Bir kısım insanların tüm peygamberler eşittir diyerek zihinlerine bulandırmasına cevab yazabilirmisiniz?
Bir vaiz nasihat ederken Bakara suresinin 285. ayeti kerimesini "Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene îmân etti, mü’minler de! Hepsi Allah’a, meleklerine, kitablarına ve peygamberlerine: “Peygamberlerinden hiçbirinin arasında ayırım yapmayız” diye îmân ettiler ve şöyle dediler: “İşittik ve itâat ettik! Rabbimiz! Mağfiretini dileriz; dönüş(ümüz) ancak sanadır!" tefsir ederken Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ile Hz. İsa (a.s.) arasında hiçbir farklılık, üstünlük yoktur diye tefsir etti. Peygamberler eşit midir?
Peygamberimizin(s.a.v) eşref-i mahlukat olduğuna dair delilleri belirtirmisiniz?
1. Peygamberlik ve Dereceleri
Kur’ân-ı Kerim hiçbir peygamber ayırt etmeksizin bütün peygamberlere imanı farz kılmıştır. Bu konuda iki âyet şöyledir: “(Peygamber ve mü’minler) hepsi Allah’a, meleklerine, kitablarına ve peygamberlerine “Allah’ın peygamberlerinin hiçbirisinin arasında ayırım yapmayız.” diye îmân ettiler.” (Bakara, 284)
“(Biz, peygamberlerden) bir kısmına îmân eder, bir kısmını inkâr ederiz.” diyenler ve böylece bunun (îmân ile küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir.” (Nisa, 150, 151)
Her ne kadar peygamberler, peygamber olma konusunda eşit iseler de aralarında fazilet yönünden derece farkı vardır. Bu konuda iki âyet şöyledir:
“Gerçekten biz, peygamberlerin bir kısmını, diğerlerinden üstün kıldık.” (Isra, 55)
“O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah, onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir.” (Bakara, 253)
Peygamberler içinde ülü’l-azm peygamberler, peygamberlerin en üstünleridir.
2. Ülü’l-Azm Peygamberler
Ülü’l-azm; azim sahipleri, zorluklara karşı sabır ve sebat edenler manasına gelir. Ülü’l-azm peygamberler ise vazifelerini yerine getirirken karşılaştıkları zorluklara karşı yılgınlık göstermeden fevkalade bir direnç ve sabır gösteren peygamberler manasına gelir. Ahkaf Suresi’nin 35. Ayeti’nde “Resullerden ülül azim sahiplerinin sabrettikleri gibi sen de (karşılaştığın zorluklara) sabret!” buyrulur.
Âlimlerin ekseriyeti, bu ayette kastedilenlerin peygamberlerin büyükleri olduğunu, peygamberler içinden zorluklara karşı gösterdikleri azimlerinin üstünlüğü ile mümtaz olan bir kısmın, yani şeriat sahibi olup onun kuruluş ve yerleşmesinde çok çalışan ve onun meşakkatlerine ve hasımlarının düşmanlıklarına tahammül ederek sabreden şerefli peygamberler olduğunu söylemişlerdir.[1]
***
Âlimler başta Peygamberimiz olmak üzere İbrahim, Nuh, Musa ve İsa aleyhisselamların ülü’l-azm ve en üstün peygamberler olduklarını söylemişlerdir. Buna iki ayeti delil olarak göstermişlerdir:
"O, dini doğru uygulayın, onda ayrılığa düşmeyin, diye hem Nuh'a tavsiye ettiğini hem sana vahyeylediğimizi hem İbrahim’e, Musa’ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi sizin için de şeriat kıldı." (Şûra, 13).
"Hatırla o zamanı ki biz peygamberlerden misaklarını almıştık. Senden de Nuh'tan da İbrahim'den de Musa ile Meryem oğlu İsa'dan da" (Ahzab, 7).[2]
3. Peygamberimiz (s.a.v) En Büyük Peygamberdir
Ülü’l-azm peygamberler bütün peygamberlerin en üstünleridir. Onlar içinde ise en büyük peygamber, Peygamberimiz (s.a.v)’dir. Âlimler buna dair bazı deliller zikretmişlerdir. Onlardan bazıları şöyledir:
1. Kur’ân’da “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107) buyrulur. O âlemlere rahmet olunca bütün âlemlerden üstün olması gerekir. Diğer peygamberler de bu âlemlere dahildirler.
2. Bütün peygamberler kendi kavimlerine, Peygamberimiz ise, bütün insanlık âlemine gönderilmiştir. Kur’ân’da “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik.” (Sebe, 28), “De ki: Ey insanlar! Ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim” (A’raf, 158). buyrulur. Onun risaleti umumi olduğu için mertebesi de daha yüksektir.
3. Bütün peygamberlerin peygamberliği belli bir zamanı kapsar. Peygamberimiz (s.a.v)’in peygamberliği ise kıyamete kadar devam edecektir. Onun şeriatı kendisinden önceki bütün peygamberlerin şeriatlarını neshetmiş, hükümlerini kaldırmıştır.
4. Miraç mucizesi yalnızca ona ihsan edilmiş ve O, Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlere imam olmuş, namaz kıldırmıştır. Bütün peygamberlere imam olması O’nun büyüklüğünü gösterir.
5. Sahih bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v) “Ben kıyamet gününde Âdemoğullarının efendisiyim.(…) Bütün peygamberler benim sancağım altında olacaklar.” Buyurmuştur[3]. Bu hadis açıkça onun bütün peygamberlerin üstünü olduğunu gösterir.
6. Ümmet-i Muhammed hakkında Kur’ân’da “Sizler insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.” (Ali İmran, 110) buyrulur. Ümmet-i Muhammed ümmetlerin en hayırlısı olursa bu ümmetin peygamberi de bütün peygamberlerin en üstünü olur.
[1] Bazı alimler ayette geçen “Ülü’l-azm peygamberler” ifadesini ayrım yapmaksızın “Bütün peygamberler ülül azimdirler, burada kastedilen senden önceki bütün peygamberler gibi sabret!” demektir demişlerdir. Bkz, Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini, Azim D, c, 7, s, 120[2] Bkz, Aliyyül Kari, Fıkh-ı Ekber Şerhi, s,[3] Tirmizi, Tefsirül Kur’an, hn, 3073 / Müsned-i Ahmed, c, 1, s, 281, 295. (Kontrol et)
Ayrıca şu yazımıza da bakabilirsiniz.
/soru-cevap/sen-olmasaydin-ey-habibim-alemleri-yaratmazdim