Mucizenin geniş tanımını, çeşitlerini ve birbirinden farklarını izah eder misiniz?
MUCİZENİN TANIMI
Mucize sözcüğü “acz” kökünden türemiştir. Mastarı “acz” olup bu kelime güç, kuvvet ve kudret kelimelerinin zıddıdır. Bir şeyde geride kalmak, aciz bırakmak, bir şeye güç yetirememek, güçsüzlük gibi anlamlara gelmektedir.[1] Mucize terim anlamı olarak; nübüvvet/peygamberlik iddiasında bulunan kişinin, peygamberliğini iddia ettikten sonra, iddiasının ve sözlerinin doğruluğuna hüccet olmak üzere, insan gücünün fevkinde ve doğa kurallarına aykırı olarak ortaya koyduğu aklî, hissî veya haberî delillere denilir.[2] İmam Maturidi ise mucizeyi şöyle tanımlamaktadır: “Mucize; Allah’ın insanı aciz bırakan bir eylemi olarak, tabiatın olağan akışını inkıtaa (kesintiye) uğratan ve peygamberin doğruluğunun delili olan hallerdir.”[3]
MUCİZENİN ÇEŞİTLERİ
Mucizelerin bu tür tasniflerinde kelamcıların farklı görüşler bildirdiği bilinmektedir. Buna göre bir kısım kelamcılar mucizeleri akli, hissi ve haberi olmak üzere üçlü tasnifle ele almışlardır.
A) Aklî Mucizeler
Aklî mucizeler insanların akıl yürütme kuvvetini devreye sokan ve akılları rasyonel kanıtlarla baş başa bırakan gerçeklerdir. Bu diğer mucize çeşitlerinden farklı olarak bir mekân ve zamanla sınırlı değildir. "Aklî" mucizeye bedel "manevi mucize" veya "bilgi mucizesi" sözcükleri de kullanılmaktadır.[4] Aklî mucize çeşidinin en ehemmiyetli örneği Hz. Peygamber'e gönderilen ve tüm zamanların en büyük mucizesi olan Kur’ân'dır. Çünkü Kur’ân her asırda düşünen ve teakkul eden tüm insanları muhatap alan, harika edebi bir eserdir. Diğer Peygamberlerin mucizeleri kendi dönemleri geçtiği takdirde son bulmaktayken ve bu mucizelerden sadece o zamanda yaşayan insanlar istifade edebilirken Kur’ân, kıyamete kadar devam edecektir.[5]
Kur’ân, çeşitli yönleriyle aklî mucize türüne dâhildir. Arap toplumunun edebiyat alanında zirvede olduğu bir dönemde gelmesine rağmen muhatapları, meydan okumalara bir âyetle bile cevap verememiştir[6] Ayrıca böyle belâgatli ve fesâhatli bir kitabın okuma-yazma bilmeyen bir peygamberin elinden çıkmış olması da insan kuvveti üzerinde bir kitap olduğunu ispat eder.[7] İlmin ve teknolojinin asırlar sonra ulaştığı bilgileri onun yüzyıllar önce bildirmesi ve içerisinde bulunan hakikatlerin hiçbir veri ile ters düşmemesi onun ayrı bir mucizelik yönünü ortaya koymaktadır. Kur’ân da bunun gibi kırka ulaşan mucize çeşitleri bulunmaktadır.[8]
Peygamberlerin emin, dürüst, güvenilir, mutemet sözlü ve merhametli olmaları gibi ahlaka dair tüm özellik ve hususiyetleri de bu tür mucizelerdendir.[9]
B) Hissi Mucizeler
İnsanların duyularına hitap eden hârikulâde olaylardır. Bu mucize türüne duyularla algılanması sebebiyle "maddi mucize" ve doğa ile olan irtibatları sebebiyle "kevnî mucize" de denilmektedir.[10] Allah'ın iradesi, izni ve kudretine bağlı olarak bir takım tabiat kanunlarının değişmesi şeklinde gerçekleşmiştir.[11] Hissî mucizeler inanmak arzusunda olanların imanlarını, inanmak değil de inkâr etme arzusunda olanların inkârlarını kuvvetlendirmektedir.[12] Hissî mucizeler, peygamberlerin yaşamış olduğu zaman ve mekân itibariyle kısıtlı olmaları sebebiyle insanların bu tür mucizelerden haberdar olması ancak nakil ile mümkündür.[13] Hissî mucizelerin bir kısmı irşâda, bir kısmı da helâka yönelik mucizelerdir.[14]
Hz. Mûsâ'nın yılana dönüşen asası ile "yed-i beydâ" mucizesi,[15] Hz. İsâ'nın bebek iken konuşması, [16] anadan doğma alaca hastaları iyileştirmesi, [17] irşada yönelik mucizelerdir. Hz. Nûh kavminin tufanı, [18] Hz. Hûd[19] ve Âd[20] kavminin uğradığı ses ve fırtına helâkı ve Hz. Lûd Kavmi'nin başına gelen zelzele[21] mucizeleri ise helâka yönelik mucizelerdir. Bunlara ek olarak Hz. Sâlih'ten kavminin mucize istemelerine karşılık Allah'ın büyükçe bir kayadan deve çıkartması ve inananların kurtulup, inanmayıp deveye müdahalede bulunanların helâk olması[22] bu çeşit mucizelerdendir. Ayrıca Hz. İbrâhim'i ateşin yakmaması, [23] Hz. Yusuf'un gömleğini gözüne süren Hz. Yakup'un gözlerinin açılması,[24] Hz. Süleyman'ın kuşlarla konuşması,[25] Hz. İsâ'nın çamurdan kuş yapıp üflemesiyle kuşa Allah'ın izni ile hayat gelmesi ve ölüleri diriltmesi,[26] havarilerin isteği üzerine gökten sofra indirilmesi[27] vb. birçok mucize bu türden mucizelerdir.
C) Haberi Mucizeler
Bu tür mucizeler de peygamberlerin Allah'tan aldıkları vahye dayanarak geçmiş ve geleceğe dair verdikleri gaybî haberlerden ibarettir.[28] Peygamberlerin, inanmayan kavimlerine, başlarına gelecek felaketleri haber vermesi ve aynen gerçekleşmesi, Hz. Peygamber'in İran ile Bizans savaşları hakkında bilgi vermesi,[29] Hz. Muhammed'in Bedir Savaşında düşman askerlerinden kimlerin nerede öldürüleceğini haber vermesi,[30] Mekke'nin fethinin müjdelenmesi[31] bu çeşit mucizelerdendir. Dikkat çeken bir şart şudur ki; gaybî haberlerin mucize olabilmesi için verilen bilginin, verildiği esnada tahminden uzak bir bilgi olması gerekmekte ve tesadüfen gerçekleştiğini düşündürecek eksikliklerden uzak bir şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir.[32]
Bu yazı, Abdulkadir Ertaş tarafından yazılan ve kendi neşriyatımızın basımlarının yapıldığı Süeda Yayınları tarafından yayımlanan "Risale-i Nur'da İsrâ, Miraç ve Şakk-ı Kamer" adlı kitaptan alınmıştır. Daha detaylı malumat için bakabilirsiniz.
[1] İsfehani, el-Mufredat fi Garibi’l-Kur’an, Daru’l-Kalem, Beyrut 1992, s. 547
[2] Halil İbrahim Bulut, “Mucize”, DİA, İstanbul 2005, c. 30, s. 350-352.
[3] Hasan Aydın, Gazzali ve İbn Ruşd’e Gore Mucize, Kelam Araştırmaları, 6:2 2008, s. 117-118.
[4] Bulut, “Mûcize”, c.30, s.350-352
[5] Muhsin Demirci, Kur'an'ın Ana Konuları, İfav Yay, İstanbul 2020, s.142
[6] Bakara,23-24; Yûnus, 10/38; Hûd, 11/13-14; İsrâ, 17/88-89; Kasas, 28/49-50; Tûr,52/33-34.
[7] Ebu’l Kâsım Cârullah Muhammed b. Ömer b. Ahmed Zemahşerî, el-Keşşâf ‘an Hakâikı Gavâmidi't-Tenzîl ve ‘Uyûni'l-Ekâvîl fî Vücûhi't-Te'vîl, Dâru’l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut 1987, c.3, s. 138
[8] Kur'an'ın kırk mûcize çeşidi için bkz. Nursi, Zülfikar, s.79
[9] Râgıb el-İsfahanî, el-İ‘tikâd, (nşr. Şemrân el-İclî), Beyrut 1988, s.128-129
[10] Osman Karadeniz, İlim ve Din Açısından Mucize, Marifet Yay., İstanbul 1999, s.56
[11] Bkz. Mü'min, 78
[12] Bekir Topaloğlu, Yusuf Şevki Yavuz, İlyas Çelebi, İslam'da İnanç Esasları, Çamlıca Yay., İstanbul 2006, s. 156
[13] Atik, Kur’ân’a Göre Nübüvvet Bağlamında Değişmeyen Sünnetullah Olarak Mucize Olgusu, s. 137
[14] Demirci, Kur'an'ın Ana Konuları s.142
[15] A’râf, 7/106-110, Tâhâ, 20/18-23
[16] Âl-i ‘İmrân, 3/46; Mâide, 5/110-115; Meryem, 19/29-34
[17] Âl-i ‘İmrân, 3/49
[18] Bkz. Hûd, 11/36-48
[19] Bkz. Hûd, 11/50-58
[20] Hâkka, 69/6-7
[21] Hûd, 11/77-83
[22] Bkz. Hûd, 11/64-67; Şu'arâ, 26/154-158
[23] Enbiya, 21/58-69
[24] Yûsuf, 12/92-96
[25] Neml, 27/20-28
[26] Mâîde, 5/110
[27] Mâîde, 5/114-115
[28] Bulut, “Mûcize”, c.30, s.350-352
[29] Rûm, 30/1-4
[30] Müslim, Cennet, 17
[31] Kasas, 28/85
[32] Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed Mâverdî, A`lâmu’n-Nubuvve, Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrut 1986, s.2; Atik, Kur’ân’a Göre Nübüvvet Bağlamında Değişmeyen Sünnetullah Olarak Mucize Olgusu, s. 139