Allah beni bir fıtrat üzere yaratmış ve benim duygularım, hislerim, kabiliyetlerim ben tercih etmeden bana yerleştirilmiş. Bu durumda atalarımın genlerinden gelen bazı eksikliklerden, yenemediğim kötü huylardan dolayı ben neden sorumlu oluyorum?
Resul-ü Ekrem (sav), “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar.” Buyurmuştur. Bu sahih ve meşhur hadis gösteriyor ki, insan kendisini dalalete sürükleyen hislerle değil, aksine kendisini hidayete teşvik eden temiz bir yaradılışla dünyaya gelir. Güzel bazı duygular yanında, imtihan gereği bazı olumsuz hislerimiz de vardır. Nefis, hevâ, bencillik, kıskançlık vs. gibi. Ama toplamda yaratılışımızın İslam üzere olduğunda şüphe yoktur.
Bunun aksi düşünceler, tamamen merhamet ve adalet-i ilâhiyeye zıt olan vesveselerdir.
Ayrıca, insanın mesul olması için akıl sahibi olması şarttır. Akıl sahibi olan kişi, hislerini dinlemek zorunda olmadığını bilir. Faraza hislerine mağlub da olsa, sonrası için aklıyla tedbirler alabilir.
Hislerine sık sık mağlub olduğunu gören birisi, kendini terbiye etmek için pek çok İslamî vasıtaları bulabilir. Yeter ki istesin.
Son olarak tevbe kapısı ölünceye kadar açıktır. İnsan hislerine hâkim olamasa da her hatasında samimi bir pişmanlıkla tevbe edebilir.
Yapılması gereken şey, şeytandan gelen böyle vesveselerle nefsânî mazeretlere sığınmak değil, tevbeye sımsıkı sarılmak ve nefis terbiyesi için ciddî bir çaba içerisinde olmaktır.
Terbiye için hangi vasıtalara müracaat etmeliyiz?
Terbiye için bahsi geçen vasıtalar elbette manevî vasıtalardır. Bunlardan bir kısmını peşpeşe sıralayalım.
1- Samimi tevbe ve istiğfar ile işe başlamak ve Allah'tan hep yardımını ve hidayeti dua edip istemek.
2- Derhal kötü arkadaşlarla ilişkiyi kesmek ve dindar arkadaş çevresi edinmek. Çünkü hadiste, "Kişi arkadaşının dini üzerinedir. Öyleyse herkes arkadaşına dikkat etsin" buyrulmuştur.
3- Kur'an'da, "Muhakkak ki kötülüklerden alıkoyar" ve hadiste, "namaz dinin direğidir" buyrulan namaza başlamak.
4- İmanımızı güçlendirecek, hayatı doğru algılamamazı sağlayacak ve bizi terbiye olmaya teşvik edecek olan başta Kur'an ve hadisler ve diğer İslamî kaynak kitapları hergün düzenli olarak okumak.
5- Bütün hastalıkların kaynağı olan iman zayıflığını gidermek. Bunun için ise, sitemizin ismini aldığı ve ana konusunu teşkil eden, Allah'ın bu asrın insanlarının imansızlıktan kurtulmaları ve terbiye olmaları için ihsan ettiği manevî bir Kur'an tefsiri olan Risale-i Nur sohbet meclislerine katılmak ve risaleleri okumaya başlamak.
5-Alkol, sigara, televizyon ve internet bağımlılığı gibi kötü alışkanlıklarından derhal kurtulmak için çareler aramak. Bunun için bu alışkanlıkları olmayan yeni arkadaş çevresinden manevî destek ve tecrübeler almak.
6- Lezzetleri tahrib edip acılaştırdığı hadiste bildirilen ölümü çokça düşünme emrini hergün yerine getirmek. Üstad'ın tavsiyesiyle, ölümün yüzüne merdane bakıp bizden ne taleb ettiğini anlamak.
7- Bizi gafletten uzaklaştıracak en mühim bir vesile olan boş zamanlarımızda dilimizi zikirle meşul etmek. Başta kelime-i tevhid olan "La ilahe illallah zikri", Peygamberimizin (sav) sünnetine uyarak hergün en az yüz kez, tevbe istiğfar için "Estağfirullah" tekrarı ve Resulullah'ın şefaati, feyiz ve bereketleriyle nurlanmak için, Kur'an'ın, "Ey iman edenler ona salat ü selam edin" emrine uyarak bolca salavat-ı şerife okumak.
Bu maddeleri genel başlıkları ile yazmaya çalıştık. Daha başka pek çok maddeler de buna ilave olabilir. Fakat bu yazılanlara bile azimle riayet edilse çok büyük neticeler alınabilir inşaallah.