irade dahi kaderin içinde yer almaktadır."
Yani, Allah'ın kaderi ve dilemesi o kadar geniştir ki, bizim bu dünyada hür bir irade ile imtihan olmamızı takdir ettiği gibi, seçtiğimiz olumlu olumsuz her şeyi kendi hür irademiz ile ve ilahi iradenin bir baskısı olmadan dilemememizi de dilemiş, takdir etmiş ve kader defteri olan Levh-i Mahfuz'a yazmıştır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri meşhur Kader Risalesi'nde bu manayı şöyle anlatır:
"Cüz'-i ihtiyarî (insan iradesi), kadere münafî (ters) değil. Belki kader, ihtiyarı teyid eder (insan iradesini destekler). Çünkü kader, ilm-i İlahînin bir nev'idir. İlm-i İlahî, ihtiyarımıza taalluk etmiş. Öyle ise, ihtiyarı teyid ediyor, ibtal etmiyor."[5]
Yani Allah-u Teala, bizim hür bir irade ile dilememizi ezelde dileyip takdir etmiş. Hem ilim-i ilahî (Allah’ın sonsuz ve her şeyi kuşatan ilmi), hem irade-i ilahî (Allah’ın bir şey dilemesi) cihetinden kader insan iradesini ve onun hürriyetini gerektirir.
Sonuç olarak kader, insanı fiillerinde zorlayıcı bir unsur değildir. İnsana seçim hakkını veren ve onu fiillerinde hür bırakan Cenâb-ı Allah’ın kendisidir.
Kader meselesi ile ilgili Linkte bulunan yazılarımızdan istifade edebilirsiniz…
https://risale.online/search?q=kader
[1] Tekvîr, 81/29
[2] Tekvîr, 81/27-28
[3] Yunus, 10/108
[4] Kamer, 54/49
[5] Tılsımlar, 2015, Hayrat Neşriyat, s. 83