20. Mektub'da geçen şu cümleyi izah eder misinzi? Burada kastetilen hayat, varlıkların hayatı mıdır yoksa Allah'ın hayatı mı?
“Evet, bir hayat ki, onun bir lem‘a cilvesi, ma‘rûz-u fenâ ve zevâl olan eşyâ-yı kesîreye bir vahdet verip bekāya mazhar eder ve dağılmaktan kurtarır. Ve vücûdunu muhâfaza eder ve bir nevi‘ bekāya mazhar eder. Yani hayat, kesrete bir vahdet verir, ibkā eder. Hayat gitse, dağılır, fenâya gider.”[1]
Öncelikle ilgili kısmı kısaca izah edip ardından sorunuza cevap vereceğiz.
“Evet, bir hayat ki, onun bir lem‘a cilvesi...”
Buradaki hayat tabiri ile vurgulanan, mutlak ve ezelî hayat sahibi olan Allah'ın (Vacibü’l-Vücûd) hayatıdır. Bu hayatın bir "lem‘ası" yani bir parıltısı, bir cilvesi ise mahlûkattaki (yaratılmışlardaki) hayattır.
“...ma‘rûz-u fenâ ve zevâl olan eşyâ-yı kesîreye bir vahdet verip bekāya mazhar eder ve dağılmaktan kurtarır. Ve vücûdunu muhâfaza eder ve bir nevi‘ bekāya mazhar eder.”
Normalde faniliğe (yok olmaya) ve zevale (sönmeye) mahkûm olan varlıklar, hayat sayesinde bir birlik kazanır, bir bütünlüğü taşır ve bir nevi bekaya (kalıcılığa) erişir.
Mesela; bir insanın bedeni milyarlarca hücreden oluşur. Hücreler cansız parçacıklar olsaydı, bir araya gelseler bile bunu devam ettirerek insanın vücudunu oluşturmaz ve dağıldırdılar. Hayat onlara girince, bu dağınık parçalar birleşir, anlamlı bir bütün (insan) olur. Böylece hayat, varlığı muhafaza eder ve bir yönüyle bekanın anahtarı gibidir.
“Yani hayat, kesrete bir vahdet verir, ibkā eder. Hayat gitse, dağılır, fenâya gider.”
Hayat; dağınık, çok parçalı varlıkları bir arada tutar, onlara birlik kazandırır ve onların varlıklarını devam ettirir. Fakat hayat giderse, o birlik dağılır, ölümle birlikte çözülme başlar, varlıklar fenaya gider.
Sorunuzdaki "hayat gitse dağılır, fenaya gider" cümlesinde kastedilen; yaratılmış varlıklara verilen hayat anlamındadır. Yani Allah’ın kendi zatındaki ezelî ve ebedî hayatından bir cilve (yansıma) olarak mahlûkata ihsan ettiği yaratılmışların hayatı kastedilmektedir.
Cansız bir taş, moleküllerden oluşur ama bu moleküllerin her biri diğeri için bir anlam ifade etmez. Çünkü aralarında hayat bağı yoktur. Kırılıp dağılmaları durumunda aynı taş daha küçük bir taş parçası olmuş olur. Fakat bir insan, milyarlarca hücrenin bir araya gelmesiyle ve hayat sahibi olmasıyla anlamlı bir varlıktır. Bu hücreler hayat sayesinde organize olur, sistem oluşturur, bütünlük kazanır. Kalp atar, beyin düşünür, el tutar. Bu insanın vücudundan hayat çıkarsa artık orada bulunan bütün moleküller dağılır gider. Moleküller yok olmaz ama artık insan olma özelliği taşımaz.
Yani hayat, dağınık unsurları bir araya getirip tek bir varlık haline sokar. Ama o hayat çekilirse (yani ölüm gelirse), bu bütünlük çözülür. Hücreler çalışmayı bırakır, dağılır. Vücut çözülmeye başlar. Ve sonuçta, fenâ (yokluk) ve zeval (çözülme, dağılma) gelir.
Özetle; Buradaki "hayat", mahlûkata verilen hayattır. Bu hayat, Allah’ın sonsuz hayat sıfatının (Hay isminin) bir tecellisidir. Bu tecelli, kesret içinde bir vahdeti ve düzeni sağlar. Hayat gidince, kesret tekrar dağılır ve varlık fenaya gider.
Ayrıca lütfen bakınız:
https://risale.online/soru-cevap/atomlarda-ilim-irade-hayat
https://risale.online/soru-cevap/ismi-azam-2
[1] Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat Mecmuası, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2013, C. 1, S.39