kategorisindeki sorular

Kur'an-ı Kerim 23 Yılda nâzil olmuştur. Ancak Yirmi Beşinci Sözün İkinci Şulesinin Birinci nurunda "İşte o Kur'ân-ı Mübîn, yirmi senede.... nüzûl ettiği.." gibi bir cümle geçiyor. Hatta bir dahaki cümlede de yirmi sene denmekte. Bir ihtilaf yok mu?
Zâlim erkeklerinin şerlerinden ve tahak­kümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, za‘fiyetten ve aczden gelen başka bir nev‘de riyâkârlığa giriyorlar. Yukarıdaki kısmı açıklar mısınız?
Cümlesinin makam-ı ebcedîsi olan bin iki yüz yirmi ikiye kadar, o fütûhât-ı Kur’âniye ve nusret-i dîniye devam edeceğine ve ondan sonra bir derece tevakkuf ve tedennî başlayacağına tevâfukla işaret eder. Burada üstadımızın bin iki yüz yirmi ikideki gerilemeden kastı nedir? 
Kırâat-i seb‘a, vücûh-u seb‘a ve mu‘cizât-ı seb‘a ve hakāik-i seb‘a ve erkân-ı seb‘a tabirlerine açıklık getirirmisiniz?
Hiç-ender-hiçim, fakat bu mevcudatı birden isterim ne demektir?
"Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilat ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilata geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilatında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor,
Haşiye: “Hadîsin nassıyla "O şuhud, bütün lezaiz-i Cennet'in o derece fevkindedir ki, onları unutturur. Ve şuhuddan sonra ehl-i şuhudun hüsn-ü cemali o derece fazlalaşır ki; döndükleri vakit, saraylarındaki aileleri çok dikkat ile zor ile onları tanıyabilirler." hadîste vârid olmuştur.” (32. Söz) Yukardaki ifadede saraylarındaki aileleri diye kastedilenler kimlerdir? Eğer hanımlar ise onlar için
Kat‘iyen bil ki, dinsizlik cihetiyle senin bu koca dünyan; bu saatten evvel ve bu dakikadan sonra, bil’umûm senin bu kâi­nâtın ve mâzî ve müstakbelin ve geçmiş nev‘in ve cinsin ve gelecek mahlûklar ve nesiller ve gitmiş dünyalar ve milletler ve gelen insanlar ve tâifeler tamamen ma‘dûm ve ölüdürler. İşte insaniyet ve akıl cihetiyle alâkadâr olduğun kâinâtlar, mü­te­mâdi­yen senin dalâletin sûretiy
Bediüzzaman, yokluk cehennemden daha kötü, yok olmayı cehenneme tercih etmeyin yani insan yok olmayı cehennemde de olsa istemeze getiriyor anladığım kadarıyla. Ama Allah ise Furkan suresi 13 te : "Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler" diyor . Tabi ayetin devamı da var : "(Kendilerine) “Bugün bir kere yok olma
Münazarat adlı eserde,"Sual: Dine zarar olmasın, ne olursa olsun?" Bu sualden maksat nedir, bilgi verir misiniz?