Allah 'ın Henüz Yaratılmamış Varlıkları da Görmesi ve Bilmesi
Cenab-ı Hak yaratmadığı bir şeyi görebilir mi? Bu şekilde soranlara kısaca nasıl cevap verebiliriz?

Cenab-ı Hak yaratmadığı bir şeyi görebilir mi? Bu şekilde soranlara kısaca nasıl cevap verebiliriz?
peygamber ve kitaplar gönderen Allah (c.c) madem bilinmeyecekse neden
Birlikte Çalıştığımız bir arkadaşın Allah'ın varlığı ile alakalı soruları var. Acaba nasıl izah edebilirim.?
dolayı tutulmazlar. Lâkin onlar Allah"ın âyetlerinden iki âyettir. Siz
Allah ve ahirete inanmayan birisi
Allah, Tevrat, Zebur ve İncil'in
onun yani Yunus (as)'ın denizinden bin derece daha
Allah(cc) insanlığa neden peygamberleri göndermiştir.? Risale-i Nur'da peygamberliğin elzem olduğunu gösteren deliller nelerdir.?Neden peygamberlere ihtiyaç vardır.?
İnançsız birisi böyle bir iddiada bulunuyor. Mesela oksijen ve hidrojen 20 derecede hep aynı şekilde, aynı açı ve uzaklıkta bağ kurması zorunludur. Başka bir ihtimal olmadığından farklı bir şekilde bağ kurması mümkün değildir. Bu zorunluluk ise maddenin kendi fıtri özelliğinden kaynaklanmaktadır. Madde bu yüzden düzenli hareket ediyor. Bu özelliğin neden kaynaklandığı henüz bilinmese de bilim ilerde bunu da keşfedecektir düşüncesini savunuyor. Bu kişiye karşı nasıl cevap verebiliriz?
Eski zamanın büyük ulema ve evliyasının İrşad metoduyla Risale-i Nurun İrşad metodu arasında ne fark vardır?
22. Söz 2. Makam 1. Lema'da geçen "Ecel dahi tevehhüm olunan fenâlıklara merci'dir." ifadesini izah eder misiniz? Fena şeyleri ecele vermeyi açıklar mısınız?
Allah'ın sıfatlarını tek tek açıklar mısız?
19. Mektub'un "Dördüncü Nükteli İşareti'ni" cümle cümle izah eder misiniz?
"Şu kâinatın sahib ve mutasarrıfı elbette bilerek yapıyor ve hikmetle tasarruf ediyor ve her tarafı görerek tedvir ediyor ve her şey'i bilerek, görerek terbiye ediyor ve herşeyde görünen hikmetleri, gayeleri, faideleri irade ederek tedvir ediyor. Madem yapan bilir; elbette bilen konuşur. Madem konuşacak, elbette zîşuur ve zîfikir ve konuşmasını bilenlerle konuşacak. Madem zîfikirle konuşacak, elbette zîşuurun içinde en cem'iyetli ve şuuru küllî olan insan nev'i ile konuşacaktır." (Zülfikar, 226) Bu metnin izahını yapar mısınız?
Kader ve kudret kelimeleri aynı kökten mi geliyor? Aynı kökten geliyorsa, o zaman nasıl ilmî olabiliyor? Bu iki kavramı birbirinden farklarıyla birlikte izah eder misiniz?
Kader nedir? Kadere imanı nasıl anlamalıyız? Kaderi kabul etmeyenlere nasıl ispat edebiliriz? Kader hakkında tereddüt ve şüphesi olanlara Risale-i Nur'dan hangi kısımları okumak gerekir? İzah eder misiniz?
Risale-i Nur'un, iman ve Kur'an hakikatlerini anlatım tarzı için Kur'ani bir üslubu ve metodu takip ettiği söyleniyor. Bunu nasıl anlamalıyız? Hangi üslup ve metotlardır bunlar?
Hazreti Peygamber'e (sav) inanmayan birisine ne gibi risalet delilleri sunabiliriz?
Başımıza gelen musîbetlerin insana kazandırdığı şeyler nelerdir? Ne Hikmetleri Vardır? Ayet, hadis ve Risale-i Nur merkezli izah eder misiniz?
İcad-ı ilahide şer ve çirkinlik yoktur ne demektir?
“Arkadaş! Nefiste öyle dehşetli bir nokta ve açılmaz bir ukde var ki, zıdları birbirinden tevlid eder. Ve aleyhte olan her bir şeyi lehte zanneder. Meselâ güneşin eli sana yetişir, ziyasıyla başını okşar. Fakat senin elin ona yetişemez ve senin keyfin üzerine hareket etmez. Demek şemsin sana karşı iki ciheti vardır: Biri kurb, diğeri bu'd. Eğer senin ondan baîd olduğun cihetle "O bana tesir edemez" ve onun sana karib olduğu cihetle "Ona tesir edebilirim" desen, cehlini ilân etmiş olursun.” Burada asıl anlatılmak istenen nedir? Güneşin bize yakın bizim ondan uzak olduğumuzu anlıyorum fakat buradaki misalde uzaklık ve yakınlık kavramlarıyla ne anlatılmak isteniyor? Ayrıca paragrafı da bir bütünlük içinde izah eder misiniz? Burada nasıl bir psikoloji ile karşı karşıyayız acaba...


Elhamdülillah, uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığımız Hayrat Risale-i Nur mobil uygulaması nihayet sizlerle buluştu. Artık Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî'nin eşsiz külliyatı cebinizde taşıyacağınız bir kütüphane hâline geliyor.

Bediüzzaman, 1928 inkılâbı sonrası Kur'ân harflerine sadık kalarak Risaleleri el yazısı ve teksirle çoğaltmış; matbada Latin harfli baskıyı yalnızca zaruret ölçüsünde kabul etmiştir.

Bediüzzaman Said Nursî, medrese tahsilini henüz 14 yaşında tamamlayıp hem dinî hem fenî ilimlerde derinleşen, sürgün ve hapis yıllarında 130 risaleden oluşan Risale-i Nur Külliyatı'nı kaleme alarak asrın müceddidi sayılan büyük bir İslâm âlimidir.
