Tercih bila müreccih ve tereccüh bila müreccihin farkı nedir? Açıklayabilir misiniz?
Kader Risalesi'nde, Tercih bilâ müreccih'' meselesinde anlatılmak istenen asıl manayı izah edebilir misiniz?
Mektubat-1 mecmuasında geçen "Tercîh, bir müreccihi ister." ifadesi ile kader bahsinde geçen "tercih bila müreccih caizdir" hükmünü nasıl telif edebiliriz?
Allah beni bir fıtrat üzere yaratmış ve benim duygularım, hislerim, kabiliyetlerim ben tercih etmeden bana yerleştirilmiş. Bu durumda atalarımın genlerinden gelen bazı eksikliklerden, yenemediğim kötü huylardan dolayı ben neden sorumlu oluyorum?
Aynı durumla karşılaşan iki kişiden biri iyiyi seçtiği halde diğeri niye kötüyü seçiyor? İnsanların cüz i ihtiyarisi farklı mı? Farklıysa Allah birini iyiye yakın birini kötüye yakın mı yarattı (haşa)?
Gebelik sürecinde ve doğum anında herhangi bir özel gereksinim ve zorunluluk bulunmadan sadece işlerinde daha ehil ve vicdanlı oldukları düşünüldüğü için erkek doktor tercih edilebilir mi? Tıpta cevaz olması bu alan içinde geçerli midir?
Altıncı hüccette geçen, "Bir fende veya bir sanatta iki ehl-i ihtisas binler başkalardan müreccahtır ve ihbarda iki müsbit binler nafilere tercih edilir" cümleleri her hangi bir hüküm mü kaide mi? Kaideyse nerede yazıyor?
Tercih bila müreccih ne demektir? Bunun kaderle ne alakası var?
Din ile alakalı soruların cevaplarında “Alimlerin görüşü” veya “Alimlerin şu şekilde icması vardır” tarzında ifadeler yer alıyor. Peki bizler âlimi nasıl tanıyacağız? Bir zatın sözünün diğerlerinin sözüne tercih ettiren sebep nedir? Ve O zatın hükmünün kabul edilmesi, muteber olması neye bağlıdır?
"Madem yapan bilir; elbette bilen konuşur." ifadesinde yapanın bildiği anlaşılabiliyor. Ancak bilen niye konuşacak? Bilenin konuşması zorunlu mudur? Yoksa bu ifadede kast edilen konuşmak için bilmenin şart olması mıdır? Kısacası Allah konuşmayı niye tercih etmiş?