Bazı sitelerde maddenin hayal olduğunu zihnimizin dışında madde olmadığı anlatılıyor, herşey beynimizde deniliyor. Böyle midir?
Allah’u Teâlâ’nın isimleri ve sıfatları hakikattir. Kaniatta görünen bu eserlerin mükemmelliği sırasıyla fiilin mükemmelliğine, fiil de failin, fail isimlerin, isimler sıfatların, sıfatlar şuunatın, şuunatın zat-ı ilahiyenin mükemmelliğine işarettir. Bu hakikatler birbirine işaret ederek bizi en büyük bir hakikat olan Allah’a ulaştırır. Bu isimler nasıl birer hakikat ise elbette onların birer tecellisi olan eşya ve madde dahi gerçektir, hariçte bir vücudu vardır. Allah (c.c) bu kainatı bir hayal ürünü olarak değil gerçekliği olan bir hal üzere yaratmıştır. Evet Allah’ın (c.c) vücuduna ve varlığına göre tüm vücutlar ve varlıklar hiç hükmünde ve zayıf birer görüntü olarak görünebilir. Fakat bu onların olmadığı manasında değil sadece Allah (c.c) ile kıyaslandığında ortaya çıkan bir algıdır.
Tüm İslam alimleri Allah’ın kudret sıfatı ile eşyayı yarattığını ve bu eşyanın ahvalini ilmi ile bildiğini gördüğünü kabul etmektedirler. Bu çevremizde gördüğümüz birçok eşyanın hakikatinin olduğuna bir delildir.
Allah’ın “musavvir” ismi ile eşyaya şekil verir. “İlmi” ile onun neye ihtiyacı olduğunu bilir. Kudreti ile tüm bunları idare eder. Tüm bunlar hayali olamaz. Bunların bir hakikati ve gerçekliği vardır. Tüm bu olayları hayal ürünü olarak görmek haşa Allah’ın birçok esma ve sıfatının noksaniyetine kadar götürür.
Allah (c.c) insanları, kendisine (isim ve sıfatlarına) ayine olacak şekilde yaratmış ve ona yerleştirdiği kabiliyet ve yeteneklerin parlaması ve ortaya çıkması için onu bu dünyaya göndermiş ve çeşitli imtihanlara muhatap kılmıştır. Bu kadar yüksek hakikatlerin ortaya çıkması için elbet te imtihan dünyasını ve ortaya çıkması planlanan neticelerin de gerçek olması gerekmektedir. Eğer tüm bu olaylar, imtihanlar, planlar, amaç ve gayeler bir hayal ürünü olacaksa haşa bunlar da abes boş ve anlamsız olurdu. Aynı zamanda bu kadar amaç ve gayenin bir neticesi olarak da ebedi hayat da boş ve anlamsız olacaktı. Allah da abes iş yapmaz.
Bazı büyük zatların (çok az sayıda) maddenin varlığını hayalden ibaret görme durumları ise onların manevi bir istiğrak ve cezbe halinde iken söyledikleri birkaç sözden ibarettir. Bunlar ise şatahattır ve mazur görülebilir. Yoksa uyanık iken cezbe halinde olmadan böyle sözler sarf etmek çok tehlikelidir.