Kur'anda teslimiyet ile ilgili bir çok ayet var ve hepsine kalben inanıyorum. Bu hislerle şunu sormak istiyorum: "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" ayeti, benim içimdeki pozitiv ve negativ istekler ile onları uygulamamın da "Allah'ın takdiriyle yazılmış ve hükmedilmiş" şeyler olduğu anlamına geliyor mu?
Kainattaki her şeyin, hatta bizim dileklerimizin dahi kaderle olduğuna inanmamız zaten kadere iman rüknünün bir gereğidir. "Biz her şeyi bir kader ile yarattık" (Kamer, 49) ayeti de bu manaya işaret etmektedir. Bu ayetin tefsirinde merhum Elmalılı Hamdi Yazır şöyle der:
"Kader, kulun cüz'î iradesine zıt da değildir. Çünkü ihtiyârî fiilerin meydana gelmesi için cüz'i irade dahi kaderin içinde yer almaktadır."
Yani Allah'ın kaderi ve dilemesi o kadar geniştir ki, bizim bu dünyada hür bir irade ile imtihan olmamızı takdir ettiği gibi, seçtiğimiz olumlu olumusuz her şeyi kendi hür irademiz ile ve ilahi iradenin bir baskısı olmadan dilemememizi de dilemiş, takdir etmiş ve kader defteri olan Levh-i Mahfuz'a yazmıştır.
Üstad Bediüzzaman meşhur Kader Risalesi'nde bu manayı şöyle anlatır:
"Cüz'-i ihtiyarî (insan iradesi), kadere münafî (ters) değil. Belki kader, ihtiyarı teyid eder (insan iradesini destekler). Çünki kader, ilm-i İlahînin bir nev'idir. İlm-i İlahî, ihtiyarımıza taalluk etmiş (*). Öyle ise, ihtiyarı teyid ediyor, ibtal etmiyor." (26. Söz)
(*) Taalluk etmiş, yani bilmiş demektir. Kader ilmi bizim hür bir irademizin var olduğunu biliyor ki kaderde yazmış. Onun bildiği şey ise elbette hakikattir.
Ya da Allahu Teala, bizim hür bir irade ile dilememizi ezelde dileyip takdir etmiş. Allah'ın dilediği elbette olur.
Yani kader, hem ilim-i ilahî, hem irade-i ilahî cihetinden insan iradesini ve onun hürriyetini gerektirir.
Hulasa, kader irademizi gerektirir, ibtal etmez.