Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
Said kendi söylüyor:
Abdulkadir Geylani Hazretlerinin beş satırlık kasîdesinde hitap edip konuştuğu zatın vasıfları, birebir Bediüzzaman Hazretleri ile örtüşüyor ve beytinin son satırında “Said” ismini açıkça zikrediyor. Diğer isim ve lakapları da bu beyitlerde çıkmakla beraber Hz. Gavs (ks), Üstadın hayatının önemli noktalarına da tam tarihiyle işaret ediyor.
Üstad Bediüzzaman bu kısımda, Hz. Gavs’ın (ks) hem kendisine ve talebelerine hem de bu asırdaki Kur’ân hizmetine dair sırlı ve müjdeli işaretleri içinde barındıran beş cümlelik kasîdesini ne maksatla şerh ve izah ettiğini açıklamaktadır.
Hazret-i Şeyh-i Geylânî,(ks) hizmet-i Kur’âniyeye nazar-ı dikkati celb etmek ve o hizmet-i Kur’âniye âhirzamanda dağ gibi büyük bir hâdise olduğuna işaret etmek için, -şu hizmette isti‘dâd ve liyâkatimin pek fevkinde bulunması ve fedâkâr çalışkan kardeşlerimle çalıştığımıza, fazîlet noktasından değil de, belki sebkatiyet noktasından- kerâmetkârâne ismimi bir derece göstermesi, beni epey zamandan beri düşündürüyordu. “Acaba bunun izhârında ma‘nevî bir zarar bana terettüb eder mi? Bir gurur, bir hodfurûşluk getirir mi?” diye sekiz on senedir üzerinde tevakkuf ettim. [1]
Üstad Bediüzzaman bu ifadeleriyle, uzun zamandır zihnini meşgul eden bir endişesini hatta bir korkusunu dile getirmektedir. O da şudur ki; Abdulkadir Geylani Hazretleri, Allah’ın bildirmesi ve göstermesiyle sekiz yüz sene öncesinden bu asra bakarak bu zamandaki Kur’ân hizmetini yani Risale-i Nur davasını görmüş ve detaylı bir şekilde haber vermiştir. Hz. Gavs’ın (ks) kerametiyle Risale-i Nur hizmetinden ve Hz. Üstad’dan haber vermesinin sebebi ise şudur:
Dünya yaratıldığından bugüne kadar en dehşetli bir asır olan bu ahir zamanda, tüm nazarları ve dikkatleri, Kur’ân’a ve imana hizmeti asıl gaye edinen ve dağlar büyüklüğünde ehemmiyetli bir hadise olan Kur’ân hizmetine (Risale-i Nur davasına) dikkatleri çekmek içindir.
Bu şerefli Kur’ân hizmetini yalnız başına yapmayıp pek çok fedakâr ve çalışkan talebesiyle birlikte yaptığını ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, Şeyh Geylani’nin (ks) kerametiyle açıkça kendi ismini haber vermesini ise şöyle değerlendirmektedir: Hz. Üstad bu kutsi hizmette Şeyh Geylani (ks) tarafından layık olmadığı ve hak etmediği bir mevkiye konulduğunu ve talebelerinden fazilet ve şeref noktasından bir üstünlüğü olmadığını düşünmektedir.