Televizyon, cazibesiyle insanı ekran karşısına alan güçlü bir araçtır. Ne var ki ölçüsüz kullanıldığında zaman kaybından ahlâkî tahribata, psikolojik, fizyolojik hastalıklara kadar sayısız olumsuzluğa kapı aralar. Burada televizyon izlemenin manevi zararlarını şöyle sıralayabiliriz:
Mânevî-Ahlâkî Tahribat
• Aile, ahlak ve cinsiyet, milliyet kavramları bir çok platformda planlı şekilde üretilen içeriklerle yok edilmektedir. Aile yapısı, ahlaki değerler, cinsiyet ve milliyetin yok edildiği küresel çetelere hizmet etmektedir.
• Çıplaklık, müstehcenlik, fuhşiyat ve gayr-i meşrû sahneler “harama bakış” hükmüne girer; kalpte günaha meyli ve gafleti artırır.
• Zamanı lüzumsuz meşgul ederek ibadet, ilim ve tefekküre karşı gaflet hâli doğurur.
• Mahremiyete aykırı veya şehevî sahneler kalpte fitne uyandırıp hayâyı zedeler.
• Şiddet, batıl ideolojiler ve olumsuz rol modelleri merhamet, edep ve sâbit değerleri yıpratır.
• Reklam ve tüketim telkinleri hırsı, israfı ve dünyevîleşmeyi körükler.
• Propaganda mahiyetli yayınlar bâtıl fikir ve inançla ilgili şüpheleri zihinlere yerleştirir.
• Aile içi konuşma ve muhabbeti azaltır; ferdî muhasebe, kitap okuma ve sohbet kültürünü söndürür.
• Sürekli eğlence arayışı nefsin hevâsını kuvvetlendirip ciddi hayata karşı rehavet verir.
• Çocuk ve gençlerde sahte kahramanlık, moda ve eğlenceyi hayatın gâyesi görme alışkanlığı oluşturur.
• Bitip tükenmeyen eğlence akışı, zikir ve tefekkür iklimini dağıtarak âhiret şuurunu köreltir.
• Lüks, ihtişam ve gösteriş, kanaati zayıflatır; hırs ve israfı körükler.
• Kainatın güzel yüzünü çirkin gösteren, yüksek hisleri öldüren zararlı yayınlar bu asrın en büyük felâketidir.
Psikolojik Manevî Etkiler
• Hızlı görüntü-ses bombardımanı dikkat süresini kısaltır; özellikle çocuklarda Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite eğilimini besler.
• Şiddet içerikleri empatiyi köreltip saldırganlık eşiğini düşürür; kimi zaman ekrandaki sahneler gerçek hayatta taklit edilir.
• “İdeal beden” ve kusursuz hayat algısı, öz-saygıyı yaralar; beden memnuniyetsizliği ve depresif eğilimleri tetikler.
Sosyal ve Ailevî Yansımalar
• Herkesin gözü ekranla meşgulken aile içi iletişim zayıflar; evde fizikî beraberlik, ruhî yalnızlığa dönüşür.
• Çocuklar rol-model ihtiyacını sanal karakterlerle doldurur; değer aktarımında kopukluk oluşur.
• Tüketim, şiddet ve cinsellik normlarını yeniden tanımlayarak toplumsal huzuru örseler.
Manevî Alanı Etkileyen Bilişsel-Eğitsel Kayıplar
• Pasif izleme, okumaya ve aktif öğrenmeye ayrılacak vakti törpüler; akademik başarıyı geriletir.
• Hızlı kurgu ve sık sahne değişimi, sabırsızlık hissini besler; derinlikli düşünme ve problem çözme kabiliyetini zayıflatır.
Bu kadar bilgi genel olarak yeterlidir. Daha detaylı bilği özel ihtisas merkezlerinden alınabilir.
Sonuç olarak televizyon, bilinçli kullanılmadığında iman, ahlâk ve ibadet hayatından aile huzuruna, insan psikolojine kadar geniş bir yelpazede olumsuz tesirler doğurur. Ölçülü seyir, içerik filtresi ve “ekransız vakit” planlaması bu riskleri asgarîye indirmenin en temel şartlarıdır.

