Soru

Akla Zıt Gibi Görünen Sahih Hadisler Karşısında Takınılacak Tavır

Peygamberimiz’in (asm) bütün hadislerinde tüm insanlık için rehber olacak nurlu reçeteler buluyoruz. Fakat bazen nadirattan olarak ilk bakışta insana garip görünen ve aklın tam kavrayamadığı hadislerle de karşılaşıyoruz. Üstelik bu hadislerin sahih ve muteber hadis kitaplarında geçtiği ve büyük hadis imamlarının onları sağlam hadislerden olarak kabul ettiğini görüyoruz. Bu durumda bir Müslüman olarak nasıl bir yol izlememiz gerekir? Çünkü bazı Müslümanların bu gibi hadislerle karşılaştıklarında “Peygamberimiz böyle bir şey söylemez” diyerek o hadisi inkâr ettiklerini görüyoruz.

Tarih: 29.05.2008 00:00:00
Okunma: 4604

Cevap

Dinimizin Kur’an’dan sonra ikinci ana kaynağı Peygamberimiz’in (asm) hadisleridir. Bir Müslüman’ın hadis olduğu, hadis âlimlerince kabul edilen bir sözü sırf kendi aklına sığıştıramadığı için inkâr etmesi Müslümanlıkla asla bağdaşmayan bir davranıştır. Her insanın farklı anlayış seviyesine sahip olduğunu dikkate alırsak, aklı Kur’an ve sünnetten öne aldığımız takdirde herkesin ayrı bir dine inanması gibi tamamen saçma bir durum ortaya çıkardı. Doğrusu, ne Kur’an’da ne de hadiste gerçekten akla ters bir şey bulunması asla mümkün değildir. Çünkü bir şeyin gerçekten akla ters olması, gerçekte olmayan yanlış bir şey olması anlamına gelir. Allah’ın son hak dini olan İslam böyle bir kusurdan hadsiz derecede uzaktır. Çünkü Allah onu koruyacağını vaat etmiştir.

Müslüman’a düşen görev Kur’an ve sünnete, yani hadislere öncelik vermektir. Önce onların doğruluğunu şüphesiz olarak kabul edip, daha sonra aklıyla anlamaya çalışması gerekir. Eğer kendi aklıyla anlayamadıysa, tefsir ve hadis kitaplarına müracaat ederek işin hakikatini öğrenebilir. Eğer bunlarda da aradığını bulamadıysa yine de sarsılmayıp “ben bilemesem de vardır bir izahı” demelidir. Üstad Bediüzzaman bu gibi hadisleri nasıl anlamak gerektiğine dair yazdığı 24. Sözün 3. Dalında şöyle der: “Aklın hilaf-ı hakikat (gerçek dışı) gördüğü bir hadîsin inkârına kalkışma. "Ya bir tefsiri, ya bir tevili, ya bir tabiri vardır" de, ilişme.” Böyle hadislere bir misal olarak; birgün Peygamberimiz’in huzurunda derin bir gürültü iştilmişti. Buyurdu ki, “Yetmiş senedir yuvarlanmakta olan bir taş şu an cehennemin dibine düştü.” Bir müddet sonra birisi gelerek yetmiş yaşındaki meşhur bir münafığın öldüğü haberini getirdi. Böylelikle Peygamber Efendimiz’in (asm) mecaz yoluyla verdiği bir haberin sırrı anlaşılmış oldu. İşte ilk bakışta akla ters gibi görünen bütün hadislerde böyle bir izah yolu vardır. Ehil olanlar bu izahları yapmışlardır. (Bkz. Sözler, 24. Söz, 3. Dal)


Yorum Yap

Yorumlar