Soru

"Bir hükmün hikmeti ayrıdır, illeti ayrıdır. Hikmet ve maslahat ise, tercîhe sebebdir. Îcâda medâr değildir. İllet ise vücûduna medârdır. Meselâ, seferde namaz kasredilir, iki rek‘at kılınır. Şu ruhsat-ı şer‘iyenin illeti seferdir. Hikmeti ise meşakkattir. Sefer bulunsa, meşakkat hiç olmasa da, namaz kasredilir. Çünkü illet var. Fakat sefer bulunmasa, yüz meşakkat bulunsa, namazın kasredilmesine illet olamaz. İşte şu hakîkatin aksine olarak şu zamanın nazarı ise, maslahat ve hikmeti illet yerine ikāme edip ona göre hükmediyor. Elbette böyle ictihâd arziyedir. Semâvî değildir."

27. Söz İctihat Risalesinde geçen şu cümleleri izah eder misiniz? Özellikle "Bir hükmün hikmeti ayrıdır, illeti ayrıdır" hükmünü misallerle açıklar mısınız?

Tarih: 28.02.2025 16:05:48

Cevap

İllet Nedir?

Bulunduğu yerde değişiklik yapan durum; hükmü gösteren veya gerekli kılan yahut hükmün kendisine bağlandığı durum, vasıf, mana, gerekçe şeklinde anlamları vardır.  İllet, nesne ve olayların vücuda gelmesini sağlayan ve o olay ve nesnenin dışında olan etki edici sebebe denir. Bediüzzaman Hazretleri illet kavramını her hükmü meydana getiren, sınırı ve miktarı belli olan sebep anlamında kullanmaktadır.

Hikmet Nedir?

Hikmet, ilahî sıfat olarak kullanıldığında: Cenabı Hakk’ın ezelî ilmi ile varlığın her şeyini bilmesi ve ahkâm ve nizam ile yerli yerinde yaratması demektir. Bediüzzaman Hazretlerine göre hikmet, aklın hakkı hak bilip ona uyması ve batılı batıl bilip ondan sakınmasına denir. Ona göre hikmet, kâinattaki mükemmel nizamın kaynağıdır.  

Hikmet burada kullanıldığı anlam ile Allah’ın bazı hükümleri, emirleri, yasakları arkasına koyduğu güzellikler, faydalar, maslahatlar, mantıkî maksatlar diyebiliriz. Bu bilgileri verdikten sonra bahsettiğiniz yerin daha iyi anlaşılması için paragrafın tamamını izah edelim;

"Bir hükmün hikmeti ayrıdır, illeti ayrıdır. Hikmet ve maslahat ise, tercîhe sebebdir. Îcâda medâr değildir. İllet ise vücûduna medârdır."

Bir şer'î hükmün ortaya çıkma sebebi olan illet ile, o hükmün arkasında yatan hikmet, maslahat ve faydalar birbirinden farklıdır. Hikmet, maslahat, fayda bir hükmün tercih edilmesinde sebeptir. Ama hükmün ortaya çıkmasına asıl sebep, hikmetler ve faydalar değildir. Dolayısıyla bir şeyin hikmetli ve faydalı olması, onu bir hükmün sebebi yapmaz. Yalnızca hikmet ve maslahat onun tercih edilmesine yardımcı ve sebep olur. İllet ise bir hükmün varlık sebebidir. Yani bir hükmün şer’an geçerli olabilmesi için o illetin bulunması gerekir.

"Meselâ, seferde namaz kasredilir, iki rek‘at kılınır. Şu ruhsat-ı şer‘iyenin illeti seferdir. Hikmeti ise meşakkattir. Sefer bulunsa, meşakkat hiç olmasa da, namaz kasredilir. Çünkü illet var. Fakat sefer bulunmasa, yüz meşakkat bulunsa, namazın kasredilmesine illet olamaz."

Meselâ, yolculukta seferî olan bir kişi, dört rekâtlı farz namazları iki rekât olarak kılar.  Bu, İslâm’ın getirdiği bir kolaylıktır yani ruhsattır. Bu ruhtasın oluşmasına sebep olan şey yani illeti, meşakkat/zorluk değil, seferdir. Bu hükmün hikmeti, ardındaki faydası ise, yolculuğun genellikle zor ve zahmetli olmasıdır. Bir kişi yolculuk halindeyse, hiçbir yorgunluk veya zorluk çekmese bile, namazını kısaltabilir. Çünkü seferîlik var olduğu sürece, namazın kısaltılması için başka bir sebebe gerek yoktur. Bir kişi yolculukta değilse, çok büyük zorluklar ve meşakkatler çekse bile, bu durum namazını kısaltmasına sebep olamaz. Çünkü namazın kısaltılmasının illeti meşakkat değil, yolculuktur.

"İşte şu hakîkatin aksine olarak şu zamanın nazarı ise, maslahat ve hikmeti illet yerine ikāme edip ona göre hükmediyor. Elbette böyle ictihâd arziyedir. Semâvî değildir."[1]

Günümüzde ise bu anlatılanlarına aksine illeti değil, hikmeti esas alarak hüküm verilmeye çalışılıyor. Yani, hükmün arkasındaki faydaya, hikmet ve maslahata bakarak yeni hükümler koymaya çalışıyorlar. Hâlbuki İslâmiyett'e bir hüküm ancak illet ile sabit olur, hikmetle değil. Bu şekilde yapılan içtihatlar, dünyevîdir, yani Allah’ın vahyine, şer’î esaslara değil insanın aklına dayanır. Bu yüzden semavî değildir.


[1] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 157


Yorum Yap

Yorumlar