Peygamberler Birbirlerini Kıskanmışlar mıdır?
Peygamberlerde, birbirlerine karşı kıskançlık duygusu var mıdır? Eğer varsa, diğer peygamberler Hz Muhammed'i (sav) kıskanıp O'nun mertebesinde olmak istemişler midir?
Peygamberlerde, birbirlerine karşı kıskançlık duygusu var mıdır? Eğer varsa, diğer peygamberler Hz Muhammed'i (sav) kıskanıp O'nun mertebesinde olmak istemişler midir?
Kıskançlık duygumu nasıl terbiye edebilirim? Sevdiğim insanları çok kıskanıyorum ve bu beni ruhen yıpratıyor. Arkadaşlarımı özellikle. Dinimizde bunun bir ölçüsü veya ayet ve hadislerde karşılığı var mı?
olmamız çok önemli. Cennette kıskançlık yok deniliyor ama sonuçta
Üstadımızın "Beşer esirliği parçaladığı gibi ecirliği de parçalayacaktır." cümlesini nasıl izah edebiliriz?
“Evet, münâfıkların ehemmiyetli ve tecrübeli bir plânı, böyle her biri birer zâbit, birer hâkim hükmündeki eşhâsı, müşterek bir mes'elede, böyle kaçınmak ve birbirini tenkîd etmek asabiyetini veren sıkıntılı yerlerde toplattırır, boğuşturur. ma'nevî kuvvetlerini dağıttırır. Sonra kuvvetini kaybedenlere , kolayca tokatlar vurur..."Risale-i Nur'da geçen ilgili metni izah eder misiniz?
32. Söz'de anne ve baba hakkı ile alakalı olan paragrafı kısaca izah eder misiniz?
Geçmiş zamanın elemleriyle ilgili bir araştırma yaptım. 26. Lem'anın 7. recasını buldum. Fakat burada Üstad Bediüzzaman, geçmişle ilgili vefatlardan bahsediyor. Bundan başkaRisale-i Nur'da geçmişteki pişmanlıklar, geçmiş lezzetler, elemler, günahlarla ilgili kısım veya çareler var mıdır? Nerededir?
İşârâtü'l-İcâz'da (s. 259) ifade edilen, Meleklerin İblis'in enaniyet ve kibrine kanmasından kaynaklanan istifsârı nasıl anlamalıyız? Bu ifade, daha önceki tefsir veya kelam kaynaklarında mevcut mudur? Meleklerin, insanların kan döküp fesat çıkaracaklarını bilmeleri için zikredilen üç ihtimale (meleklerin insana yüklenen istidattan çıkarım yaparak ilmiyle bilmesi, levhi mahfuza bakması, cinlerin azgınlığını daha önce müşahede etmesi) ek olarak buradaki "İblîsin enâniyet ve kibrine kanarak yapılan istifsâr"ı dördüncü olarak düşünebilir miyiz? Bu kısmı detaylı bie şekilde izah eder misiniz?
Günah işlemek ne gibi zararlara yol açıyor? Hayatımızda nelere engel oluyor? Kıymetli izah ve açıklamalarınızın ardından kısa kısa maddelerseniz çok sevinirm.
Gurur hastalığına karşı Risale-i Nur'dan hangi kısımlar okunmalıdır? Bu hastalık nasıl tedavi edilir? Detaylı bir şekilde izah eder misiniz?
23. Söz'de geçen, "İman insanı insan eder, belki insanı sultan eder. Küfür ise insanı gayet aciz bir canavar hayvan eder" sözünü izah edebilir misiniz?
Ahir zamanda gençliğin sorunları nelerdir ? Ve onların sorunlarına yönelik çözümler nelerdir ? Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri gençliğin öneminden nasıl bahsetmiştir? Risale-i Nur'da gençlerin problemlerine yönelik ne gibi tavsiyeler vardır?
Bir anne baba bir evladını diğerlerinden fazla sevebilir mi? Bu hangi durumlarda yanlış olmaz?Peygamberler arasında da bunu yaşayan olmuş mudur?
Yüce Allah'ın kadınlar için tesettürü emretmesinin hikmeti ne olabilir?
"Evet Cenâb-ı Hak, senin ibâdetine muhtaç değil. Hem hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibâdete muhtaçsın. Sen ma'nen hastasın. İbâdet ise, senin ma'nevî yaralarına tiryâk hükmünde olduğunu, çok risâlelerde isbat etmişiz." 23. Lema'nın Hatimesinde geçen bu cümleye göre insanın manen hasta olmasını nasıl anlamalıyız?
Tevafuklu Kur'an'ın hattatı, Risale-i Nur'un serkatibi Husrev Efendi Üstadımız hakkında bir sitede şöyle bir soru gördüm. Demişler ki: "Üstad hayattayken Hüsrev Efendi ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev Efendi ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir kişidir. Neden Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış?" Bediüzzaman Üstadımız latin harflerine ne kadar izin verdi? Husrev Efendi Üstadımız bid'a olan ladini hurufu olan latin harflerini savunanlara karşı duruşu nasıldı? Bu iftiraya karşı kaynaklarıyla cevap verebilir misiniz?
“Elbette o Zât-ı Vâcibü'l-Vücûd'un vücûb-u vücûduna ve kudsiyetine lâyık bir tarzda ve istiğnâ-yı zâtîsine ve gınâ-yı mutlakına muvâfık bir sûrette ve kemâl-i mutlakına ve tenezzüh-ü zâtîsinemünâsib bir şekilde hadsiz bir şefkat-i mukaddesesi ve nihâyetsiz bir muhabbet-i münezzehesi vardır. Elbette o şefkat-i mukaddeseden ve o muhabbet-i münezzeheden gelen hadsiz bir şevk-i mukaddes vardır. Ve o şevk-i mukaddesten gelen hadsiz bir sürûr-u mukaddes vardır. Ve o sürûr-u mukaddesten gelen, ta'bîri câiz ise, hadsiz bir lezzet-i mukaddese vardır. Ve elbette o lezzet-i mukaddese ile beraber, hadsiz onun merhameti cihetiyle fa'âliyet-i kudreti içinde, mahlukatlarının isti'dâdlarının kuvveden fiile çıkmasından ve tekemmül etmesinden neş'et eden, o mahlûkātın memnuniyetlerinden ve kemâllerinden gelen zât-ı Rahmân-ı Rahîm'e âit, ta'bîri câiz ise, hadsiz memnûniyet-i mukaddese ve hadsiz iftihâr-ı mukaddes vardır ki; hadsiz bir sûrette, hadsiz bir fa'âliyeti iktizâ ediyor.” (Tılsımlar Osmanlıca 68) Burada bahsedilen Cenab-ı Hakk'a ait olan haller hakkında başka kaynaklarda da bahisler var mı? Ayrıca burayı biraz daha izah edebilir misiniz?
"Şayet Cennet ehli kadınlardan biri yeryüzüne şöyle bir bakacak olsa, yer ile gök arasını aydınlatır ve bu ikisinin arasını misk kokusuyla doldurur. Ve muhakkak ki o kadının başörtüsü, dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Rikāk, 51) Cennet kadınlarının baş örtüsü mü var? Bu hadiste ne denmek istenmiştir?
Manevi ve ruhi olan hastalıklar nelerdir ? Bunlara götüren sebep ve faktörler nelerdir? Ve bunları tedavi etmenin çaresi nelerdir?
Şeytanlar tevbe edip müslüman olabilir mi?
“Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise, bütün bütün gāsıbâne, hırsızcasına ni'met-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar.” Burada asıl anlatılmak istenen nedir? Sadece servet sahipleri mi hayvan gibi yaşar ? Servet sahiplerinden hususan bahsedilmesinin sebebi nedir ve iktidar sahibi olmak kötü bir şey midir.? Tehlike sadece zenginlikte veya mevki-makam sahibi olmakta mıdır? Fakirliğin ve sıradan bir vatandaş olmanın getirdiği tehlikeler yok mudur?
Elhamdülillah, uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığımız Hayrat Risale-i Nur mobil uygulaması nihayet sizlerle buluştu. Artık Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî'nin eşsiz külliyatı cebinizde taşıyacağınız bir kütüphane hâline geliyor.
Bediüzzaman, 1928 inkılâbı sonrası Kur'ân harflerine sadık kalarak Risaleleri el yazısı ve teksirle çoğaltmış; matbada Latin harfli baskıyı yalnızca zaruret ölçüsünde kabul etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursî, medrese tahsilini henüz 14 yaşında tamamlayıp hem dinî hem fenî ilimlerde derinleşen, sürgün ve hapis yıllarında 130 risaleden oluşan Risale-i Nur Külliyatı'nı kaleme alarak asrın müceddidi sayılan büyük bir İslâm âlimidir.