Soru

Cehennem Niçin Yaratılmıştır?

Cehennemin yaratılmasının gayesi nedir?

Tarih: 14.02.2025 13:42:38

Cevap

Cehennemin yaratılış gayesi; ilahi adaletin sağlanması, imtihanın tamamlanması, Allah’ın isimlerinin tecelli etmesi ve insanların iyiliğe yönelmesi içindir. Yani cehennem sadece bir cezalandırma yeri değil, aynı zamanda ilahi adalet ve düzenin bir gereğidir.

Cehennemin varlığı mazlumlar için rahmet ve adalettir. Bilindiği gibi bu dünyada insan iradesi serbest bırakılmıştır. Dileyen dilediği gibi yaşıyor, herkesin hakkı tam olarak dünyada verilmiyor. Çoğu zaman zalimler izzetiyle, mazlumlar zilletiyle kalıp dünyadan göçüp gidiyorlar. Çünkü bu dünya ceza ve mükafat yeri değildir, imtihan yeridir.
Fakat son derece adaletli ve merhametli olan Rabbimiz, cehennemi yaratmamakla böyle bir adaletsizliği, merhametsizliği kabul edemez. Elbette mazlumlar hakkını alacak, zalimler cezalandırılacaktır. Ayrıca dünya; gerek bu büyük suçları cezalandırabilecek kapasiteye, gerek de inananların azim mükâfatlarını verebilecek büyüklüğe ve ihtişama sahip değildir. Demek ki gerçek adaletin sağlanacağı başka bir yer (ahiret) olmalıdır.

İnsan, fıtraten iyiliği sevip kötülükten nefret eder. Eğer zalimler ve iyiler aynı sonuca ulaşsaydı, bu insanın fıtratına ters olurdu. Cehennemin varlığı, insanlara sorumluluklarını hatırlatır ve yanlış yollardan sakınmaları için bir uyarı niteliği taşır. Eğer cehennem olmasaydı, bazı insanlar hiçbir sınır tanımadan kötülük yapabilirdi. Vicdan dahi, cehennemin vücudunu ister. Çünkü zalimlerin cezasız kalması, rahmet ve adaletle bağdaşmaz.

Ayet-i Kerime’de Cenab-ı Hak: “Muhakkak ki Cehennem, (kâfirlerin yolunu) gözetleme yeridir. Azgınlar için varılacak bir yerdir! (Onlar) orada sonsuz devirler boyu kalıcıdırlar! (Dünyada işledikleri amellere) uygun bir karşılık olarak, orada bir kaynar su ve bir irinden başka ne bir serinlik ne de bir içecek tadarlar! Çünkü onlar (kendileri hakkında) bir hesap (görüleceğini) ummuyorlardı. Ayetlerimizi de yalanladıkça yalanlamışlardı.”[1]Buyurarak cehennemin neden yaratıldığını bize bildirmiştir.

Adaletin gereği: Allah’ın sonsuz merhameti kadar sonsuz adaleti de vardır. İnsanlar dünyada özgür iradeleriyle iyilik ve kötülük yapma noktasında imtihan gereği kısıtlanmamışlardır ve hürdürler. Eğer imtihan tamamlandıktan sonra zalimlerle mazlumlar, iyilerle kötüler aynı akıbete uğrasaydı, bu adaletsizlik olurdu. Cehennem, kötülük yapanların âdil bir karşılık görmesi için vardır. Zalim, mazluma yaptığı işkenceden dolayı ceza görmezse, adalet olmaz. O hâlde cehennem, mutlak adaletin bir gereğidir. Kur’an-ı Kerim’de: “Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır. (Bütün bunlar,) kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandırması içindir.”[2] Buyrulmuştur.

Bediüzzaman Hazretleri Haşir Risalesinin 3. Hakikatinde özetle şu hakikati ifade eder: Allah’ın Hakîm ve Âdil isimleri, isyan eden saygısızları cezalandırmayı gerektirmez mi? Oysa bu geçici dünyada hikmet ve adalete uygun cezaların çoğu hemen verilmez, ertelenir. Sapkınların çoğu ceza almadan, doğru yolda olanların çoğu da ödüllerini görmeden bu dünyadan ayrılır. Demek ki büyük bir mahkeme ve en büyük saadet için ahirete bırakılıyor.[3]

Saltanatın Gereği: Dünyada hiçbir devlet yoktur ki iyi hizmet edenlere ödül, isyan edenlere ceza vermesin. Allah’ın sonsuz hâkimiyetinde de aynı adaletin tecellisini görmekteyiz. Bediüzzaman Hazretleri Haşir Risalesinin 3. Suretinde özetle şu hakikati anlatır: Böylesine muhteşem bir saltanatın, iyi hizmet eden itaatkârları ödüllendirmemesi ve isyan edenleri cezalandırmaması mümkün müdür? [4]

Cenab-ı Hakk kendisine iman etmeyenleri defalarca cehennemle tehdit etmiştir. Buna rağmen inkâra devam edenler, elbette cehennem azabını hak etmektedirler.
Düşünelim ki; bir memlekette serseri, kanunlara uymayan bir adam, o ülkenin hükümdarına: “Beni cezalandıramazsın, hapse atamazsın!” diyerek izzetine dokundursa, elbette o hükümdar, şehirde hapishane olmasa bile, sırf o edepsiz için bir hapishane yapacak, onu hapse atacaktır. Kâfir de: “Cehennemi yaratamaz, beni cezalandıramaz” demekle Allah’ı acizlikle suçlamış, hem de izzetine karşı çıkmış olur. Sonsuz kudret sahibi Cenab-ı Hakk, –başka hiçbir sebep olmasa bile- izzetini ve kudretini göstermek için cehennemi yaratır, kendisini hafife alan o kâfiri cehenneme atması saltanatının ve izzetinin bir gereğidir.

Cennet nasıl rahmetin bir tecellisi ise, cehennem de adaletin ve celâlin bir gereğidir. Zulmeden Firavunlar, Nemrutlar veya milyonlarca insanı katleden zalimler, eğer ceza görmezlerse, bu haksızlık olmaz mı? İşte cehennem, bu adaletin tecelli ettiği yerdir. Hem Cenab-ı Hakk gibi bir sultanın saltanatı dahi böyle bir yeri gerektirir.

Allah diğer kullarının hakkını korumak için kâfirleri cehenneme atacaktır.
Kâfir insan Allah’ı inkâr etmekle, onun ebedî olan isim ve sıfatlarını ve dolayısıyla ona ibadet eden bütün varlıkların zikirlerini, tesbihatını inkâr etmiş oluyor. Küfür Allah'ı tanımamak olduğu gibi, varlıkların yaptıkları ibadetleri ve diğer önemli vazifeleri de inkâr etmek ve onlara hakaret etmek anlamına gelir. Bütün varlıklar kendi diliyle “Allah birdir” derken, kâfir bunları yalanlıyor. Çok yüksek kıymetle ve sanatla yaratılmış varlıklara “manasız ve kıymetsiz” nazarıyla baktığı için hepsinin hakkına giriyor. Allah elbette sayısız mahlukunun hakkına giren kâfirden onların hakkını alacak, cezalandıracaktır.

Görevi başındaki bir memura sen burada ne iş yapıyorsun, hiçbir şeye yaramıyorsun? Denilse, elbette o da görevi başındaki devlet memuruna hakaret ve tezyiften dolayı dava açar. Bunun gibi bütün varlıklara bu tarzda hakaret ve haklarına küfürle tecavüz eden birinden bütün mevcudatın şikâyeti olacaktır. Allah da bütün varlıkların Rabbi unvanıyla onların haklarını bu kafirden alacaktır. Böyle bir suça ceza olarak da cehennem gibi bir zindan lazımdır.

Büyük suçların cezaları ertelenerek büyük mahkemelerde verilmesi ve küçük suçların cezasının ertelenmeden küçük merkezlerde verilmesi gibi; kâfirlerin cinayetlerinin büyük kısmı, ahirete ertelenir. Çünkü küfür öyle büyük bir cinayettir ki ona ancak sonsuz bir Cehennem azabı ceza olabilir.

Ayrıca lütfen bakınız:

https://risale.online/soru-cevap/26soz-2

https://risale.online/soru-cevap/ahiret-hayati-hakkinda-bilgiler


[1] Nebe, 78/ 21-28

[2] Necm, 27/31

[3] Bediüzzaman Saidi Nursi, Zülfikar, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2011, s. 24

[4] Bediüzzaman Saidi Nursi, Zülfikar, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2011, s. 7


Yorum Yap

Yorumlar