10. Söz Haşir Risalesi'nde geçen ilgili cümleyi, devamıyla birlikte izah eder misiniz?
İlgili metni parça parça izah etmeye çalışalım;
Ey şu risâleyi insaf ile mütâlaa eden kardeş! Deme, “Ne için bu Onuncu Söz’ü birden tamamıyla anlayamıyorum?” Ve tamam anlamadığın için sıkılma. Çünkü İbn-i Sînâ gibi bir dâhî-i hikmet اَلْحَشْرُ لَيْسَ عَلٰي مَقَاي۪يسَ عَقْلِيَّةٍ demiş. “Akıl bu yolda gidemez” diye hükmetmiştir. Hem bütün ulemâ-yı İslâm (Haşir bir mes’ele-i nakliyedir. Delili nakildir. Akıl ile ona gidilmez) diye müttefikan hükmettikleri halde, elbette o kadar derin ve ma‘nen pek yüksek bir yol birdenbire bir cadde-i umûmiye-i akliye hükmüne geçemez.
Bediüzzaman Hazretleri bu risaleyi okuyan ve mütalaâ eden kişiye Onuncu Söz’üm tamamını anlayamadığı takdirde üzülmemesi ve sıkılmaması gerektiğini ifade etmektedir. Çünkü İbn-i Sina gibi dahiler bile haşrin yani öldükten sonra yeniden dirilişin akıl ölçüleriyle anlaşılmayacağını belirtmiştir, haşir gibi derin bir mesele, sadece akıl yoluyla kavranamaz, demişlerdir. Ayrıca İslâm âlimleri de çok ince ve derin bir mesele olan haşrin akıl yoluyla değil, nakil yani sadece Kur’ân ve hadis ile anlaşılacağı konusunda hemfikir olmuş, ittifak etmişlerdir. “Haşir nakli bir meseledir, delili de ancak nakildir. Akıl ile ona gidilmez” demişlerdir. Onlar bu meselede böyle bir kanâât belirtirken elbetteki bu konunun akıl ile çok açık ve vâzıh bir şekilde birdenbire anlaşılması beklenemez.
Kur’ân-ı Hakîm’in feyziyle ve Hâlik-ı Rahîm’in rahmetiyle şu taklîdi kırılmış ve teslîmi bozulmuş asırda, o derin ve yüksek yolu şu derece ihsân ettiğinden, bin şükür etmeliyiz. Çünkü îmânımızın kurtulmasına kâfî gelir. Fehmettiğimiz mikdarına memnun olup, tekrar mütâlaa ile izdiyâdına çalışmalıyız.
Bediüzzaman Hazretlerine göre Kur’an’ın feyzi ve Allah’ın rahmeti ile, taklidin kırıldığı ve teslimiyetin zayıfladığı bu çağda, o derin ve yüksek hakikatlerin anlaşılabildiği şu risaleyi ihsân ettiği için Rabbimize çok şükretmek gerekmektedir. Yani, zamanın zorluklarına rağmen, hakikatlerin açıklanması büyük bir nimettir. Binaenaleyh şu derin hakikatler, anlaşıldığı kadarıyla imanımızı kurtarmaya yeterlidir. Bu sebeple akılla anlaşılamaz denilen bir meselede aklımızla idrak ettiğimiz ve anladığımız kadarından dahi memnun olmalı, bu risâle üzerinde tekrar tekrar düşünerek ve dikkatli araştırma, tetkikat ve incelemeler yaparak anlayışımızı daha da derinleştirmeli, araştırmalıyız.
Haşre akıl ile gidilmemesinin bir sırrı şudur ki: Haşr-i a‘zam, İsm-i A‘zam’ın tecellîsiyle olduğundan, Cenâb-ı Hakk’ın İsm-i A‘zam’ının ve her ismin a‘zamî mertebesindeki tecellîsiyle zâhir olan ef‘âl-i azîmeyi görmek ve göstermekle, haşr-i a‘zam, bahar gibi kolay isbat ve kat‘î iz‘ân ve tahkîkî îmân edilir. Şu Onuncu Söz’de feyz-i Kur’ân ile öyle görülüyor ve gösteriliyor. Yoksa akıl dar ve küçük düstûrlarıyla kendi başına kalsa, âciz kalır. Taklîde mecbûr olur."[1]
Bediüzzaman Hazretlerine göre haşre akıl yoluyla gidilmemesinin sebebi ise; Haşir, Allah’ın en büyük isminin (İsm-i Azam) tecellisi ile vucuda gelir. Bu sebeple ism-i a'zamın[2] ve her ismin en yüksek mertebedeki tecellisinin bir arada ortaya çıkmasıyla gerçekleşen fiilleri görmek ve göstermek gerekir. Eğer bu yöntem ile konuya yaklaşılırsa, haşrin gerçekliği, baharın kesinliği gibi açık, net ve kesin bir şekilde kabul edilir, tahkiki iman elde edilir. Onuncu Söz’ün takip ettiği metad ve usül budur. Eğer bu yol izlenmezse yani ism-i a'zam ve diğer isimlerin en yüksek düzeydeki tecellileri dikkate verilmezse, insan aklı dar bir bakış açısıyla sınırlı kalır ve bu durumda taklide yönelmekten başka bir seçeneği kalmaz.
İsm-i Â’zam ve tecellileri için bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/10huccet
https://risale.online/soru-cevap/isimlerin-tecellileri
https://risale.online/soru-cevap/ismi-azam-1
https://risale.online/soru-cevap/ismi-adl
[1] Bediüzzaman Said Nursi, Zülfikar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.5
[2] İsm-i A‘zam; Allah Teâlâ'nın bin bir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olan ismidir.