Kastamonu lahikasında: "Yalnız Ashâbü’l-Fîl yerinde, ashâbü’d-dünyâ gelir. Fîl kalkar, dünya gelir. (Hâşiye-1) 1: Bu ‘fîl’ lafzının kalkmasının sırrı; eski zamanda dehşetli bir fîl-i mahmûdun azametine ve heybetine dayanmışlar, hücum etmişler. Şimdi ise, dünya servetine ve malına dayanmışlar......"
fil lafzının kaldırılıp dünya lafzının harflerinin hesaplamasının vechi hikmeti ne olabilir?
Külliyatın başka yerlerinde de benzer örnekler mevcuttur. Mesela Kur’an’ın şebabetini yani tazeliğini anlatırken hazreti Üstad Zülfikar’da “ İkinci Cilve: Kur'anın şebabetidir. Her asırda taze nâzil oluyor gibi tazeliğini, gençliğini muhafaza ediyor. Evet Kur'an, bir hutbe-i ezeliye olarak umum asırlardaki umum tabakat-ı beşeriyeye birden hitab ettiği için öyle daimî bir şebabeti bulunmak lâzımdır. Hem de, öyle görülmüş ve görünüyor. Hattâ efkârca muhtelif ve istidadça mütebayin asırlardan her asra göre güya o asra mahsus gibi bakar, baktırır ve ders verir. Beşerin âsâr ve kanunları, beşer gibi ihtiyar oluyor, değişiyor, tebdil ediliyor. Fakat Kur'anın hükümleri ve kanunları, o kadar sabit ve rasihtir ki, asırlar geçtikçe daha ziyade kuvvetini gösteriyor. Evet, en ziyade kendine güvenen ve Kur'anın sözlerine karşı kulağını kapayan şu asr-ı hazır ve şu asrın ehl-i kitab insanları Kur'anın يَا اَهْلَ الْكِتَابِ يَا اَهْلَ الْكِتَابِ hitab-ı mürşidanesine o kadar muhtaçtır ki, güya o hitab doğrudan doğruya şu asra müteveccihtir ve يَا اَهْلَ الْكِتَابِ lafzı يَا اَهْلَ الْمَكْتَبِ manasını dahi tazammun eder. Bütün şiddetiyle, bütün tazeliğiyle, bütün şebabetiyle يَا اَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا اِلَى كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَ بَيْنَكُمْ sayhasını âlemin aktarına savuruyor.”(Zülfikar: 116-117) demektedir. Yani "ya ehlel kitap" yerine "ya ehlel mektep" tabirini kullanmaktadır. Bu durumu Kur'an'ın her asra nasıl baktığını izah için kullanmaktadır.
Kastamonu Lahikasındaki mezkur yere de baktığımızda Üstad hazretleri yine Kur’an’ın bu zamanımıza bakan bir numunesinden bahsetmektedir. O zamanlar filin gücüne dayanarak Kabe'ye hücum etmişler. Bu zamanda ise dünya servetine ve malına dayanarak insanlığı esaret altına almışlar. Yukarıdaki misalde olduğu gibi burada da “Fil” yerine “Dünya” tabirini kullanmış.
Cifir- Ebced hesabı ayetin kendi harfleriye yapılıyor. Fakat mananın tam oturması ve surenin bu zamana nasıl baktığının anlaşılması için Bediüzzaman hazretleri “fil” yerine “dünya” kelimesinin kullanılması gerektiğini ifade ediyor.