kategorisindeki sorular

İhlas ve tevekkül kavramlarını izah eder misiniz? Bir iş yaparken ihlası ve tevekkülü nasıl yapacağız? 
Vesvese Risalesi Birinci Vecih Birinci Yarada geçen şetm (sövme) ifadesi tam ne anlama gelmektedir? O cümleyi izah eder misiniz?
Üstadımız "Zalimler için yaşasın cehennem!" sözünü hangi olayda ve kim için söylemiştir?
Hocam biz biliyoruz ki bizim vazifemiz çalışıp tevekkül etmek. Netice de Rabbimizin vazifesidir. Fakat takıldığım bir nokta var. Ben acaba neticelere müdahale edip etmediğimi nerden anlayacağım? Yani durmam gereken sınır neresidir? Buradaki neticeye müdahale aynı konu üzerine defalarca ısrar etmek diretmek midir? Ya da başka bir şey mi? Bir yol haritası çizer misiniz bana? Tevekkülde sınırım ve öl
Kastamonu Lahikası'nda geçen; "Yerin korkudan titremesi ve hiddeti, neden Rus’a gelmiyor yalnız..?" cümlesini izah eder misiniz? 
Sikke-i Tadsik Mecmuasında 28. Lema'daki "Otuz iki sahîfeden ibâret olan o kasîdenin yalnız bir-iki yerinde bu zamanın mîlâdî tarihini gösterir. Zannederim ki öteki yerde dahi, bu zamandan bahsediyor. Daha tam anlayamadım. Hem başta Sûre-i İhlâs ile işaret edilen vefk-i müselles, bin üç yüz elli bir (m. 1935) eder." cümlesindeki "Sûre-i İhlâs ile işaret edilen vefk-i müselles" kısmını izah eder mi
Hak dinin İslâm olduğunu nereden biliyoruz? Muhataplarımıza İslâm'ın hak din olduğunu nasıl ispat edebiliriz? 
Ene ile Allah'ı nasıl bulabiliriz? Eneyi nasıl çalıştırmalıyız? Kısaca izah eder misiniz?
"Bir kelâmda, her fehme gelen şeylerde mütekellim muahaze olunmaz. Zira mesûk-u lehülkelâmdan başka mefhumlar irade ile deruhte eder. İrade etmezse, itab olunmaz. Fakat garaz ve maksada mutlaka zâmindir." "Fenn-i beyanda mukarrerdir: Sıdk ve kizb, mütekellimin kast ve garazının arkasında gidiyorlar. Demek maksut ve mesâk-ı kelâmda olan muâhaze ve tenkit, mütekellime aittir. Fakat 'kelâmın müstetbe
4. Şua'nın Birinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiyede geçen ''Bilhassa Kur’ân’a mensubiyeti ve kabûl-ü Nebevî ve inşâallâh marzî-i İlâhî cihetiyle bir ân-ı vücûdu ve nazar-ı Rabbânîye mazhariyeti, umum ehl-i dünyânın takdîrinden daha ziyâde kıymetdar bildim.'' Bu cümledeki "ân-ı vücûdu" ifadesinden ne anlamamız gerekiyor? Bu cümleyi Risale-i Nur penceresinden izah eder misiniz?